Sevenler (2)
Sevgili peygamberimize bir şey söylemek istediklerinde "Bi ebi ente ve ümmi" babam annem sana feda olsun ya rasülellah" diyen ashabı kiram, kendilerine dünyanın ve ahretin yolunu gösteren efendimizin yoluna bütün mallarını sermişler, onunla yetinmemişler ve babam anam da feda olsun demişler ve bu yola kendi canlarını da koymuşlar.
Rabbimiz buyurur: "De ki: "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, düşmesinden korktuğunuz ticaret ve hoşlandığınız evler, size Allah’tan, Rasülü’nden ve O’nun yolunda cihattan, daha sevgili ise o halde Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah fasık topluluğa hidayet vermez." (Tevbe suresi: Ayet 24)
Babamız, kardeşlerimiz, eşimiz, akrabalarımız çok çok iyi olsalar bizim yalnız bu dünya hayatımızda bize yol gösterirler.
Sevgili peygamberimiz ise iki dünyamızı güzelleştirecek yolu göstermekte.
Rabbimizin bize verdiklerinden bir tanesini bile verebilecek hiçbir yaratık yoktur.
Hiç farkına varmadığımız nefesin kıymetini bilmek için bir dakikalığına burnunuzu kapatıvermeniz yeterli.
Allah’ın verdiği nefesleri, malı, canı Allah yolunda harcadığımız gibi en sevdiğimiz malı çok sevmemize rağmen yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalanlara yardım ederek harcamamızın bizi iyi insan yapacağını haber verir Rabbimiz Bakara suresinin 177’nci ayetinde.
Mala ihtiyacının çok olduğu ve o malı daha çok sevdiği anda Allah için vermesi kişinin iyiler arasına katılmasına, Rabbin sevgisini kazanmasına ve cennete girmesine sebep olur.
Yoksa dünyadan zevk almaz hale gelmiş, hiçbir şeyi umursamaz olmuş, mal, çoluk çocuk gözünde değersiz hale gelmiş ve ölümle baş başa kalmış insanın yaptığı hayırlar değerli değildir.
ömer bin Abd-ül Aziz parayla şeker alır onu dağıtırmış. Biri ona "Parayı dağıtsan" demiş. O da "Ben şekeri paradan daha çok seviyorum" demiş ve "Sevdiğiniz şeylerden Allah için infak etmedikçe asla iyiliğe erişemezsiniz. (Allah için) her neyi infak ederseniz şüphesiz onu Allah bilir." (l-i İmran ayet 92) Ayetini okumuş.
Haşr suresinin dokuzuncu ayetinde Medineli Müslümanları överken "…ihtiyaçları olsa bile onları (mühacirleri) kendilerine tercih ederler." Diyerek övmüş Rabbimiz.
Zaten kişiyi değerli hale getiren kişinin iç dünyasıdır.
Verdiği değil.
Sevgili peygamberimiz "Eğer Allah katında dünyanın değeri sineğin kanadı kadar olsaydı kafirlere bir damla su içirmezdi" buyurmuş. (Tirmizi, Sünen 4/560 hadis 2320)
Bize göre çok değerli olan dünya Rabbim katında hiçbir değeri yok.
Değerli olan veya olmayan sizin iç dünyanızdır.
Rabbimiz değerli Müslümanları tarif ederken "Sevmelerine rağmen, yemeklerini fakire, yetime ve esire yedirirler. Biz ancak Allah rızası için yediririz, sizden bir karşılık ve teşekkür istemeyiz" (derler)" (İnsan suresi 8-9) buyurur.
Rabbimiz kafirleri tarif ederken de Bakara suresi 165’inci ayette Allah’tan başkalarını Allah’ı sever gibi sevdiklerini haber verirken, İbrahim suresi ayet 3’de dünya hayatını ahiret hayatından daha çok severler diye bildirir.
Şehidin değeri en sevdiği canını Allah yolunda vermesinden gelmektedir.
Canı veren Allah, malı veren Allah, sevdiği kullarıyla pazarlık yapıyor ve "Allah, cennet karşılığında mü’minlerden canlarını ve mallarını satın almıştır." (Tevbe suresi ayet 111) diyor.