Ahmet Doğan İlbey

Ahmet Doğan İlbey

Muhalefet: Eyvah bu oyunda bizler yine yandık

Muhalefet: Eyvah bu oyunda bizler yine yandık

Kaç zamandır şenî çevreler millet iradesiyle gelen Meclisi güçsüz düşürüp, avantadan Türkiye’yi yönetmek ve 28 Şubat’taki gibi oligarklara, dükalara hizmet edecek koalisyon iktidarı kurmak istiyorlardı.

Ecinniler, iblisler, İsrail oğulları, İngiliz cıfıtları, alkolcüler, Kemalistler, Dhkcp’ciler, Pkk’lılar, Taksim çapulcuları, sahte Antikapitalist İslâmcılar, Amerikancı ve Atatürkçü çakma cemaatler, millet karşıtı işadamları, içeriden ve dışarıdan türlü türlü provokatörler bir olmuşlardı aylardır. 

Ey birleşik muhalefet birliği! Aylarca sokakları ateş topuna çevirdiniz, çamur attınız. Bilemediniz Türkiye’nin kim dostu, kim düşmanı? Kustunuz, millet iradesiyle gelen hükümet aleyhinde ne varsa karnınızda fitne fesad…

SİZE DİYORUM, ULUSALCILAR, ERGENEKONCU GENERALLER, CHP’LİLER, ATATÜRKÇÜLER, BDP’LİLER!

Size diyorum, Ulusalcılar, Ergenekoncu generaller, Chp’liler, Bdp’liler, Atatürkçüler! Hep bir olmuştunuz millet iradesini yıkmak için. Türkiye’yi kaosa sokup, topyekûn muhalefet koalisyonu olarak hile ve şerle iktidar olacaktınız; “Dindar ve imam hatipli siyasetçileri siyasetten tasfiye edecektiniz” Hani?

“Atatürkçü Cumhuriyetin temel niteliklerine uyumlu bir siyasî istikrarın oluşmasını sağlamak” üzere topyekûn hazırlanıp hücuma geçmiştiniz. Güya “dini istismar eden hükümetin” kökünü kazıyacaktınız! Yer ile yeksan edecek, toprağa gömecektiniz.

Umduğunuz dağlara kar mı yağdı? Hani “Türk milleti bizden yana” diyordunuz. Lojiktik desteğiniz mi yeterince sağlanmadı? Topyekûn muhalefet birliğinizde çözülme mi oldu yoksa? Necip Müslüman Türk milleti sandık iradesiyle meclisteki dindar siyasilerin cephesini tuttu yine.

MUHALEFET CEPHESİ MÜSLÜMAN MİLLET SOSYOLOJİSİNİ BİLMİYOR

Hâlâ idrak edemediniz Müslüman Türk milletinin sosyolojisini. Bu millet dininden inancından yana olanları sever ve tutar. Hele de câmiye girip namaz kılıyorsa onunla bütünleşir. Bunun neresi din istismarı? Bilakis dinîn yukarıdan aşağıya millet nezdinde hayatlaşmasıdır bunun adı.

Yollar, köprüler tâli meseledir. Doksan yıldır devletlü ve siyasetçisinden dinini yaşayan ve hürmet eden bir dil ve tavır bekliyordu bu millet. Dindar siyasetçiler dini istismar etmediklerini, dinin söylem ve gereklerine ihtiyaç duyan milletin inanç ve arzularıyla bütünleştiklerini bir türlü kavrayamadınız. Oryantalistler gibi bakıp nutuklar attınız Müslüman milletin gözüne baka baka.

YÜRÜYEN ATA VURMAMALIYDINIZ

Yürüyen atın başına vurulmaz. Yürüyen ata vurmamalıydınız, yâni doksan yıldır az çok kendini bulmaya çalışan Türkiye’ye çelme atmamalı ve atanlara destek olmamalıydınız. Bu millet ırmağı geçerken at değiştirmez. Irmağı geçerken at değiştirilmez düsturu asırladır devlet ve millet tecrübemizdir. Koşan ata vurulmayacağını bilen millet iradesine karşı olan yıkıcı bir cephe oluşturdunuz. Veyl, size!  

MUHALEFET VE MİLLET

Elbette hiçbir siyasî parti ve hükümet bâki değil, bütünüyle bu ülkeyi ve milleti temsil etme kabiliyet ve muhtevası taşımaz. Bir partinin emir kulu olmak da doğru değil. Âmenna! Târihen sabittir ki millet-i beyzâ kendi dilini kullananlara, İslâmî değerlerine sahip çıkanlara muhalefet etmez. Sizin muhalefetiniz beyhude ve lüzumsuz bir faaliyet.

Âmâ üstadım Cemil Meriç’in diliyle, “İnsanımızı birbirinden ayıran bütün duvarları yıkmak, muhteşem mâziyi, daha muhteşem bir istikbale bağlayacak köprü olmak ve mukaddeslerin emrinde olmak isteyen” ve doksan yıldır Türkiye’nin yaralı vicdanına merhem olmaya çalışan bir hükümete ancak onun Müslümanca millet ve medeniyet yolundaki nakısalarından dolayı muhalefet edilebilirdi. Yapamadınız ve yapmaya da zihniyetiniz müsait değil. Çünkü hâlâ Atatürkçü Cumhuriyet terminolojisi ve düşüncesiyle konuşuyorsunuz. Kurulu düzeni, statükoyu savunuyorsunuz.

Bu sebeptendir ki bu millet sizin, yâni birleşik muhalefet cephesinin muhalefetine perestij etmez ve asla etmeyecektir. Hep marjinal kalmaya mahkûmsunuz. 27 Mayıs 1960, 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997, 17 Aralık 2013 sonrasını selim akılla muhasebe ederseniz, milletin niçin birleşik muhalefet cephesinin yanında olmadığını anlarsınız.

MÜSLÜMAN MİLLET KENDİNİ SIRAT-I MÜSTAKİM ÜZERE GÖRENİN YANINDA OLDU

Müslüman Türk milletinin, kendisini sırat-ı müstakim üzere anlamayanlarla ve Türkiye’yi karıştırmak isteyip ülke menfaatlerini zaafa uğratanlarla işi yok. Kendine değer verenlerin yanında olur millet.

Bundandır ki ey Ergenekoncu Generaller, Ulusalcılar, Atatürkçüler, Chp’liler, Bdp’liler! Bu millet sizi sevmedi, gönlüne koyamadı. Belki zaman zaman zorbalığınızdan dolayı sizi dinlemiş gibi göründü. Lakin sizi hiç sevmedi ve hiçbir zaman da sevmeyecek.

Çünkü siz birleşik muhalefet olarak millete bin yıllık İslâmlaşmış kimliği ve medeniyetiyle değil, Devrimci Cumhuriyetin târif ve argümanlarıyla baktınız.

Bu asil ve hilafet sahibi milleti, laiklik ve muasırlaşma gözlüğünden bakarak Atatürk milliyetçiliğinin tasvir ettiği Eklektik Türk, yâni köküyle irtibatı kesilmiş sekülerleşmiş Türk olarak gördünüz. Câmiye penceresinden bakıp içeriye girmeye cesaret edemeyen Cumhuriyet aydınları gibi davrandınız yüce Türk milletine.

EY MAKSADI FENA OLAN BİRLEŞİK MUHALEFET! “ZAFERDEN ÜMİDİN KES GAYRİDEN İMDAD LÂZIMSA”

Ey maksadı fena olan birleşik muhalefet! Size Namık Kemal’in mısralarıyla derim ki: “Sana senden gelir bir işte 'dâd' (doğruluk, adalet) lâzımsa / Zaferden ümidin kes gayriden imdad lâzımsa.” 

Ey hükümet üstünden Türkiye’yi güçsüz düşürmeye çalışan birleşik muhalefet! Ziya Paşa’nın mısralarıyla derim ki yediniz işte millet iradesinin sillesini:

“Allah'a sığın şahs-i hâlimin gazabından / Zira yumuşak huylu atın çiftesi pektir / Eyvah bu bâzîçe de bizler yine yandık / Zîra ki ziyan ortada bilmem ne kazandık” (Eyvah bu oyunda bizler yine yandık, çünkü zarar ortada bu konuda bilmem biz ne kazandık). 

Millî şairimiz Mehmed Âkif sağ olsaydı, Türkiye’nin varlığına kastedenlere yaltaklık eden siz birleşik muhalefet birliğine şöyle nasihat ederdi: “Saygısızlık elverir bir parça olsun arlanın / Vakti çoktan geldi hem geçmektedir arlanmanın / Davranın haykırmadan nâkus-u (çöküş çanı) izmihlaliniz / Öyle bir buhrana sapmıştır ki zira hâliniz.” 

Hâsılı kelâm; “Yeter, Söz Milletin!” diyen iradeye karşı muhalefet etmek nâdanlıktır. Çünkü muhalefetiniz millet iradesini ve istikrarı baltalamaktı; bütünüyle ideolojikti. Mertçe muhalefet zemini oluşturamadınız ve inandıramadınız, inandıramayacaksınız. Çünkü millet değerlerine aidiyet bağınız ve siyasî diliniz yerli değil de ondan.

------------------------------------------------

MUHTEREM OKUYUCULARIMA ÖZÜRNÂME

Ey azizan!

Bir önceki yazımız olan “Oy Kullanmadan Önce Türkü Dinleyiniz” adlı yazımda merhum Dilaver Cebeci’nin meşhur “Türkiye’m” adlı şiirini, türkülere ve türküdarlara, yâni hakiki ozanlara olan meftunluğumdan, bütün yazılarımda olduğu gibi adı geçen nâçiz yazımı da yeniden kaleme alırken, şüphesiz ki türkü dinlediğim için cezbe hâlinde olduğumdan, “Âşık Veysel’in türküsünü söyleyiniz…” diyerek karıştırmışım. Âcizâne bilmediğimden değil, vecd fazlasına bağışlayınız.

-------------------------------------

İLÂVE YAZI:

YAZAR DURAN BOZ’DAN BİR KİTAP DAHA: “YAZMA HİKÂYELERİ” 

Duran Boz; Şehr-i Maraş’ta eğitimci yazar. Ömer Erinç imzasıyla da bilinir. Şehr-i Maraş Kitaplığına birbirinden değerli kitaplar hazırlamıştır. Bunlardan bazıları: “Kitaba Çağrı Sınavında İnsan”, “Kitaba Çağrı”, “Maraş Türküleri”, “Okuma Hikâyeleri.”

Duran Boz, millet çocuklarına bir kitap daha derleyip yayınladı ki her okulda bulunması gereken ve öğrencilerin Türkçe ve Edebiyat derslerine âşina olabilmeleri bakımından yardımcı hüviyetinde bir kitap bu: “Yazma Hikâyeleri.” Bu kitabın ikiz kardeşi olan “Okuma Hikâyeleri” gibi “Yazma Hikâyeleri” de Valilik, Milli Eğitim Müdürlüğü ve Belediye tarafından bütün okullara dağıtılmalıdır. Doğudan Batıya Türkiye’deki bütün orta öğretim ve üniversite talebelerine okutulacak özellikte faydalı bir kitaptır.

“Yazma Hikâyeleri” kitabı da “Kitaba Çağrı” ve “Okuma Hikâyeleri” gibi hafızalarda kalacak bir kitap. Editörlüğünü Duran Boz’un yaptığı “Yazma Hikâyeleri” Hangar Kitap Yayınları arasından çıkmıştır (1. Baskı, Şubat 2014, Ankara). Kitabın sunuşundaki şu satırlar kitabın meramını anlatmaya yetiyor:

“Bir yazar adayının öncü işa­retlerinden başlayarak yazarın yazmayı bir yaşama biçimine dönüş­türüşüne kadar ki süreçler toplamı yer alır. İşin başında yazma heveslileri bu sayede yazma birikimini fark edebilecektir. Böylelikle yazma heveslisi yazar adaylarının bilinçli yazarlık durumuna gelebilmesi için ge­rekli olan yol azığı ortaya konur. Özellikle yazma deneyini yaşayan­ların yazıya yaklaşımları yazıyla içli dışlı oluşlarıyla, yazarın ruh evrenini taşıran yolculukların hâsılası açığa çıkartılır.”

Okuyan her insanın gönlüne yazmanın gerçek ve faydalı hikâyesini düşüren “Yazma Hikâyeleri” kitabında yazmanın fikirli ve büyülü tesirini yazan yazarlar şunlar: Duran Boz, Nuri Pakdil, Rasim Özdenören, Atasoy Müftüoğlu, Necati Mert, D. Mehmet Doğan, Ali Haydar Haksal, Mustafa Kara, Hüseyin Su, Arif Ay, Ali Günvar, Hilmi Uçan, Ahmet Doğan İlbey, Mustafa Özçelik, Hasan Aycın, Mutafa Ruhi Şirin, İbrahim Demirci, Necip Evlice, Ali Ulvi Temel, Ali Göçer, Yunus Develi, Yıldız Ramazanoğlu, Şakir Kurtulmuş, Duran Boz, İbrahim Eryiğit, A. Ali Ural, Cafer Turaç, Necip Tosun, Cemal Şakar, Mustafa Şahin, Mehmet Narlı, Fikri Özçelikçi, Kamil Yeşil, İsmail Karakurt, Ali K. Metin, Mürsel Sönmez, İlhami Atmaca, Âtıf Bedir, Mustafa Öztürk, Hüsseyin Akın, Hayrettin Orhanoğlu, Vefa Taşdelen, Ayla Abak,Ali Emre, Hatice Meryem, Ali Ayçil, Köksal Alver, Kenan Çağan, Menekşe Toprak, Fatma Şengül Süzer, Ahmet Murat,  Mehmet Aycı, Selvigül Kandoğmuş Şahin,  Bünyamin K., Murat Soyak, Bahtiyar Aslan, Mihriban İnan Karatepe, Suavi Kemal Yazgıç, Gönül Yonar, Mehmet Harmancı, Mustafa Köneçoğlu, Mustafa Uçurum, Zeki Bulduk, Abdullah Harmancı, Reşit Güngör Kalkan, Şenol Korkut, Said Yavuz, Güray Sürgü, H. Hümeyra Şahin, Ercan Yıldırım, Mehmet Özger, Ahmet Edip Başaran, Murat Erol, Nihan Kaya, Ayşe Sevim, Zeynep Delav, Aykut Ertuğrul.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Ahmet Doğan İlbey Arşivi