Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Siyasi ibahiye

Siyasi ibahiye

Özgürlük ahlaksızlığın köprüsü müdür? Ayrıca, ‘özgür kız’ Nil Karaibrahimgil’in ifade ettiği gibi, özgürlük bir gün esaretiniz olabilir. Özgürlük, kuralsız olur ve ibahiye sınırlarına dayanırsa ahlaksızlıkla eş değer hale gelir. Günümüzde öyle olmuştur. Özgürlük pınarı olarak görülen Batı’da bile her şeyin bir sınırı vardır. Biz de ise sınırsızlık var. Kurallarda ve cezalarda aşınma ve boşluk var. Ya da dini gelenek zayıfladığından sosyal kurallar da çözüldü. Yerine resmi kurallar da ikame edilemedi. Ahlaki kurallar gevşedi. Filistinli bir sözcü, Filistin’de özellikle Batı Şeria’da ahlaki ve sosyal değerlerin kalmadığını ya da aşındığını ve gevşediğini ve bu da İsrail karşısındaki mücadele zeminini zayıflattığını ifade etmiştir. İki gedikle malul olan kalenin teslim olması kaçınılmazdır. Bu gedikler büyüdükçe toplumda kara deliklerin nispeti büyüyecek ve kara delikler zaman gelecek toplumu yutacak ve yok edecektir. Ancak kara delikler ahlak ve sosyal yapı ile kapatılabilir. İrade, ahlak ve sosyal yapının metanetinden beslenir. Ahlak ve sosyal değerleri güçlü olmayan iradesini kaybeder direnme yerine teslimiyeti seçer. Türkiye’de maalesef iki şeyin eksikliğini çekiyoruz. Kural ve ceza! Dini değerler zayıfladığı için toplumsal değerler çöktüğü gibi aynı zamanda kural ve ceza ya yok ya da işlemez halde!. Toplumsal hayata kuralsızlık ve cezasızlık hakim. Bu da hayatımızın maddi ve manevi kalitesini düşürüyor. Kural tanımazlık karşısında kural koymaya yeltendiğinizde veya var olan kuralları işletmeye kalkıştığınızda karşınıza özgürlük yaftasıyla dikiliyorlar. Türkiye’de eksiklik özgürlük değil, kuralsızlıktır. Hatta özgürlük alanı ibahiye alanına dönüşmüştür.

*

Ziya Paşa’nın sözleri toplumsal hayatımıza mukusuyla mütenasip olarak tecelli etmiştir. Anlar ki verir laf ile dünyaya nizamat: Bin türlü teseyyüp bulunur hanelerinde. Batılıların hayatında nizam muhkemdir. Biz de ise, özgürlük adına düzensizliği telkin eder ve desteklerler. Düzeni özgürlüğün karşıtı olarak gösterirler. Züppe frenkmeşrepler de buna çanak ve alkış tutarlar. Başı dönen bir takım dindar zevat da ibahiye gemisine binmiş durumdalar. Bunlar da özgürlük bahanesiyle Batı’nın batıl  değerlerini terviç ediyorlar. Kural koymak veya konmuş kuralları tatbik etmeye sıra geldiğinde birilerinin özgürlük alanını ihlâl etmiş oluyorsunuz! Buna ibahiye alanı demek daha doğru olur. İbahiyeyi kural altına almak istediğinizde özgürlük adına önünüzü kesmeye çalışıyorlar. Twitter veya facebook veya Youtube’a kural getirmek isteğinizde nodul yemiş gibi zıplıyorlar. Sosyal medya gibi daha önce de Türkiye’de özel kanalların işleyişine kural getirilmemiştir. Belki kısmi olarak denetim getirilmiş ama kural getirilmemiştir. YÖK gibi kurullar da öyle. Bunun son yansımalarından birisini sanal âlemde görebiliyoruz. Ahlaki kaygılar güdülmüyor ve dikkate alınmıyor. Siyasi kaygılar üzerinden ahlaki kaygılar geçiştiriliyor. Başbakan Erdoğan bu hususta kararlı olduğunu şu sözleriyle ortaya koymuştur: “Kardeşlerim ne dedik? Bu Twitter’ı biz kapatacağız. Twitter’ı kapatacağız. Özgürlüklere tahammülsüzlükmüş. Kim olursa olsun dinlemiyorum. Dünya karşımıza dikilse, ülkemin güvenliğini tehdit eden her saldırıya karşı tedbir almak durumundayım.” Başbakan bu tür sanal araçların ailevi değerleri çürüttüğünü ve siyasi istikrarsızlığa alet edildiğine parmak basmıştır. Bu tür araçlar bilgi kirliliği pompalamaktadır. Bu sanal alanda, ibahiyet sınırları meşru hürriyet sınırlarına çekilmelidir.

*

Amaç siyasi denetimden ziyade ahlaki kurallar ve sınırlamalar olmalıdır. İbahiye tabiri, sınırlamaların veya yasakların kaldırılması anlamındadır. Suç ve ceza nasıl diyalektik bir gerçek ise, hürriyet ve yasak da öyledir. Yasaksız bir hürriyet yoktur. Sudan’da Milli Kongre Partisi’nin temsilcilerinden Rebii Abdulati (Et Türkiye Kanalı, Bila Kuyud programı/23 Mart 2014, saat: 21 00-22 00) siyasi ibahiyeden yani kuralsızlık ve lakaytlıktan bahsetti. Batı’da her şey kurallıdır. Bununla birlikte şarkta ülkeleri ve toplumları zayıf düşürmek için kuralsızlığı teşvik ederler. Sadece toplum ve ahlakını zayıf düşürecek kuralların sıkı takipçisi olurlar. Batılıların İslam ülkelerinde ahlaki ihlâllerden dolayı veya faziletin ikamesi için hiç feveran ettiklerini ve kazan kaldırdıklarını duydunuz mu? Varsa yoksa faziletin öldürülmesi için seferber olurlar. Hürriyet ve özgürlük de bunun kılıfıdır. Özgürlük deyip ibahiyeyi kastederler. Hasan el Benna’nın ifade ettiği gibi, İslam dünyasını tehdit eden iki şey vardır. İlhad, dinsizlik ve ibahiyedir. Bunun beslendiği kaynaklardan birisi frenkmeşreplik yani Batı sevdasıdır. Frenkmeşreplerin bünyeleri harama alışmış ve haram bünyeleri sarmış ve alışkanlıkla Batı’nın zehrine tav olmuşlardır. Uyuşturucu müptelaları gibi ibahiyeye mübtela olmuşlardır. Halbuki, onları içten içe çürütmektedir. Lakin alışkanlık kesp ettikleri için uyuşturucu müptelalarının kendilerini bundan kurtarmak isteyenlere isyan etmeleri gibi isyan etmektedirler. Bünyelerinin müptela olmasından dolayı ölümüne alışkanlıklarını sürdürmek istiyorlar. Hasan el Benna bizde Camia veya Hizmet olarak anılan gruba tarih içinden sesleniyor: “Birliğinizi bozmak isteyen kim olursa olsun başını paralayın. Lakin içimizden bazıları demokrasi ve kişi özgürlüğü kılıfı altında cıvık kurallara tutunuyor. Özgürlük hiçbir zaman birliği bozmak ve başkalarının hürriyeti (ahlakı ile) oynamak değildir (Müzekkerat ed Dave ve ve’d Daiye, Hasan el Benna, s: 142, Mektebetü Afak)…” hürriyet ahlaksızlık, istikrarsızlık ve istikrara müdahale aracı değildir ve olamaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi