Köpekleri sevdikleri kadar, insanları da sevselerdi!
CHP’deki “tasfiye”ye, elbette “Paralel temizlik” diyemeyiz... CHP, her ne kadar “Paralel’le ittifak” yaparak seçimlere girip “hezimet”e uğramış olsa da, bu “hezimet”in faturasını “Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri”ne kesmek “vicdansızlık” olur... Çünkü, “ittifak” kurup “hezimet” yaşayan, en başta Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisidir... Dolayısıyla; “ilk önce kendisini görevden almalı” idi!..
Her zaman söyledim;
Kemal Kılıçdaroğlu, seçim dönemi boyunca, “eline tutuşturulan kasetlerin tapeleri”ni okumaktan başka hiçbir şey yapmadı... Paralelciler “sufle” yaptı, o da konuştu!..
Dolayısıyla, “hezimetin baş sorumlusu” elbette Kemal Kılıçdaroğlu’dur!..
Bay Kılıçdaroğlu, “fatura”yı “kendine kesmek” yerine “yardımcılarına” kesmiş; Gökhan Günaydın, Umut Oran, Adnan Keskin, Bihlun Tamaylıgil, Nihat Matkap ve Perihan Sarı’yı görevlerinden almış... Onlar da, dün “odalarındaki eşyaları” toplayıp, Genel Merkez’den ayrılmışlar!..
CHP’nin çiçeği burnunda Genel Sekreteri Gürsel Tekin, yapılan “tasfiye”lerden sonra demiş ki;
“Önümüzdeki günlerde parti örgütlerinin yeniden yapılanmasıyla ilgili radikal tedbirleri hayata geçireceğiz... CHP örgütleri, toplumsal beklentilere cevap verecek... CHP’de içe dönük mücadeleye izin vermeyeceğiz... Bundan sonra, örgütlerimiz; dışa dönük mücadele verecekler!”
Gürsel Tekin, CHP’nin “gerçekten yeni CHP” olacağını da söylemiş!..
Herkes bilir o “yeni CHP”yi!..
İstanbul’da “çarşaflıya rozet” takarlar, Mersin’de aynı “çarşaf”ları yırtarlar ve ayaklarının altına alıp, çiğnerler!..
Dolayısıyla;
Gürsel Tekin de pek fazla umuda kapılmasın... Çünkü CHP değişmez...
Ne demiş atalarımız;
“Katranı kaynatsan da olmaz şeker,
Cinsini sevdiklerim, cinsine çeker!”
ERDOĞAN DEĞİL, KENDİSİ GİTTİ!
Meselâ Umut Oran... Tamam, “Genel Başkan Yardımcılığı” görevinden alındı... Peki, yerine gelenler “söylem”lerini değiştirecekler mi?..
Umut Oran; “Kirli 17-25 Aralık Operasyonu”ndan sonra, “Paralelci darbe”ye umut bağlamış olarak, diyordu ki;
“Erdoğan, 30 Mart’ta o koltuğunda oturamayacak. Onun artık diktatörlüğü yıkılmış olacak. Bu hafta yeni gelişmeler olacak. Erdoğan’ın korktuğu başına gelecek. Belki de 30 Mart’ı bile görmeden siyasetten çekilebilir.”
Beyefendi o kadar “uzak görüşlü” ki, “Başbakan’ın ülkeyi terk edeceğini” görebilmiş!..
O anda, herhalde “ayna”ya bakıp, “kendini” görüyordu... Çünkü, “giden” Erdoğan değil, “kendisi” oldu!..
“Paralel Yapı’ya umut bağlayan” ve Erdoğan’ın gideceğini söyleyen Umut Oran gitti gitmesine de, yerine gelecek olan Genel Başkan Yardımcısı “farklı bir kafa yapısı”na mı sahip olacak?..
KÖPEKLERİN EFENDİSİ!
Hani, diyorum ki;
Umut Oran, köpeği Oskar’a verdiği değeri, keşke bu ülkenin “insan”larına da verebilseydi.
Bilmem hatırlar mısınız;
24 Haziran 2009 tarihli Akşam gazetesinde yayınlanan demecinde, ölen köpeği Oskar’la ilgili olarak, aynen şu ifadeyi kullanmıştı:
“Oskar’la, tam 16 yılı paylaştım... Günün neredeyse 24 saati birlikteydik... O bir kurt köpeğiydi, ağırbaşlı, kayıtsız şartsız bana bağlı ve beni efendi olarak görürdü... Tempoma ayak uydurma konusunda başarılı ve sabırlı oldu. Mezarı Bolu’daki fabrikamın bahçesinde, evimin hemen önünde...”
“Köpek”leri çok seviyormuş Umut Oran... Hele Oskar’ı... Oskar öldüğünde, 27 Eylül 2007 tarihli Hürriyet’e ilân verip, demiş ki;
“Yaklaşık 16 yıldır, iyi günde, kötü günde, iş yerinde, evde, gece gündüz, karda kışta yılda yaklaşık 50 bin kilometre beraber yol katettiğim hayat arkadaşım köpeğim, sadık, sabırlı, sevgili Oskar’ım ebediyete göç etmiştir.”
Görüyorsunuz ya;
Umut Oran’ın köpek sevgisi, ona “Hayat arkadaşım” diyecek kadar ileri boyutlarda...
Uzun lâfın kısası,
O, bir “Köpeklerin Efendisi!”
Dedim ya;
“Köpek”leri sevdiği kadar,
Keşke “insan”ları sevebilseydi!..
TÜRKAN SAYLAN’IN PLÂNI
Ama, Umut Oran’ı öne çıkaran tek özellik “köpek sevgisi” değil...
Bir de “Baykal’a rakip”liği var...
Herhalde hatırlarsınız...
26-27 Nisan 2008’de yapılan “CHP Olağan Kurultayı”nda, Genel Başkan Deniz Baykal’ın karşısına “3 rakip” çıkmıştı... Evet, Haluk Koç, Umut Oran ve Ayhan Yalçınkaya...
“Adaylara konuşma hakkı verilmediği” o kurultayda, Bedri Baykam kürsüye çıkarak Yalçınkaya’ya destek vermiş, dahası, Yalçınkaya ve Koç taraftarları, bulundukları yerden bağırmışlardı:
“Kürsü bizim hakkımız, engellenemez!”
“Faşizme karşı, omuz omuza!”
İşte bu kurultayda Haluk Koç’a 168, Umut Oran’a 15, Ayhan Yalçınkaya’ya ise sadece 1 delege destek vermişti... Dolayısıyla, “263 delegenin imzasına ulaşamadıkları” için, “genel başkan adayı” olamamışlardı...
Dolayısıyla; dönemin ÇYDD Başkanı “Türkan Saylan’ın plânı” suya düşmüştü...
O plân ne miydi?..
“CHP’yi dizayn” işinde görev alan ÇYDD Başkanı Türkan Saylan, Umut Oran’ı telefonla aramış ve ona; “Meselâ, Deniz Baykal, stent takılırken öldü!.. Bilirsin; Turgut Özal da pat diye ölmüştü ya!” diyerek, “taktik”ler vermişti... Taktiklerden biri de; “Süheyl Batum ile diyalog kur... İkiniz bir şeyler yapın” şeklindeydi...
Umut Oran, “Baykal’a rakip” olarak bir varlık gösterememiş ve “taktik”ler boşa çıkmıştı ama, “Kurultay”dan sonra ilginç bir gelişme yaşanmıştı...
27 Nisan 2008 Kurultayı’ndan “Genel Başkan” olarak çıkan Deniz Baykal, kalbindeki çarpıntılar üzerine hastaneye gitmiş, ve 2 Ağustos 2008’de “anjiyo” olmuş, kalbine “stent” takılmıştı...
Ne ilginçtir ki;
Ertesi gün, yani 3 Ağustos 2008’de Umut Oran’a telefon eden dönemin ÇYDD Başkanı ve “İkna Odaları”nın mimarı Türkan Saylan, ona diyor ki; “Meselâ, Baykal, stent takılırken öldü!!!.. Bilirsin, Turgut Özal da pat diye ölmüştü!”
Şimdi, tarihleri alt alta getirelim:
27 Nisan 2008’de kurultay...
2 Ağustos 2008’de anjiyo!..
3 Ağustos 2008’de telefon!..
Ve zurnanın zırt dediği nokta:
Deniz Baykal, malûm “zina kasedi”nin ortaya çıkmasından sonra, 10 Mayıs 2010’da “CHP’yi dizayn etmek isteyenler için alanı boşalttığını” söyleyip, “istifa” ediyor!..
Ardından 22-23 Mayıs 2010’da Olağanüstü Kurultay’a gidiliyor ve Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı oluyor!..
Ve tabiî;
“27 Nisan 2008 Kurultayı”nda, Baykal’a rakip olan ama hiçbir varlık gösteremeyen Umut Oran da, 29 Mayıs 2010’daki MKYK Toplantısı’nda “CHP Genel Başkan Yardımcılığı” koltuğuna oturuyor... Aynı gün, Türkan Saylan’ın “işaret” ettiği Süheyl Batum da önce “MYK üyeliği”ne, “3 Kasım 2010”da da “CHP Genel Sekreterliği”ne getiriliyor!..
Ve bugün... Umut Oran, artık “CHP Genel Başkan Yardımcısı” değil!.. “CHP’yi dizayn” etmek için “Kılıçdaroğlu’na yanaştı, Paralel’le ittifak kurdu” ama, “Türkân Saylan’ın plânı”nı gerçekleştiremedi!..
CHP de “hüsran” yaşadı,
Kendisi de!..
O DA ÖRTÜ YASAKÇISI!
Bir de, Bihlun Tamaylıgil var...
İstanbul Milletvekili... Ekonomist. Sermaye Piyasası Aracı Kurumu Genel Müdür Yardımcılığı yaptı. Özel sektörde çalıştı. Sıkı Baykalcı... Kaset krizinden sonra Deniz Baykal’ın “Gidiyorum!” konuşmasını dinlerken gözyaşlarına hakim olamayanlardan...
TBMM Genel Kurulu’nda, başörtüsünün yükseköğretimde serbest bırakılmasını içeren anayasa değişikliği teklifine muhalif olanlardan birisi.
Yani “örtü özgürlüğü”ne karşı çıkanlardan!..
O da gitti!..
Peki, ben bütün bunları niye yazdım, “eski defterleri” niye karıştırdım?..
Gürsel Tekin; “Radikal tedbirler alacağız!.. Toplumsal beklentilere cevap vereceğiz” demiş ya; “eski CHP’yi” yazdım ki, “Yeni CHP”nin neler yapacağını birlikte göreceğiz!..
Demek istediğim, özetle şu:
CHP’liler “entrika”ları, “hizipçilik”leri, “kirli ittifak”ları, “heykel”leri ve bu ülkenin “köpek”lerini sevdikleri kadar “insan”larını da sevmedikçe, hiçbir yere gidemez!..
Bakalım;
Gürsel Tekin ne yapacak?..
*********************************************************************************************************************
Aaa, İHH’nın TIR’ından “un” çıktı!..
Işık Sigorta’ya “rakip” olacağı için Dost Sigorta’ya operasyon düzenleten!... Kimse Yok Mu Derneği’ne “rakip” olacağı için Deniz Feneri’ni ortadan kaldırmak isteyen!.. Son olarak da İHH’yı hedef alıp, “Suriyeli muhaliflere TIR’lar dolusu silah götürmekle” suçlayan Paralel Yapı’nın nasıl bir “yalan” söylediği önceki gün bir defa daha ortaya çıktı...
İHH’nın açıklaması şöyle:
“İHH’nın, Reyhanlı’daki ofisinden Halep’teki depolara un taşıyan yardım TIR’ı, dün akşam saatlerinde Suriye uçakları tarafından Halep’te vurulmuştur... Suriye’deki partner kuruluşlarımızdan Genç Müslümanlar Heyeti’ne ait yardım TIR’ına Halep’in girişinde bulunan Kestillo Bulvarı’nda yapılan saldırıda, Suriye vatandaşı 1 kişi şehit olurken 1 kişi de ağır yaralanmıştır.”
Demek oluyor ki; İHH’nın TIR’ları, Suriye’ye “silah” değil, “un” taşıyor, “gıda maddesi” ve “battaniye” taşıyor!.. Bu gerçek, önceki gün bir defa daha tescil edildi... Demem o ki; “Paralelciler” tarafından bir “haber” uçurulduğunda, hemen inanmayın, mutlaka “maksat”larını araştırın!..
Altından bir “hinlik” çıkabilir!..