8 yıl kaldı
Yusuf Karadavi geçenlerde Arap Baharının önünü, İsrail’in ömrünü uzatmak için kestiklerini söyledi. Dolayısıyla Arap Baharının önünü kim kesiyorsa İsrail’in zırhıdır. Esasında bölgedeki köhne yapıların her birinin kaderi ötekine bağlı. Körfez ülkelerinin kaderi de İsrail’e bağlı. İsrail’in kaderi de köhne ve arkaik rejimlere bağlıdır. Onlar Siyam İkizleri gibi göbekten birbirine bağlılar. 66 yıldır aynı kazanda kaynayıp gittiler. Nasır ve Humeyni gibi her çıkan, kahraman olmak için Filistin davasına sarıldı ve İsrail’i kullandı ama fiiliyatta iç kargaşayı artırmaktan başka bir işe yaramadı. Enerjiyi içeride harcadı. Hayata biraz sloganlarla değil gerçeklerle bakalım. İran Devrimi İsrail devletinin yarı yaşında. İsrail’i bitirme sloganıyla yola çıkmış şimdi İsrail’i değil Suriye halkını katletmekle meşgul. Hatta Karadavi’nin ifadesiyle Suriye’de Arap Baharının yolunu keserek İsrail’in ömrünü uzatıyorlar. Ama söylem ve slogan bazında direniş hattını temsil ediyor. Olsa olsa bu ya kendini kandırma ya da İslam dünyasını uyutma olabilir. Raid Salah da Mısır ve Suriye devrimlerinin Kudüs’ü kurtarmanın mukaddimesi olduğunu ifade etmiş ve bu devrimlere Kudüs ve havzasından ‘lebbeyk’ diye karşılık vermişti. ‘Lebbeyk Şam Festivalinde’ (http://www.youtube.com/ watch?v=ok_fLTFyUx4 ) Kudüs ile Şam’ın kaderinin bir olduğuna parmak basmış, temas etmiştir. Kudüs’ten Şam direnişini selamlamıştır. Gerçek Mesih’in sahte Mesih’e mukabele etmesi gibi Şam’da da gerçek direniş mihveri sahte direniş mihverine devirmeye çalışıyor. Sahte direniş mihveri yıkıldığında ve yerine gerçeği geçtiğinde Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın yolu sonuna kadar açılmış olacaktır. Bu nedenle de Raid Salah söz konusu konuşmasında, Esat’ın iç işgalinin bitmesi gerektiği mesajını vermiştir. Dış çeper aşılmadıkça, dış kale fethedilmeden iç kale fethedilmeyecektir. Bu nedenle de Karadavi’nin dediği gibi, Arap Baharı bir muştu idi. Kurulu düzenler, Batılılar ve İsrail ile el ele vererek baharı kışa çevirdiler. Baharı zorlu bir sürece dönüştürdüler. Lakin bu onların bu süreçten kurtulacakları anlamına gelmiyor. Bu kanlı sürece fetva verdiler ve yaktıkları ateşte dağlanacaklar veya kendi açtıkları bataklıkta boğulacaklar.
*
Raid Salah’ın ifade ettiği gibi Suriye meselesi ve Beşşar’ın hem Suriyeli hem de Filistinlileri katliamdan geçirmesi Nekbe’yi çifte kavrulmuş hale getirmiştir. Nekbe’nin veya felaketin bir yüzü İsrail’e bakıyorsa diğer yüzü de Suriye rejimi gibi rejimlere bakmaktadır. Bu nedenle de Nekbe Filistinliler için çifte kavrulmuş hale gelmiştir. Ortak devletin kaybedilmesi en büyük felaket nedenlerinden birisidir. Buna işaret eden çalışmalardan birisi Muhammed el Hayr Abdulkadir Salih’in yazmış olduğu ‘Nekbetü’l Ümmeti’l Arabiyye Bisukiti’d Devleti’l Osmaniyye/ Arapların Felaketi Osmanlı’nın Yıkılmasıdır’ adlı çalışmadır. Bu çalışma Arapların felaketini Osmanlı hilafetinin yıkılışına bağlıyor. Doğru milat, budur. İsrail’in kurulması, sonuçtur. Demek ki, Arapların nekbe veya felaket tarihi 1917 ve sonrasıdır. Osmanlı’nın yıkılması felaketin miladıdır. Arap Baharı Osmanlı’nın dirilişinin yeni bir muştusu idi. Lakin İsrail ve dostları ve 1979 yılına kıyam eden yeni Safevilik bunun yolunu kesmek için bütün gücünü seferber etti. Osmanlı’nın yıkılmasına alet olan Hicaz’daki güçlerde Arap Baharının önünü kestiler. Önünün kesilmesi başka bir biçimde yoluna devam etmesine engel değil. Barışçı seçenek masadan kalktıysa bu savaş seçeneğinin masada olduğu anlamına gelir. Barışçı sürece tuzak kuranların tuzakları bumerang gibi geri tepecek ve başlarına inecektir.
*
İsrail’in kurulduğu 14 Mayıs İsrail halkı için sevinç ve bayram ve kutlama vesilesi iken Filistinliler ve daha geniş çerçevede bütün Müslümanlar için matem günüdür. İsrail 14 Mayıs 2014 tarihi itibarıyla 66 yaşına girmiş oldu. İbni Haldun devletleri canlı organizmalara benzetir. Doğarlar, büyürler, yaşlanır, ölür ve bu dünyadan çekilir ve göçerler. İsrail için de durum bundan farklı değildir. Bundan iki yıl önce (09 Ekim 2012) bir makale kaleme almıştım. Başlığı şu şekilde idi: 10 yıl sonra İsrail yok! Bu şimdi 8 yıla inmiş durumda. Bir Ürdünlü spastik bir çocuk İsrail’i bitiş gününü de söylüyor. 13/7/2022. Elbette en doğrusunu Allah bilir! Lakin yine isabet edenler onun bildirdikleridir. Elbette bizim saatimiz şaşsa da kaderin saati şaşmaz! Evet İslam alemi umudun son kertesinde yaşıyor. Umutların tükendiği noktadayız. Bu beşer planında böyledir. Bu, sürecin büyüklüğündendir. Arap Baharı Fransız Devriminden sonra belki de tarihin en büyük devrimdir. İslam’ın beşinci ve ikinci hilafet dönemine hamiledir. Sonuçları itibarıyla da öyle olacaktır. Bir etabını tamamladığında diğerine geçmektedir. Darbeciler 2013 itibarıyla devrime karşı zafer kazandılar. Lakin bu savaşın sonunu tayin etmiyor. Kazandıkları sadece bir çatışma. Evet! Masumlar büyük bedel ödüyor. Lakin İsrail’i söküp atmak kolay olmayacaktır. Küresel çapta bir olaydır ve hepimiz İsrail’in İsrail’den ibaret olmadığını biliyoruz. Raid Salah’ın ifade ettiği gibi arkasında Batı kampı ve deccaller saf saf dizilmiştir. Raid Salah, Rusya, İran ve Beşşar ve Batı kampını deccaller sürüsü yani aldatıcılar kampı olarak tasvir ediyor. İsrail bu çatışmada Sisi ve Beşşar gibilerin üzerinden zaman kazansa da bu ölünün son iyileşme hali gibi olacaktır. Sonunda Allah dijital kabirlere defnedilen ve kabirleri bile bilinmeyen Filistinlileri meçhul ve tanınmaz mezarlarında dahi olsa muzaffer kılacaktır. Mücadele Mescid-i Aksa’nın surlarında (eknaf-ı Beyti makdis) devam ediyor. Surları aştığımızda şerrin kalbine ulaşacağız. Vema zalike alallahi biaziz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.