Siyasî Nümayişe Dönen Cenaze
Konya’da kocaman bir apartman çökmüş, yüz kişiden fazla insanımız ölmüştü… Pamukkale’de hızlandırılmış tren raydan çıkmış, orada da yüzden fazla insan ölmüştü… En son Kayseri’de bir otobüs buzda kayıp devrilmiş, yirmiden fazla vatandaş ölmüştü… Böyle birçok örnek var. Bunlara karşı pek şiddetli tepki yok ama bir çocukcağızın vefatı yurt çapında, dünya çapında nümayişe, protestoya vesile oldu.
Zerre kadar sağduyusu olan kabul eder ki, bu protesto siyasî bir nümayiştir.
Çocuğun ölümüne üzülmemek mümkün değil… Cenazesinin siyasî nümayiş vesilesi yapılması konusunda da düşünmemek mümkün değil.
Sivil darbe taraftarları bu gibi vefatlardan sinsice memnun olmuşa benziyor.
Gezi hadiselerinde, mikrofonu açık kalan bir yorumcu, ağzından keşke bir ölü olsaydı lafını kaçırmıştı.
Çocuğun cenazesi günü İstanbul’daki nice lisede öğrenciler derslere girmedi. Bazı öğretmenler tahrik edici (provokatif) konuşmalar yaptı.
Aynı gün Okmeydanı’nda, polisin bulunmadığı bir ortamda bir genç öldürüldü.
Bazıları siyasî nümayiş yapmak, sivil darbe uğrunda kullanmak için ölü istiyor sanıyorum.
Ölü istemek… Ölü olunca siyasî ve darbesel nümayiş yapmak… Liseli gençleri sokağa dökmek… Bunlar ne kötü şeyler…
Hiç de kötü değil mi?... Ukrayna’da olup bitenlerden haberiniz yok mu? Orada iktidar da, sokak da çığırından çıkmıştı. Sonunda sokak galip geldiydi… Sonra ne olmuştu hatırlıyor musunuz?.. Rusya, o ülkenin en güzel bölgesini işgal edivermişti.
Sokak nümayişleri kontrolden çıkarsa, cenazeler siyasî nümayiş konusu olursa ülkede huzur ve asayiş bozulur; bunun neticesinde iktisat, ticaret, turizm zarar görür. İş büsbütün sarpa sararsa darbe teşebbüsü olabilir… İhtimallerin hiçbirini unutmamak lazım: İç savaş çıkabilir… Bu kargaşa esnasında egemen azınlığa mensup birkaç oligark milyarlarca dolar vurabilir… Neticede Türkiye yara alabilir, geriye gidebilir.
Bunları hesaba katmıyor musunuz?
Bendenize gelince: Genç taze çocukların sokaklara dökülmemesini istiyorum… Ölenler için üzülüyorum… Cenazelerin sivil darbe teşebbüslerine alet edilmesinden hiç memnun ve razı değilim… Siyasî iktidarların Gezi kalkışmalarıyla, sokak kalabalıklarıyla değil, serbest seçimlerle değişmesinden yanayım… Böylesi daha iyi olmaz mı?
(İkinci yazı)
Fitne Fesat Bitmez
Hoşa gitmeyecek bir gerçeği söylemek istiyorum: Fitne fesat bitmez, artarak devam eder…
Ben de yurdumda huzur, sükun, rahat olmasını isterim ama bundan böyle kolay kolay olmaz.
Şu dünyanın haline bakınız:
Ukrayna Gezi başkaldırması tuttu ve ülke bölünüyor. Filmin başındayız, kim bilir önümüzdeki günlerde neler olacak. Belki de sıcak savaş patlayabilir.
Suriye üç yıldır korkunç acılar, yıkımlar, ölümler, sürgünler içinde… Suriye can çekişiyor.
Mısır, ah Mısır, ah Mısır…
Orta Afrika Cumhuriyeti Müslümanları yok ediliyor.
Afganistan düzeliyor mu?
Irak düzeliyor mu?
Filistin düzeliyor mu?
Bir ülkede iç barış, huzur, sükun, asayiş olması için bu değerlerin sebeplerinin yerine getirilmesi gerekir.
Şimdi size bir soru yöneltmeme izin veriniz: Türkiye’de adalet var mıdır, Türkiye adaletli bir ülke midir? Adalet derken en geniş manasıyla adaleti kasd ediyorum. Sizin cevabınızı bilmem ama bence yoktur. Bir ülkede adalet yoksa o ülkede iç barış, huzur, sükun olmaz.
Koca koca kazık gibi adamlar, 15-16 yaşındaki lise gençlerini tahrik edip sokağa dökmek istiyor.
Acılar, cenazeler siyasî nümayişlere alet ediliyor.
Pislik pislik pislik. Bunca pislikle nasıl huzur, sükun, barış olacak?
Haram yemenin bu kadar yaygın olduğu bir ülkede elbette gönülleri mutlu kılan meltemler değil, fitne ve fesat kasırgaları esecektir.
Eskiden Avrupa’da evlerde hela yokmuş, oturakları pencerelerden dışarıya dökerlermiş. Bizim başımıza de her gün pislik dökülüyor… Telefon dinlemeleri, gizli böcekler, gizli kameralar, pislikler pislikler.
Tekrar bir soru: Şu gazeteleri okuyan, şu tv’leri seyr eden, şu yoğun dedikodularla kirlenmiş havayı soluyan vatandaşın içi kararmaz mı?
İsviçre böyle mi, Norveç böyle mi, İsveç, Finlandiya, Avusturya böyle mi?
Lağımlar, pislikler, çirkefler içinde kaldık.
Sonra da huzur, sükun, iç barış, temizlik bekliyoruz.
Seçimlerden sonra mı?... Az kaldı, bekleyin göreceksiniz. Dananın kuyruğu asıl seçimlerden sonra kopacak.