ABD, Müşerrefi neden gözden çıkardı?
Bu yek sorunun tek cevabı var. Ve cevap dolambaçlı ve felsefik değil. Gayet basit ve pragmatik. Amerikalılar Pakistanda da Şah döneminden sonra İranın durumuna düşmemek için kısaca Müşerrefe sahip çıkmadılar ve yol verdiler. Kısaca kabahat enine boyuna Müşerrefin. Aslında, Amerikalılar yetki paylaşımı konusunda Benazır ile Müşerrefin arasını bulmuşlardı, ama Müşerref, Yeşilin (Mahmut Yıldırım) uyardığı gibi rabbena hep bana deyince kendisini ringin dışında buldu. Amerikalılar teröre karşı savaşta diğer ortakları Kenya Lideri Kibaki ile Muhalefet Lideri Odinga arasında sancılı da olsa bu yetki paylaşım anlaşmasını kotarmaya muvaffak olabilmişlerdi. Müşerref ise yarı yolda ortağını öldürmeye kalkıştı ve bunu yaptı da. Dolayısıyla Müşerref ihtirasının kurbanı oldu. Hepsini isterken hepsinden mahrum oldu. Gecikmeli olarak genelkurmay başkanlığını bıraktı ve zayıflamasına rağmen yeniden kendisini cumhurbaşkanı seçtirdi. Zemin ayaklarının altından kaydığı sırada Benazır ile siyasî ömrünü uzatabileceği yerde dikensiz bir gül bahçesi hayaliyle bindiği dalı kesti. Amerikalılar yine de ondan vazgeçmiş değillerdi. Ama ondan daha akıllı davranmasını istiyorlardı.
Bunu Türkiyedeki tabloya da uyarlayabiliriz. Aslında ABDnin Kemalistlerle bir alıp veremediği yok. Ama onlardan Müşerreften istediği gibi biraz daha esnek olmalarını istiyor. Hepsi bu. Bu çerçevede Newsweek dergisinin editörü Ferid Zekeriya: Müşerref hem bizim için, hem de Pakistan için iyiydi dedikten sonra bir iç geçiriyor ve sonrasında değerlendirmesini şöyle sürdürüyor: Ama zemin ayaklarının altından kayıyordu. Onunla birlikte Pakistan zemini bizim ayaklarımızın altından da kayma ihtimali geçiriyordu. Ya Pakistanı ya da Müşerrefi seçmek durumundaydık. Müşerref aleyhindeki hava bizim aleyhimize de dönmek üzereydi. Bunu dengelemek gerekiyordu. Ancak bazı diktatörler vaktin ayaklarının altından kaydığını bir türlü anlamak istemiyorlardı. Eşfak Perviz Kayani de Amerikalılar gibi Müşerref ile Pakistan arasında bir seçim yapmak durumundaydı.
***
ABD bu keskin virajda haliyle Müşerrefi değil de Pakistanı seçme durumunda kaldı. Ferid Zekeriyanın analiz ettiği noktadan devam ederek neden ABDnin Müşerrefi gözden çıkardığını daha yakından anlayabilmek için gelişmelere göz atmakta fayda var. Pakistanda Müşerrefin ipini çeken dört kişi oldu. Genelkurmay Başkanı Kayani, Nevaz Şerif, Asıf Ali Zerdari ve eski Yüksek Mahkeme Başkanı İftikar Muhammed çavduri. Bunlar Müşerrefe karşı Pakistan cephesini temsil ettiler. Müşerref karşısında ABD politikasını değiştirenler de başta ABDnin İslamabad Büyükelçisi Anne W. Patterson olmak üzere bazı sağduyulu Amerikalı yetkililerdi. ABDde İranı bugüne kadar askerî darbeden koruyan nasıl Gates olmuşsa Müşerrefi de gözden çıkaranlar kimi Amerikalı akil adamlardı. Tabiî ki bu değişim bedelsiz olmadı. Anne W. Patterson Müşerref karşılığında Pakistanlı yetkililerden Müşerref gittikten sonra da Pakistanın ABD politikalarının değişmeyeceğine dair taahhütler almıştı. Bu taahhütleri Asıf Ali Zerdari vermişti. Bu taahhütler muvacehesinde Bush yönetimi Pakistanın ikinci bir İran olmasını beklemiyordu. Pakistanın İran yerine Güney Kore veya Filipinler modeline benzeyeceğini umuyordu. Filipinlerde Markosdan da Amerikalılar Müşerreften kurtuldukları yöntemle kurtulmuşlardı. Desteği çekince ve altını boşaltınca Markos kendisini boşlukta bulmuştu.
***
Bu taahhütler asla tek yanlı ve sadece siyasilerden alınma değildi. Amerikan Genelkurmay Başkanı Amiral Mike Mullen de 18 Şubat seçimlerinin akabinde Pakistana en az üç defa gitmiş ve bunlardan Temmuzdaki olanı gizlilik vasfı taşımıştı. Bu ziyaretleri sırasında Eşfak Kayani ile görüşmüş ve ondan da Müşerref sonrasında ilişkilerin aynı şekilde süreceğine dair güvenceler almıştı. Bunun üzerine Müşerrefin ipinin çekilmesine razı olmuştu. Pakistanın Washingtondaki elçisi Hüseyin Hakani de Capitol Hill ve Washingtondaki düşünce kuruluşlarının kapılarını aşındırmış ve onlara Müşerrefin gitmesiyle bir şeyin değişmeyeceğini söylemiş ve kendilerini Müşerrefle bağlamamalarını istemişti. Hakani bu yönde hatırlı dostlarını ikna etmeyi başarmıştır. Bu baskı ve temaslarla, Amerikadaki Müşerref yanlısı devlet adamlarını ve uzmanları dengelemeyi başarmışlardı. Bush sonuna kadar Müşerrefte ısrar etmiş, ama en sonunda çabalarının onu kurtarmaya yetmeyeceğini görerek diğerlerinin veya değişimden yana olanların safına katılmıştı. Ama bir şartla: Müşerrefin cezalandırılmasını istemiyordu. Sonuçta, Pakistan ordusu üzerinden onu sağlamayı da başardı. Yine bu bağlamda Pakistan Başbakanı Yusuf Ziya Gilani de Washingtona giderek CFR gibi kurumlarda konuşmuş ve muhataplarını Müşerref sonrası için ikna etmeye çalışmıştı. Geride bir soru ve sorun kalıyor.
Müşerref bundan sonra ne yapacak ve nereye gidecek? önce, Ertuğrul özkök gibi bir umre gezisine çıkacak ve ardından da yeni ikametgâhını seçmeye karar verecekmiş. Kimbilir gözde mekânın gözde ve vip ziyaretçilerinden Ahmet Hakan, Ertuğrul özkök ile Müşerref tavafta yan yana da gelebilirler. Bu buluşmadan da bir yazı konusu çıkabilir. Hepsine iyi şanslar diliyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.