30 Mart mahallî idareler seçimlerinin aziz milletimize ve tüm insanlık âlemine hayırlı ve uğurlu olmasını dilerim. Seçimlere yüksek bir katılım oranıyla ve olgunlukla iştirak eden vatandaşlarımızı ve tüm sandık görevlilerini tebrik ederim. Millî iradenin demokratik yoldan en belirgin tecelligâhı olan sandık, huzur ve güven içinde milletin önüne konulmuş ve seçim büyük ölçüde sonuçlanmıştır.

Siyasetçiler, analistler ve tüm vatandaşlarımız çeşitli platformlarda seçim sonuçlarını kendi zaviyelerinden değerlendirmekte, farklı yorumlar ve sonuçlar ortaya koymaktadırlar. Naçiz kanaatime göre, bu seçimlerin en bâriz özelliği AZMİN ZAFERİ-MİLLETİN FİRÂSETİ olmasıdır. Zira bütün karalama kampanyalarına rağmen yıkılmayan azimli bir lider ve istikrar adına onu destekleme firâseti gösteren bir millet bu tabloyu hazırlamıştır.

Tarihi şan ve şereflerle dolu kahraman milletimiz; geçmişte millî dâvâlarda farklı görüş ve düşünceleri bir tarafa bırakarak nasıl birleşebilmiş ise, bugün de şer güçlerin içeriden ve dışarıdan meşru yönetimi devirerek ülkeyi kaosa sürüklemeye yönelik sinsî darbe planlarını engin firâsetiyle hemen sezmiş, huzur ve istikrara sahip çıkmıştır

Bugün eğer millet yeterince meşru hükûmete sahip çıkmamış olsaydı, Vandallar sokaklara dökülür, yıkıcı eylemlerle kargaşa çıkararak ülkeyi Mısır’a, Ukrayna’ya çevirirlerdi. Nitekim Ukrayna’da demokrasi dışı eylemlerle hükûmet yıkılınca ülke bölündü ve 15 gün içinde Kırım’daki mazlum Müslüman tatarlar Rusya tarafından yutuldular.

Tabii ki, milletin firâseti yanında, miletin bağrından çıkmış ve kendisini milletine, mukaddesatına adamış yiğit ve cesur bir liderin azim ve kararlılığını da göz ardı edemeyiz. Zor anlarda eğilen bükülen korkaklardan farklı, belki de yapayalnız omurgalı, azimli, kararlı ve dimdik dirayetli bir Başbakan var. Türkiye'yi adım adım dolaşıp iman ve samimiyetini hamasetle yoğurarak yaptığı içten konuşmaları, şiirleri ve şarkıları ile kitleleri coşturmuş ve gönüllere taht kurmuştur.

Yerel seçim olmaktan öte genel seçim havasını dahî aşarak istikrar ve istiklal referandumuna dönüşen bu seçimlerde Başbakan’ın azmi ile büyük milletimizin engin firâseti birleşmiş, bugünkü sonuç ortaya çıkmıştır. Elbette ki İslam dünyasının kaderini etkileyecek bu durum yüce Rabbimizin takdir ve inayeti iledir. Zira büyüklerimizin müjdesini biliyoruz: Burç dönmüştür, küfrün beli kırılmıştır, hep iyi olacak, ne olursa İslâm’ın lehinedir.

Bundan sonra hükûmet geçmişten ders çıkararak en az hata ile çok çalışmak ve milletin tümünü kucaklayıp gönülleri kazanmak suretiyle huzur ve refah seviyesini yükseltmesi gerekir. Büyük yatırım projeleri gerçekleşirken, öte yandan çözüm süreci ve benzeri sosyal restorasyon çalışmaları da hızlandırılmalıdır. İktidar menfaat düşkünü eyyamcılara prim vermeden vatansever, ehil ve dürüst kişilerle yola devam etmelidir.

Bütün partiler kendilerine oy verenlerin değerini bilip hakkını verirken, oy vermeyenlerin mesajını iyi okuyup onları da kazanmanın yolunu aramalıdır. Bu durum sosyal kamplaşma ve zıtlaşmanın önlenerek, millî birlik ve beraberliğin güçlenmesini sağlayacaktır. Özellikle sorumluluk makamında tarihî bir görev üslenmiş olan iktidar partisi bunu mutlaka yapmalıdır.

İktidarın bir görevi de fitne odaklarını, paralel yapıları, pürüzleri, parazitleri ve Müslümanları yanlışa sevk eden dengesizleri zararsız hale getirmektir. Balık baştan kokar. Hiç zaman kaybetmeden derhal ergenekon kalıntısı güç odaklarına iyi bakmalı, müslümanların başındaki bu dâl ve mudil kişileri görmeli ve masum kitleyi onlardan kurtarmalıdır. Ancak kaş yaparken göz çıkarılmamalıdır. Başı temizlerken bünyeye ve hizmetlere asla ve kat’a zarar verilmemelidir.

Rivayetler muhtelif ama, seçimden bir gün önce bazı dînî cemaat merkezlerinden müntesiplerine gelen talimatla Akparti dışındaki partilere ve hatta CHP.ye oy verilmesi bildirilmiştir. CHP ve MHP desteklenmiştir. İnananlara kan kusturmuş ve oklarını bir hançer gibi saplamış bir zihniyete oy verilebilmesi akıl ve iz'an dışı bir tezattır. Azmin zaferi-milletin firâseti olan bu seçimde, cumhuriyet döneminin en muhafazakâr hükûmetine karşı cephede duranların kimin yanında durduklarını ve kime hizmet ettiklerini anlamak gerekir.