Kenan Alpay

Kenan Alpay

Şeytanlaştırma Temrininden Medet Umma Ayıbı

Şeytanlaştırma Temrininden Medet Umma Ayıbı

Allah insanı akılsız dosttan da ahlaksız arkadaştan da muhafaza etsin. Peki, kimi akılsızlıktan kimi de ahlaksızlıktan ötürü zarar üretme potansiyeli yüksek olan kimi ‘dostlar’ tarafından kuşatılmışsak ne yapmalıyız?

Eski kafaysak ‘kader’, ufkumuzu rasyonel strateji üzerine kurguluyorsak, ‘konjonktür’ deyip, işin içinden sıyrılmak hem mümkün hem de inşa edici bir tercih olmaz herhalde.

Adaletin Savaşı ve Savaşın Adaleti

Fethullah Gülen ve ekibinin kamuoyunda haklı eleştiri ve suçlamalara muhatap olmasına vesile olan elimizdeki veri sayısı hiç de az değil. Çünkü birilerinin zannettiği gibi Fethullah Gülen ve çevresine dair eleştiriler hem yeni değil hem de siyasi alanla sınırlı değil. Öteden beri Gülen ve bağlıları mistikleştirilmiş, millileştirilmiş ve gerek yerel gerekse küresel bazda egemen irade karşısında hadım edilmiş bir İslam-Müslüman profili inşa etmek üzere faaliyetler yürütmüşlerdi.

Bu tercihleri en eski dönemlerden itibaren Gülen ve çevresini önce diğer İslami camialardan koparmış sonra da onlara karşı tekebbür ve terbiye etme misyonuyla konumlandırmıştır zaten. Bu sebeple 17 Aralık süreciyle ortaya çıkan bazı şeyler sarsıcı olsa bile asıl itibariyle çok da şaşırtıcı olmasa gerektir. Ancak bu demek değildir ki; siyasi ya da sosyal, bürokratik veya diplomatik, iktisadi ya da dini hemen her türlü sapmanın, hastalığın, tehdit ve tehlikenin adresi kesinlikle Fethullah Gülen ve hareketidir.

Çünkü özellikle İslam toplumlarının zaaf dönemleri hemen her durumu komplolarla izaha kalkışan zihinsel tuzaklarla maluldür. Uzun zamanlar Yahudi, mason ve Sabetayistlere hamledilen her türlü şer şimdilerde doğru dürüst hiçbir muhakeme yapılmadan hemen Fethullah Gülen hareketine fatura edilir oldu. Pensilvanya adresi, Paralel Yapı şifresi, Haşhaşiler kodu yapıştırılmış her cinsten zulüm, kötülük ve çirkinlik en hayret verici haliyle ‘kesin bilgi’ muamelesi görüp dolaşıma sokuluyor.

Şahitlerin Darbeciyse İtibarın Nedir?

Kimi kızgınlık ve aldatılmışlıktan kaynaklanan hayal gücüne, kimi karşı istihbarat görevinin senaryo yazma kabiliyetine dayanıyor. Kimi zaman sahtekârlığı ve fırsatçılığıyla bilinen ıskartaya çıkmış profesyonel tiplerin analizlerinden istifade ediliyor bunun için. Kimi zaman da 28 Şubat sürecinde, 27 Nisan Muhtırasında, Ergenekon ve Balyoz cuntalarında siyaset ve topluma karşı tuzak kurmuş, silah çekmiş, provokasyon düzenlemişliğiyle bilinenlerin şahitliğine başvurularak sonuç alınmak isteniyor.

Hepimizin Fethullah Gülen ve hareketiyle bir kavgası var. Haklılığımıza inandığımız kadar haksızlıklarına inanmakta bir beis yok. Kavganın en yüksek perdeden ve en sert haliyle yürütülmesine değil adaleti gölgeleyen, merhameti örseleyen, ıslah ve kazanmayı dışlayan kulvara sürüklenmesine itirazım var. Gülen camiasının yayın organları, sözcüleri, iş birlikçileri bu yönde ne kadar ısrarlı olursa olsun netice değişmez.  

Sözü şuraya bağlamak istiyorum: Akşam ve Sabah Gazeteleri bu süreçte Hükümeti destekleme adına öylesine yanlış, çirkin ve zarar getirici haber ve manşetlere imza attılar ki insan ister istemez şöyle düşünüyor: “Meğer Ergenekon cuntası masal, Balyoz darbe planı koskoca bir yalanmış. Bütün yurtsever subaylar Pensilvanya kumpasıyla ordudan tasfiye edilmiş. Her ne olduysa TSK’nın içine paralel fitnenin sızmasıyla olmuş. Zaten Gülen Cemaati bir CIA kuruluşuymuş. Paralelle mücadele de hepimizin üzerine farzmış.”

Eşek şakası gibi ama daha da beteri duruyor karşımızda. Sabah Gazetesi’nin emekli Tuğamiral Türker Ertürk ile yapılan röportajı “Pensilvanya’nın Harp Oyunları” manşet haberi. Muhabir Furkan Haykır öyle bir habercilik başarısına imza atmış ki Sabah’ın editörleri bu zekâ ve tecrübeyi tarihe en belirgin haliyle kaydetmek istemiş belli ki. Bütün Kemalist subaylar gibi Tuğamiral Ertürk de kara propagandayı en ince detaylarına kadar içselleştirdiğini ortaya koymuş ve Sabah Gazetesi de bu nimetten okurlarını mahrum kılmak istememiş anlaşılan.

Her haberin kusuru olur elbette. Bunun nesi eksik, diye soracak olursanız, kısa bir bilgi notu ilave edilmemiş deriz. Şunlar: Türker Ertürk, Ergenekon ve Balyoz cuntalarından suçlanmamış fakat bu davalardan tutuklananlara ısrarla sahip çıkmış. Emekliliğiyle birlikte Aydınlık’ta yazmaya başlamış. Yerli malı her Şebbiha gibi Tuğamiral Türker’de Esed/Baas rejimin kimyasal katliamlarını alenen AK Parti Hükümeti’nin üzerine yıkmaya çalışmıştır. Hiç utanmadan arlanmadan Reyhanlı’daki katliamın ardından Esed’in sarayında Mihraç Ural ile pişmiş kelle misali zafer pozları vermiştir.

F. Gülen Hareketi’ne karşı mevzi kazanmak adına bilgisine, tecrübesine, şahitliğine müracaat edilen kişilerin karakteri, misyonu ve mücadelesi darbecilikle yoğrulmuşsa bütün hesaplar yanlış demektir. Eldeki somut veriler, bizzat Gülen’in ve Hareketin sözcüleri tarafından ifade edilenler fazlasıyla yeterken bu anlamsız gayretkeşlik çürümeyi artırmaktan ve insanlardaki güvensizlik duygusunu derinleştirmekten başkaca bir amaca hizmet etmiyor. Bütün bir toplumu uçuma sürükleye kararlı bu çılgınlığa, bu sapkınlığa kim dur diyecek?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Kenan Alpay Arşivi