Allah’ın değil, Esat’ın mücahitleri
Basının duayen isimleri veya dünya sisteminin Belam’ları Seymour Hersh, Muhammed Haseneyn Heykel, Robert Fısk, Mısır ve Sisi darbesi konusunda kısmen ayrı düşseler bile tekmili birden ‘Beşar’ın mücahitleri’ arasında yerlerini alıyorlar. Bu solak kalemler aynı zamanda tabansızlar da! Muhammed Haseneyn Heykel Esat’ın 2014 ortalarında gireceği başkanlık seçimlerini kazanacağını öngörüyor. Ne büyük kehanet! Bu öngörü Abdulaziz Buteflika için geçerli olduğu gibi Sisi için de geçerlidir. Mısır’ın yeni Belam’ı Muhammed Haseneyn Heykel Sisi’nin zorunluluktan aday olduğunu söylüyor. Onu zorunlu aday olarak takdim ediyor. Halbuki, zorunlu değil zorba aday. Ama yeni Firavun’un, Sisi’nin Belam’ı kendisini allayıp pullaması ve süslemesi lazım. Bundan dolayı da Sisi’nin zoraki aday olduğunu ileri sürmektedir. İran da dahil müstekbir dünya sistemi, Suriye’deki cihatçıları takıntı haline getirdi. Halbuki, burada Esat saflarında bilfiil savaşanlar olduğu gibi psikolojik harpçılar da var. Suriye’de cihadı itibarsızlaştırmak isteyenler fantezi düşlüyorlar ve burada cihat nikahından bahsediliyorlar! Buna mukabil, Sırpların Bosna’da 50 bin Boşnak kadına yaptıkları gibi Esat rejiminin milislerinin de kadınlara tasallutunu es geçiyorlar. Bu vakalar vakayı adiye olarak geçiştirilmektedir. Müftünün keçisi çalınırsa dert değil ama, müftü keçi çalarsa bunların nezdinde haber değeri olabiliyor. Vakayı tespit etmeseler bile uyduruyorlar.
¥
Heykel’in Derne’de Kaide Emirliği hayal etmesi gibi Seymour Hersh de Türklerin Nusre Cephesine kimyasal silah temin ettiğini ve bunların da Suriyeli masum halka karşı bu silahları kullandığını ve bununla da Amerikalıların merhametini celbederek müdahaleyi zemin hazırlamayı düşündüklerini yazıyor. Öyle ise, Nusre’nin Amerikalıların merhameti konusunda çuvalladığı anlaşılıyor! Godot gibi ‘beklenen Amerikan müdahalesi’ de dördüncü yılında da gelmiyor. Bu adam sadece hırslı ve müfteri değil, aynı zamanda birinci derecede aptal. Zira Nusre Cephesi gibi Kaide’ye maledilen örgütlerin ABD’yi kurtarıcı olarak görmeleri ve onu Suriye’ye davet etmeleri söz konusu olamaz. Hersh delilden önce mantıkta çuvallıyor. Onların birinci öncelikleri Esat değil, ABD ordularıdır. Üstelik bir de onları Suriye’ye çağıracaklar! ABD Suriye’ye gelirse bile; bu Esat’ı tepelemekten ziyade onları tasfiye için olacaktır! Dolayısıyla düşman birken niye ikiye çıkarsınlar! İkinci olarak, Kadri Gürsel’in de yazdığı gibi Hersh kimyasalların hangi füze tipiyle atıldığına değinmiyor bile. Kullanılan füzeler sadece Suriye rejiminin silah envanterinde bulunuyor. Eliot Higgins Guta’da kullanılan füzelerin Volkan tipi füzeler olduğunu ve bunların münhasıran Şam rejimine ait füzeler olduğuna değiniyor.
¥
Evet! Suriye’de İslam cihatçılarına mukabil Esat’ın yanında maddi manevi veya fiziki veya metafiziki olarak çarpışan ‘Marksist ve dinsiz mücahitler’ var. Bu mücahitler tabirini maksadı aşan bir biçimde kullanıyoruz. Zira Marksistler ölümlerine değer kazandırmak için geçmişte halis İslami kavram olan şahadet ve şehitlik makam ve kavramını da kendilerine mal etmişlerdi. Bu yönüyle Esat’ın Türkiye’de bir sürü mücahidi var. Lakin bu mücahitler Batı’yı rahatsız etmiyor. Onları rahatsız eden İslami mücahitler. Esat’ın basında mevzilenmiş Ceyda Karan gibi mücahideleri de var. Onun dışında Miraç Ural ve benzerleri de sahadaki mücahitleri! Unutmadan en büyük küresel mücahitlerinden birisi ise tabansız Seymour Hersh. Ona göre her türlü iftira ve taktik savaş sanatından sayılır ve meşrudur. Bundan dolayı halka kimyasal silahları ha Beşşar atmış ha Türkiye atmış! Ne fark eder? Ona göre önemli olan Esat’ın kazanması. Ötesi teferruat. Suriyeli Yasin el Hac Salih adlı yazar Seymour Hersh tipli tabansızları Esat’ın solcu ve Marksist mücahitleri arasına katıyor. Ertuğrul Özkök’ün ve Özdemir İnce’nin fikri rehberlerinden olan Adonis veya Suriye’nin Gargamel’i de Esat’ın mücahitleri arasındadır. Suriyeli yazar Yasin el Hac Salih yazar kılığındaki Seymour Hersh ve Robert Fısk, Muhammed Haseneyn Heykel gibi dinozorların veya Gargamellerin Esat’ın mücahidi olduğunu söylemiştir (Error! Hyperlink reference not valid. ). Bunlar Allah’ın değil, Esat’ın mücahitleridir. Onlara göre ölen kalan önemli değil, ülkede devletler oyunu sahneleniyor. Onların zaviyesinden zalimler için mazlumların kanı, satranç tahtası hükmündedir. Hersh olmayan Türkiye’nin kimyasal silahlarını görürken varil bombalarını duymuyor veya kulağına ninni sesi gibi gelmeli. Şiiler Kerbela trajedisine benzerliği üzerinden mazlumların ve mustazafların yanında olacaklarına kaba bir tercihle vicdanlarını susturarak, kandırarak katliamcıların safında yer almaktadır. Nasır’ın veya Yahudilerin sol ideologları da öyle. Böylece söylemlerinin ötesinde fiiliyatta zalimlerin tek millet olduğunu görebiliyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.