Allah Yahudi aleyhtarı mı? (2)
Hadislerde Deccal’ın aveneleri arasında sosyal grup olarak kadınlar, etnik grup olarak da Yahudiler sayılmaktadır. Bu mutlak değil, sadece odak olma durumudur. Demek ki Deccal’ın asabiyetini odak ve küme olarak kadınlar ve Yahudiler teşkil edecektir. Gerçekten de din ile dinsizlik veya özelde İslam ile karşıtları arasındaki mücadele kadın ve Yahudilerin öne çıktıklarını görüyoruz. Bu kaderin bir remzi ve sırrıdır. Kavga genelde kadın üzerinden yürütülmektedir. Bazı rivayetlerde kadınların ‘ ‘habailu’ş şeytan/şeytanın ipleri veya tuzakları’ oldukları ifade edilmektedir. Bu kadının şeytan olduğu anlamına gelmez. Lakin ayartma aracı demektir. Kadından kadına da fark var. Birisinde cennet ayakları altına serilmekte, diğerinde ise cehenneme köprü olmaktadır. Bununla birlikte erkeğin erkek olmadığı bir toplumda kadın da kadın olmaktan çıkar. Kadın, erkek sonuçta birleşik kaplar gibidir. Bulardan birisi olmaya namzet ‘aptal sarışın’ kalıbında Avustralya Başbakanı Julia Gillard, İslam-Batı ilişkileri gibi derin sulara girmekten kendini alamıyor. Muzır merakları var. Kendisine göre garip cilveleri ve inançları olan da birisi. 21 Aralık 2012 tarihinde kıyametin kopacağını öngörmüş. Şirince’ye de beklerdik niye buyurmadı acaba? Anzak gününe mi denk getiremedi?
Washington’daki otobüs ilanlarını finanse eden isim de belli oldu. Julia’nın başka bir versiyonu Pamela Geller. Ya da hünnas taifesinden; İnsi ve cinsi şeytanlardan. Bunlardan birisini savuşturuyoruz karşınıza bir diğeri dikiliyor. Dalga boyunda ve dalgalar gibi üzerimize geliyorlar. Numuneleri her ülkede var. Mine K. gibiler hiçbir yerden eksik olmuyor. Brigitte Bardot’dan kurtulduğumuzu varsayıyorduk lakin benzerleri türemekte gecikmiyor. Cezayir’de de son kabine de bunlardan olan gedikli Fıs muhabiri Halide Mesudi de devre dışı kaldı. Ondan da şimdilik kurtulduk sayılır. Bunların Wilders gibi erkek versiyonları da var. Şeytanlar bir kazanda kaynayıp gidiyorlar. Ateşleri bol olsun!
¥
Aklı evvel Pamela Geller, İslamfobyanın mücessem hallerinden birisi olarak kabul ediliyor. Gönüllü Haçlı neferlerinden sayılıyor. Kendisini siyasal İslam muhalifi olarak tanıtıyor. Mısır’da olsa Sisi’nin, Şam’da olsa Beşşar’ın seçim kampanyasına eşlik ederdi, gönüllü neferi olurdu. Kendisi bir cadı olmakla birlikte İslam karşıtı cadı avcılığı yürütüyor. Merhum Muhammed Gazali’nin bir kitabı vardı. Ez Zahfu’l Ahmer diye. Komünizm tehlikesine karşı yazılmış ‘Kızıl Yürüyüş’ anlamına gelen bu eser adeta İslam karşıtı versiyonu temsil ediyor. “Şeriatın yürüyüşü/Creeping Sharia” adını verdiği tehlikeye karşı durumdan vazife çıkartıyor ve ABD’de İslamlaşmayı Durdurma kampanyası yürütüyor. Bunu, Bush’un açtığı çığırın özelleştirilmiş kampanyalarından biri olarak da okuyabiliriz. Bu sağcı hatun, kampanyasında Obama’yı da hedef tahtasına oturtuyor. Derisi hoşuna gitmemiş olabilir. Hatunlara düşmanlık hali yakışmıyor. Ermenilik adına Kim Kardashian ve İslam adına da Pamela Geller gibi hunnes veya muhannes belalardan çekeceğimiz var. Kafadarı Brigitte Bardot gibi helal kesime veya kurbana karşı çıkarken kosher veya Yahudilerin helal kesimlerine karşı çıkmıyor. Anlayacağınız kadın kafayı İslam’la bozmuş. Yahudi nefretinin köklerinin Kur’an’da yattığını savunuyor!
¥
Pamela Geller’in bilmediği husus şu: Kur’an aslında bir ayna. Tarih boyunca Yahudilere ayna tutuyor. ‘Duribet aleyhimuzzilletü’ diyerekten tarih boyunca onlara zillet halkası geçirildiğini belirtiyor. Yine Kur’an onların bir zamanlar seçilmiş millet olduklarına da temas ediyor. Yahudiler ise, bunu meziyete veya kazanılmış hakka veya işlevsel role değil kan bağına bağlıyorlar. Musa Aleyhisselam gibi ulu’l azm peygamberlerine isyan ederek de Çıkış sonrasında Tih çölünde zorlu dönemler yaşadıklarını unutuyorlar. Peygamberlerine isyan ettikleri gibi onların gölgesinde de beşeri felaketler yaşıyorlar. Hatta Musa Aleyhisselam’a ‘ sen gelmeden de durumumuz böyle idi sen geldikten sonra da’ diyerekten nankörlüklerini sergiliyorlar. Musa Aleyhisselam İbrani denizinde yapayalnızdır. Sözünü sadece kardeşi Harun’a ve Yuşa’ya geçirebilmektedir (La emliku illa nefsi). Kur’an yine onların altın çağlarından (üstünlük dönemlerinden) sonra iki defa daha büyükleneceklerini ifade ediyor. Altın çağlarında onlar açısından bir tafdil yani taltif ve öne çıkarılma var. Ama daha sonra yükselmeleri ilahi seyirde değil beşeri oluyor. Allah’ın değil, İnsanların ipine tutunmakla (ve hablum minennasi sırrıyla) yükseliyorlar. İnsanların ipiyle ve zulümle yükseliyorlar. Kur’an buna uluv diyor. Tafdil ile uluv birbirinden çok farklı. Tafdil ilahi buyrukları yerine getirdiklerinde Allah’ın onları kollaması ve gözetmesi ve diğer toplumlara üstün kılmasıdır. Ötekisi ise buyrukların hilafına değerlerle dayanarak değil; ırkçılıkla ve kan bağıyla böbürlenmeleri ve üstünlük taslamalarıdır. Bu taslama taşlanmayı da beraberinde getirir. Bundan dolayı Allah birinci böbürlenmelerinde hakkın kulları tarafından sille yediklerini ve tepelendiklerini ifade eder. İkincisi de yakın ve eli kulağındadır. Kur’an yine de onlara açık bir kapı bırakıyor. ‘İyilik ederseniz size ve kötülük ederseniz yine size’ diyor. Azgınlık veya taşkınlık yapmaları halinde ‘ ceza, işin türdeşidir’ meseli gereği Hazreti İsa’nın buyurduğu gibi çektikleri kılıçla yıkılacaklardır. Kötülüklerini bastırırlar ve milli egolarını kontrol altına alırlarsa da türdeşi iyilikle mukabele göreceklerdir. Yahudilerden sonra Müslümanlar da seçilmiş bir ümmettir. Lakin bu, iyiliği üstün tutmaları ve kötülüğü yere çalmalarıyla kaimdir. Bundan dolayı Muhammed İmare Müslümanların üstünlüklerinin de işlevsel ve kesbi olduğunu söylüyor. Hem Vehbi hem de kesbi. Ayaklardan biri çöktüğünde diğeri de çöker. Slogan düzeyinde değil amel düzeyinde. Slogan düzeyinde ister Yahudiler, isterse Müslümanlar olsun; boş böbürlenme sonucu başları göğe değmeyecektir. Her ikisi için de sürünme hali geçerlidir. Tevrat Yahudilerin üstünlüklerinin garantörü olmadığı gibi, Kur’an da slogan düzeyinde Müslümanların üstünlüklerinin garantörü değildir. Kutsal kitaplar yol haritasıdır; tabi olan necat bulur ve Allah tarafından yaptıklarından ötürü taltif görür. Sürünmeye mahkûm olanlar kendi amellerinden başkasını suçlamasın!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.