GAUCK
ODTÜ ve Boğaziçi’ne dikkat! Bunlar iltisaklı kuruluşlar. Paralel yapıyı dizayn eden uzmanlar, ön çalışmalarını yabancı uzmanlar gözetiminde o zamanlar bu üniversitelerin akademik kadrosu ile birlikte yaptılar..
28 Şubat’ın ön hazırlıkları da Yeditepe Üniversitesi’nin çatısı altında yapılıyordu..
Kur’an-ı Kerim, hakikatin farkında olmasına rağmen, onun aksine davranan bilginlere “Bel’am” der.
O zamanlar halkın parası ile alınan tanka oturup namlusunu halka çeviren askerler vardı.. Halkın parası ile halkın çocuklarına ilim ve hikmet öğretmesi gerekenler, yabancı ülkelerin istihbarat örgütleri ile işbirliği yaparak kendi halkına karşı kumpaslar kuruyorlardı..
Ne yazık ki, basın için de durum aynı, sanat dünyası için de.. İş dünyası da bu kirli oyunun bir başka ayağı..
Kimi media, mafia, sermaye, siyaset, bürokrasi ve STK arasında karanlık, kanlı ve derin bir bağ var.. Bu işe hacı-hoca, şeyh takımını da dahil ettiler. Hep diyorum ya, bunların kadrosunda şeyh de var, fahişe de!
Son dönemde yurtlara da dadandılar, lise çağında ajan yetiştirmeye başladılar artık, dersaneler insan avcılarının gözde mekânları haline geldi.. Çekirdekten yetiştiriyorlar, anlayacağınız çocukların beyinleri, genleri ile oynuyorlar.. Biyonik robotlar, sistematik geri zekâlılar haline getiriyorlar. Her biri bir terminatöre dönüşüyor zaman içinde..
Gauck’un bu açıklamalarını ODTÜ’de yapması bana hiç de şaşırtıcı gelmedi..
AYM de daha dün ev sahibi misafirlerini fırçalamıştı, bu kez de yabancı bir misafir, bizim ülkemizin bir üniversitesinde açtı ağzını, yumdu gözünü..
Gauck keşke önce aynaya baksaydı, kendi gözünü temizleseydi de sonra bizim gözümüzde çöp aramaya kalksaydı..
İşin ilginç yanı, bir yabancı kendi geçmişine bakmadan, bizim üniversitemizde, bizim öğretim üyelerimizin ve öğrencilerimizin önünde bizim hükümetimize demediğini bırakmıyor ve kimseden ses çıkmıyor..
Siyasi emellerini, yabancıların siyasi emelleri ile tevhid etmekten öte bir söylem ve eylem birliği sözkonusu olmasın sakın.. Yabancı bir devlet adamının kendi ülkeleri hakkındaki haksız eleştirilerine sessiz kalanlar, halkın gözünde ne duruma düştüklerinin farkındalar mı?
Aynı şeyi, mesela bu eleştirilerini Erdoğan Almanya’da Bochum Üniversitesi’nde yapsaydı, nasıl bir tepki alırdı acaba!
Ya da bizimkiler, mesela Herr Gauck’a neden Almanya’da yaşanan insan hakları ihlâllerini sormazlar.. Mısır’da yaşananlar konusunda batının sessizliğini sormazlar..
Batının Mısır’daki idamlar konusunda ve Mısır darbesi karşısında sessiz kalmaları ile ilgili suskunlukları devam ediyor..
Aslında, eskiden sokakta, meydanlarda, üniversite girişlerinde Sol protesto filan ederdi, özellikle de Amerikalıları filan.. Artık o da bitti.. Çünkü bir çok Sol grup ABD ve AB fonları ile çalışıyor artık.. Alman vakıfları ile birlikte çalışıyorlar..
Bu işler sanıldığı kadar masum ilişkiler değil..
Sahi, bu adamlara neden Suriye ve Mısır sorulmaz.. Mesela neden Ruanda sorulmaz, bu ayın ortalarında Ruanda katliamının 19. yılı idi.. Almanya’nın eski bir sömürgesi Ruanda! 3 ayda 1 milyon ölü, 2 milyon sakat, 3 milyon göç! Ruanda’nıntoplam nüfusu oysa, sadece 9 milyondu! Onu sormak gerek aslında..
Yakında 1. Dünya Savaşı’nın başlamasının 100. Yılı. Onu sormak gerek..
Neyse bu işlerin bir faydası, unutulmaya yüz tutmuş bazı hadiseler bu vesile ile yeniden hatırlanıyor.. Toplumsal hafıza canlanıyor ve bir bilinç oluşuyor..
Aslında Malakanlar’ı konuşsa ne iyi ederdi.. Hicaz-Bağdat demiryolundan bahsetseydi..
Çanakkale Savaşı’nın gizli kalmış belgelerini açıklasaydı.. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki Türk-Alman ilişkilerinden sözetseydi mesela.. Ya da gelecekten sözetseydi..
Avrupalılar şunu anlamalı. Biz “Hasta adam” değiliz artık. Sizin, İslam dünyasına örnek göstereceğiniz laikleştirilmiş “iyi çocuklar”ınız da..
Ucuz işçi deponuz da değiliz, sizin için ölmeye hazır ucuz asker deponuz da.. Soğuk savaşın askeri trampen tahtası da değiliz.. Küba’daki Sovyet füzeleri ile nükleer güç dengesindeki masadaki takas ülkesi de değiliz.. Siz ortak olacaktınız, biz pazar.. Size bir şey söyleyeyim mi, bizde şöyle bir söz vardır: “Geçti Bor’un pazarı, sür eşeğini Niğde’ye bayım.”
Keşke Alman Cumhurbaşkanı bu derece ABD, İngiliz, ve Fransızların oyununa gelmeseydi!.. Alman Cumhurbaşkanına söylüyorum: Biliyoruz hâlâ işgal altındaki ülke statüsündesiniz, ama Gezi filan onların 6. kol faaliyetlerinin bir parçası idi de, sizin ülkeniz üzerinden bize karşı gerçekleştirilen bu tür operasyonlar konusunda gerçek ortada iken sizin bu tavrınız yakışık alıyor mu? Hablemitoğlu’nu ya da Sivas’ı, yardım ve yataklık ettiğiniz örgütleri sormayacağım.. Bana kalırsa bize haksızlık ediyorsunuz da, kendinize ve ülkenize karşı bu yaptığınız yakışık alıyor mu? Tayyip Erdoğan’ı eleştirmeyi bırakın da, onu anlamaya ve onun yaptıklarından kendiniz için bir takım dersler almaya çalışın, sanırım o zaman, kendiniz, ülkeniz, bölge halkları ve dünya barışı için daha iyi bir şey yapmış olursunuz..
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.