Yarın öyle bir tokat atın ki, sesi Pensilvanya’dan duyulsun!
Bugün Cumartesi, yarın Pazar... Yarın “seçim” var... Yarın, önümüze “sandık” konulacak... Dolayısıyla, saçımız “ak” mı, “kara” mı göreceğiz... Yarın “seçim yasakları” olacağından “siyaset”ten bahsedemeyeceğiz!
Yani; “şu partiye oy verin, şuna vermeyin” demek yasak... Bize “yasak” da, “Abi”lere ve “Abla”lara serbest!.. Onlar, kapı kapı dolaşıp, “kapalı kapılar” ardında CHP’ye, o da olmazsa MHP, SP ve BBP’ye, hatta BDP’ye oy isteyecekler!..
KİME OY VERECEKLER?
Onların”tavır”ları belli de; ben en çok “Süleymancı kardeşlerim” ve “Yeni Asya’cı kardeşlerim”in oy tercihlerini merak ediyorum...
Açık ve net söylüyorum;
Meselâ Antalya’da, eğer Süleymancı kardeşlerim “AK Parti’ye” oy verirlerse, “CHP Adayı Mustafa Akaydın” kesinlikle kazanamaz!..
Tamam, “CHP’ye” oy vermezler de, herhangi bir partiye bile oy verseler, kazanan, yine “Festivalci ve Biracı Mustafa Akaydın” olur, ona üzülürüm...
Onun için, ben; Süleymancı kardeşlerimin “sorumluluk duygusu” ile hareket edeceklerini, “AK Parti’ye kırgınlık”larını, bir “kan dâvâsı”na dönüştürmeyeceklerini düşünüyorum...
“Yeni Asya’cı kardeşlerim”e gelince... Süleyman Demirel ve Hüsamettin Cindoruk’un, onlara haber gönderip, “CHP’ye oy verin” dediğini biliyorum... Ama onların, “hür iradeleriyle” oy kullanacaklarına inanıyorum...
İnşaallah beni yanıltmazlar.
CEMAAT’İN SEÇİM OYUNLARI
Gelelim, “seçim dolapları”na...
Fetullah Gülen Cemaati; kâh Cihan Haber Ajansı adına, kâh MHP, kâh Saadet Partisi ve kâh Büyük Birlik Partisi adına, hem de “ıslak imzalı” ve “mühürlü” onbinlerce “kart” bastırmış ve dağıtmış... Bundan “MHP ve BBP üst yöneticileri”nin haberi var mıdır, bilmem ama, “teşkilât mensupları”nın ceplerinde bu kartlar varmış!..
Bunlar; yeri geldiğinde “CHA muhabiri” olacaklar, yeri geldiğinde “MHP ve BBP mensubu!”
İşte bu kişilerden bazıları, dün “Cuma Namazı” çıkışında, “Cami” önlerinde, Cemaat tarafından hazırlanıp, “MHP, BBP ve SP” adına bastırılan “4 sayfalık tabloid gazeteleri” dağıtmışlar...
“Bu gazeteleri dağıtıyoruz ama, sonra Genel Merkez’le başımız derde girmesin” diye itiraz edecek olanlara, “Genel Merkez’in haberi var” demişler!..
Gerçekten merak ediyorum;
Devlet Bahçeli’nin, Mustafa Kamalak ve Mustafa Destici’nin bu “iğrenç oyun”dan haberleri var mıdır?.. Yoksa; zaten “Paralel Yapı ile işbirliği” halindedirler de, bizim mi haberimiz olmadı?..
Derkeeen;
Dün öğleden sonra Saadet Partisi’nden bir açıklama yapıldı ve denildi ki:
“Bizim adımızla hazırlanan gazetelerden bizim haberimiz yok.”
Sadece “açıklama” yapmakla yetinmediler, bu “korsan gazeteleri” hazırlayanlar hakkında da “suç duyurusu”nda bulundular.
“Paralel Yapı’nın alçaklığı”nı!..
Şu hale bakın;
“SP adına korsan gazete” hazırlayıp, bunu cami önlerinde dağıttırıyorlar!..
Bunun adı “alçaklık”tır.
Bunun adı, “kalleşlik”tir!..
Bunun adı, “kahpelik”tir!..
Bunun adı, “hainlik”tir!..
SANDIKTA NE İŞLERİ VAR?
Dün, Cuma namazı çıkışında, camilerin önünde “Paralel Yapı’nın hazırladığı gazeteleri” dağıtan kişiler, yarın da “oy kullanılacak yerler”de, “Cihan, MHP, SP ve BBP mensubu” gibi dolaşıp, ya “suflörlük” yapacak, ya da “röntgencilik” yapıp, “fotoğraf” çekeceklermiş!..
Kendilerine verilen “görev” gereği; “AK Parti, seçimde hile yapacak” diye şayia çıkaracaklarmış... Bilirsiniz; “Cami avlusunda Müslüman döven Yahudi” de, “Yetişiiin!.. Bir Müslüman beni dövüyor” diye şayia çıkarır!..
İşte bunlar; “sandık mahalli”ne gidip, “yaşlı yakınının koluna girip, onu oy kullanmaya getiren” vatandaşın “fotoğrafını” çekip, “AK Parti hile yaptı” iddiasını “belgeleyecek”lermiş!..
“Gülen Cemaati” bu!..
Yapar mı, yapar!..
Yaptırır mı, yaptırır!..
Çünkü bunlar ne “ahlâk” tanıyor, ne de “namus” denilen kavram!..
Her “adilik” bunlarda!..
Her “alçaklık” bunlarda!..
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, en büyük zulmü “CHP’den” gördü ama, “Nurcu geçinen” bu sahtekârlar, bugün “CHP için oy” istiyor!..
Daha ne diyeyim?..
SAİD NURSî’NİN TAVRI
“Said Nursi Hazretleri” dedim de, aklıma geldi... “Demokrat Parti’yi niçin savunduğu ve onu neden muhafaza etmeye çalıştığı” sorulunca, Said Nursi Hazretleri cevaben der ki;
“Eğer Demokrat Parti düşse, ya Halk Partisi veya Millet Partisi iktidara gelecek. Halbuki (…) bu asil Türk milleti, ihtiyariyle o partiyi kat’iyyen iktidara getirmeyecek.
Çünki; Halk Partisi iktidara gelecek olursa, komünist kuvveti, aynı partinin altında bu vatana hâkim olacaktır. Halbuki, bir Müslüman kat’iyyen komünist olamaz.(...) Bir Müslüman hiçbir zaman ecnebilerle mukayese edilemez... İşte bunun için, hayat-ı içtimaiye ve vatanımıza dehşetli bir tehlike teşkil eden bu partinin iktidara gelmemesi için, Demokrat Parti’yi, Kur’an ve vatan ve İslâmiyet namına muhafazaya çalışıyorum.”
Sadece bir soru soracağım;
“Bediüzzaman Hazretleri yaşıyor olsaydı, acaba kime oy verirdi?”
Çok iyi düşünün ve yarın oyunuzu ona göre verin!..
NİÇİN AK PARTİ?
Malûm, dün “AK Parti mitingine katılan 2 milyonu aşkın insan”la “alay” eden, onlara “hakaret”ler savuran bir “çapulcu”nun yazısını köşesine taşıyan Cüneyt Özdemir adlı “omurgasız”dan bahsetmiştim...
Bugün de, Şanlıurfa’dan yazan Kur’an Aşıkları Derneği Genel Başkanı Fethi Küçük’ün bana gönderdiği yazının bir bölümüne yer vermek istiyorum...
Fethi Küçük, “AK Parti’ye oy vermemek büyük vebaldir” diyor ve “niçin oy verilmesi gerektiğini” de şöyle anlatıyor:
“Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, gittiği her ilde yaptığı konuşmasında o ile yaptığı yatırımları anlatıyor, Bunları görüp de oy vermemek vebaldir.
İstanbul’da deniz altında yapılan Marmaray’a binip de, dünyanın en büyük havaalanını, üçüncü boğaz köprüsünü, İstanbul’un pırıl pırıl yapısını görüp de oy vermemek vebaldir.
Şanlıurfa’nın, taa Atatürk Barajı’ndan alıp yer altındaki bir tünelle yirmi kilometrelik bir mesafeden Suruç ilçesine sulama suyunu getirene oy vermemek vebaldir.
Türkiye yollarında seyahat edip de o duble yolları gördükten sonra AK Parti’ye oy vermemek vebaldir.
Sağlıkta çağ atladığımızı görüp de AK Parti’ye oy vermemek vebaldir.
Barış süreci sayesinde bir yılı aşkındır tabutlar içinde şehit cenazelerinin gelmediğini görüp de AK Parti’ye oy vermemek vebaldir.
30 Mart gece yarısı, teheccüt namazına kalkacak... 30 Mart’ın sabahında da: “Kur’an-ı Kerim’i öğrenmek isteyen camiye gitsin... Okulda bu ders seçmeli de olsa verilemez. Yobazlığa geçit yok” diyen CHP’ye oy verecek... İslam’ın gelişmesine çalışan bir parti varken, dindar geçinen birisinin CHP’ye oy vermesi vebaldir.
Altı okun altına evet mührünü basarken eli titremeyecek mi, vicdanı sızlamayacak mı?
(...)
Oy vermek, vekâlet vermektir. Vekâlet verdiğin yöneticinin iyi veya kötü amellerine ortak olmaktır. Unutmayalım! Oy kullanmamak en kötü tercihe oy vermektir.
Oy kullanmamak da vebaldir.
Ve en önemlisi;
İnsanoğlu niçin bir partiye oy vermez?.. Elbette ideolojisini ve yaptıklarını beğenmediği için!..
1) Yıllarca kangren olmuş bir başörtüsü meselesini kanunla çözüp hem okullara başörtüsü ile girmeyi serbest ettiği halde, hem de bütün kamu kuruluşlarında başörtüyle serbestçe çalışmayı sağladığı halde;
2) Bütün okullara Kur’an-ı Kerim dersini ve Peygamberimiz’in hayatını seçmeli ders olarak koyduğu halde, AK Parti’ye oy vermemek ve oy vermeyin” demek; en büyük vebaldir...
Kardeşim! Sakın başkasını hak yoldan saptırıp da günahını yüklenme. Mahşer günü; altında ezilir, kalırsın. Sonra eyvahların ta arşı inletir de sana dönüp bakan olmaz. Aklını başına topla!”
Fethi Küçük, bir “Mısırlı”nın attığı tweeti de almış yazısına...
Mısırlı demiş ki;
“Ey Türkiye’li Müslümanlar!.. Aman ha, Türkiye’deki AK Parti iktidarının kıymetini bilin ve dört elle sarılın... Eğer AK Parti hükümeti iktidardan uzaklaştırılırsa, biliniz ki İslam ümmeti çöker.”
Ben demiyorum bunları...
KA-DER Başkanı diyor,
Bir “Mısırlı” diyor...
Sorayım o zaman;
“Siz ne diyorsunuz?”
ÖYLE BİR TOKAT ATIN Kİ!
“İslâm coğrafyası kan gölüne dönmüş”ken, “Zalimler bu kan gölünde kulaç atıyor”ken; Filistin’de, Gazze’de, Myanmar’da, Arakan’da, Mısır ve Suriye’de yaşayan mazlum Müslümanlar “inim inim inliyor”ken ve bu insanlar önce Allah’a, sonra Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne güveniyorken, “AK Parti Hükümeti’nin başarısı ve devamı” için gözlerinden yaş akıta akıta “dua” ediyorken, siz ne diyorsunuz?..
Ne diyeceğinizi biliyorum da,
Öylesine sordum işte...
Yoksa, yarın;
“CHP’ye kapak olacak” bir irade ortaya koyacağınızı biliyorum...
Yarın;
Öyle bir “tokat” atın ki,
Sesi Pensilvanya’dan duyulsun!..
Unutmayın;
Bu, bir “seçim” değil;
“Türkiye’nin İstiklâl Savaşı”dır!
*********************************************************************
Bir “yalanlama” bile yapamadılar!
Siz, Kemal Kılıçdaroğlu’nun; “Hükümet, seçimden önce Suriye’ye saldıracak” sözünü, “öylesine” söylediğini mi sanıyorsunuz?.. “Vatan haini Paralel Yapı” kulağına üfledi, o da konuştu...
Demek oluyor ki; “Suriye hakkındaki gizli toplantı”nın kasetlerini önce Kılıçdaroğlu’na dinlettiler, onu konuşturdular ve sonra da kaseti sızdırdılar!.. Kılıçdaroğlu, “vatan hainlerinin borazanı” olarak “kullanıldığının” farkında mıdır acaba?..
Gelelim, “Cemaat’in sözcülüğü”nü yapan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın açıklamalarına...
Neredeyse, “zeytinyağlı dolma tarifi”ne varıncaya kadar “her konuda” açıklama yapıyorlar da; “önemli konuları” hep teğet geçiyorlar...
Meselâ; “Bizim 17 Aralık’la da, 25 Aralık’la da ilgimiz yok!.. Dışişleri Bakanlığı’ndaki gizli toplantının kasetlerini de biz sızdırmadık... Bize yönelik ithamlar yalandır!” demediler, diyemediler!..
Bir “yalanlama” olsun yapmadıkları gibi, gazetelerini ve televizyonlarını “CHP’ye” açmaya devam ediyorlar!..
Açık söyleyeyim; “Türkiye Cumhuriyeti tarihinde böyle bir casusluk, böyle bir ihanet, böyle bir alçaklık yok”tur!..
Bunu “gâvur” bile yapmadı ama “Cemaat medyası” yaptı, yapmaya devam ediyor!..
İnsanlık, böyle “ihanet” görmemiştir!..