Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

“Koç ailesinin taşeronluğu”ndan, Soma Holding’in sahipliğine!

“Koç ailesinin taşeronluğu”ndan, Soma Holding’in sahipliğine!

Niye bu kadar “kızdılar” anlayamadım... Ben, nihayetinde; bir “ihtimal”den söz ettim ve “Sabotaj ihtimali gözardı edilmesin” dedim... Bu ihtimali dayandırdığım “gerekçe”ler de vardı...

Sanal alemde, “tüyler ürpertici tweet”ler dolaşıyordu, Fetullah Gülen tarafından 7 Mayıs’ta sarfedilen; “Ameliyat başlamıştır... Artık ilaçla tedavi mümkün değildir” şeklinde bir söz vardı...

Ve yine ortada;

“Trafo patlaması” denilen “çok ender görülen bir vak’a” vardı ve bu trafo, her nasıl oluyorsa, tam da “işçilerin vardiya değişimi” sırasında patlıyor ve “ölüm”lerin fazla olmasına yol açıyordu...

“Şüpheleri artıran” o kadar sebep vardı ki... Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye’nin “füze anlaşması” yapacağı Çin’e gidecek, Başbakan Tayyip Erdoğan “Cumhurbaşkanlığı adaylığı” konusundaki nihaî kararını önümüzdeki günlerde açıklayacaktı...

Dahası;

2 hafta sonra, tam bir “darbe girişimi” olan “Gezi kalkışmasının yıldönümü”ydü!..

Tüm bu “parça”lar birleşince, “büyük fotoğraf” ortaya çıkıyor ve ortada bir “katakulli” olduğunu gözler önüne seriyordu...

Benim yaptığım ise;

Bunu “dillendirmek”ti!..

Dün dedim ki;

“Sabotaj ihtimali gözardı edilmesin!”

MOBİL PROVOKATÖRLER SAHNEDE!

İşte buna kızmışlar!..

Fena halde bozulmuşlar!..

“Olayı çarpıttığımı” ve “ortalığı bulandırmak” istediğimi iddia ediyorlar!..

Ortalığı bulandıran ben miyim, yoksa düne kadar “birbirlerinin düşmanı” olan ama “Soma faciası”nı fırsat bilip, anında “ittifak” kuran “Paralelciler” ve “Ergenekoncular” mı?..

Sorarım bu “zibidi”lere:

“77 milyon insan büyük bir acı içinde madencilerin yasını tutup, ölenler için dua eder, yaralılar için şifa dilerken, TGB’lilerin ve Gezi’ci provokatörlerin Soma’da işi ne?”

Evet, evet;

“Otobüslere” doluşup, niye gittiler Soma’ya?.. “Acı paylaşmaya” mı, yoksa “protesto gösterisi” yapmaya mı?..

Tekrar soruyorum;

“Taksim Meydanı’nı savaş alanına çeviren TGB’liler, Marksistler ve bilumum Gezi Zekâlı taifesinin Soma’da ne işi vardı?”

Açık ve net söylüyorum;

Önceki gün, “incelemelerde bulunmak” üzere Soma’ya giden Başbakan Tayyip Erdoğan’ı “protesto” edenlerin hiçbiri “Somalı” değildir!..

Protestocuların tamamı; “otobüslerle Soma’ya giden İstanbul’un Gezi Zekâlıları”dır!..

Yöre halkı ile bizzat görüştüm... Dediler ki; “Ölü Seviciler’in hiçbiri Somalı değildir... Hepsi de, otobüslerle dışarıdan gelmişlerdir!..”

Doğrusu da bu...

Zira; “can” derdine düşmüş, yüreği cayır cayır yanan hiçbir Somalı’nın, kalkıp da “inceleme” için, “başsağlığı” ve “geçmiş olsun” demek için şehirlerine gelen bir Başbakan’ı protesto edeceğini, “yuh” çekeceğini aklımın ucundan bile geçirmem...

Onlar, “Provokatörler”dir!..

Onlar, “Ölü Seviciler”dir!..

Onlar “Mobil Gezi’ciler”dir!..

YUSUF YERKEL’İN TEKMESİ!

İşte o “ölü sevici provokatörler”den birinin fotoğrafı dünkü gazete, televizyon ve internet sitelerindeydi... “Yerde yatıyor”du ve Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel de, güya onu “tekmeliyor”du!..

“Parael Yapı”nın sözcülerinden Samanyolu Haber, bu fotoğrafı verirken, aynen şu ifadeyi kullanmış:

“Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel, işçi yakınını tekmeledi!”

Yuh!.. Bu kadarına da yuh!..

“Hükümet’e çakacaklar” ya,

Fırsat, bu fırsat!..

Ulan Allah’tan korkmaz, kuldan utanmazlar!.. “Yusuf Yerkel’in tekmelediği” kişinin “işçi yakını” olduğunu nereden çıkardınız?.. O adam, “işçi yakını” filan değil, İstanbul’dan Soma’ya “eylem” için gelen “TGB’li bir provokatör”den başkası değil!..

Haaa, “TGB’li bir provokatör” olunca “tekmelenmesi” mi gerekir!..

Bazen gerekir!..

Ziya Paşa öyle der ya;

“Nush ile uslanmayanı

Etmeli tekdir,

Tekdir ile uslanmayanın

Hakkı kötektir!”

Bir “provokatör” ki; “ortalığı karıştırmak” için Soma’ya gittiyse, gitmekle kalmayıp, konvoydaki “resmi araçlar”ın camlarını “tuz-buz” ettiyse, bununla da yetinmeyip; önce Yusuf Yerkel’e, daha sonra da Başbakan Erdoğan’a “küfür ve hakaret”lerde bulunduysa, Yusuf Yerkel’in “tepkisiz” kalması üzerine “kravatından tutup darp etmeye” kalktıysa, kusura bakmayın ama, bu “sokak kabadayısı”na haddini bildirmek, her “delikanlı”nın boynuna borçtur!..

Son derece “sakin” ve son derece “beyefendi” bir delikanlı olan Yusuf da, eğer iddia edildiği gibi, bu provokatörü “tekmeledi” ise, gerekeni yapmıştır!..

Tekmelerine sağlık!..

Dedim ya;

“Nush” ve “tekdir” uslanmayan bu tür “provokatör”lere, bazen böyle “kötek” gerekir!..

Tekrar söylüyorum;

Yusuf’un “tekme”lerine sağlık!..

Biliyorum;

“Sabotaj ihtimali gözardı edilmesin” dediğim için bana kızanlar, “Yusuf’un tekmesini savunduğum” için de bana kızacak ama, umurumda değil...

Üstüne basa basa söylüyorum;

“Resmi araçların camları”nı tuz-buz eden, Başbakan’a ve Müşavir’ine “hakaretler ve küfürler” savuran, “kravatından tutup darp etmeye” çalışan bir “provokatör”ün hakkı “kötek”tir!..

“Tekmelerine sağlık Yusuf!”

Çünkü o provokatör; “o tekmeyi yemek” için “her şeyi” yapmış, “kendini yere atarak” da “harika bir prodüksiyon”a imza atmıştır!..

KOÇ AİLESİNİN TAŞERONU!

Neyse... Biz, yine dönelim, faciadaki “sabotaj ihtimali” meselesine...

“Gazeteci” dediğin “muhalif” adamdır, “kuşkucu” adamdır... Gazeteci, “görülen”le veya “gösterilen”le değil, “perde arkası” ile meşgul olan adamdır.

İşte ben de; “Soma’daki faciada şehit olan işçilere rahmet, yaralılara acil şifa, ailelerine sabır” dilemekle birlikte, bu olayda “bit yeniği” aramaya, altında bir “çapanoğlu” olup-olmadığını araştırmaya devam  ediyorum...

Nedendir bilmem, bir an için “facia”nın meydana geldiği “maden ocağının sahibi Alp Gürkan’a” takıldı kafam...

Bir araştırayım dedim...

Araştırırken, karşıma ne çıktı dersiniz?.. Maden sahibi Alp Gürkan, meğer “Koç ailesinin taşeronu” imiş, iyi mi?..

30 Eylül 2012 tarihli Hürriyet’te, Vahap Munyar adlı yazar, “Alp Gürkan ile Koç Ailesi’nin ilişkisi”ni şöyle anlatmış:

“1970’li yılların sonlarına doğru yaşanan akaryakıt sıkıntısı ve makine ithalatındaki zorluklar onu işletmenin kapısına kilit vurma noktasına getirdi. Alp Gürkan, kendi şirketini kapattıktan sonra, borçlarını nasıl ödeyeceğini kara kara düşünürken; karşısına Koç Grubu’na ait Tirebolu’daki madeni taşeron olarak işletme fırsatı çıktı.

Bazı profesyonel yöneticilerin olumsuz rapor vermesine karşın, o dönemde 80’li yaşların başında olan Vehbi Koç kararını verdi:

Bu işten iki taraf da kazanabilir.

Alp Gürkan, bu madeni bizim için işletsin.

Vehbi Koç’un verdiği vize, Gürkan için dönüm noktası oldu.”

Peki, sonra ne olmuş?..

Alp Gürkan diyor ki;

“Vehbi Bey’in öngörüsü doğru çıktı... Hem biz çok iyi kazandık, hem de onlara kazandırdık... Ben de, tüm borçlarımı temizleme şansı buldum.”

Ya daha sonra?..

Alp Gürkan, “Koç’un taşeronu” olarak Tirebolu’daki madeni “2.5 yıl işlettikten sonra” Koç Grubu demiş ki; “Bu işe kendimiz devam edeceğiz!”

Alp Gürkan da, “Borçları temizleyip düze çıkmanın verdiği cesaret”le “Soma’daki maden işi”ne girmiş!..

Yani; Soma Holding böyle doğmuş!..

Diyeceksiniz ki;

“Alp Gürkan’ın, Koç’un taşeronu olmasından nereye varmak istiyorsun?..”

Hiçbir yere varmak istemiyorum...

Sadece, “Koç’ların Gezi kalkışmasındaki tavrı”nı düşündüm, o kadar!..

Düşündüm ve “Acaba?!?” dedim!..

Gerek, tam da “vardiya değişimi” esnasında o “trafo”nun patlaması, gerek “faciadan sonraki Gezi’yi andıran kalkışma görüntüleri” ve gerek “ilginç bağlantılar”, bana, “büyük bir oyunun parçası” gibi geldi!..

Ne dersiniz, “düşünmeye” değmez mi?..

Bu “algı operasyonu” niye... Sormak gerekmez mi?

“Sabotaj ihtimali”nden söz ettim diye; bana “salya-sümük saldıran”lara, “küfür” edenlere ve “derhal özür dilemeye” davet edenlere sormak gerekmez mi?..

• Maden sahibi Alp Gürkan’a; maden ocağında “tedbirler” almak varken, niye “gökdelen”ler diktiği sorulmalı değil mi?..

• Benim, işe “siyaset” karıştırdığımı iddia edenler; “Sözde Paralel’lere yapılacak operasyonlara Allah böyle musibetler verip engel oluyor” diye “tweet”ler atarak, işe “din”i karıştırdıklarının farkında mıdır acaba?

• “Gezici provokatörler”in Başbakan Tayyip Erdoğan’a yönelik saldırgan tavrını, “Soma halkı Başbakan’a saldırdı” diye haber yapan CNN, BBC, Samanyolu ve Doğan Medyası televizyonlarının amacı ne?..

“O otomobilin Başbakan’ın otomobili olmadığı” bilindiği halde, oluşturulmak istenen “algı”nın sebebi nedir?..

• Belli ki; “Taksim’deki 1 Mayıs gösterilerinden yeni bir Gezi terörü çıkaramayanlar”, şimdi “Soma’daki acıdan siyaset mühendisliği çıkarmaya” kalkışmışlardır!..

Yemezler!..

Biz bu filmi çok gördük!..

Gezi’de gördük, 17 Aralık’ta gördük!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi