Yalova kampçısı nerelerde?
Bayağı sevinmiştik. İki sebepten: Birincisi, Ankaralı olarak, artık Ankara’ya yük olan büyükşehir belediye başkanından bir süreliğine de olsa kurtulacak olmaktan. İkincisi, büyük iddiasını Yalova’da ısbat edeceğini sanmaktan...
Yalova’ya gitti mi, gitmedi mi? Kampı kurdu mu, kurmadı mı?
Melih Gökçek gittiği ve kampını kurduğu halde “Yalova felaketi” vuku bulduysa bu daha büyük bir felaket demekdir!
Gitmediyse, sözünün eri değildir bu felaketi aşan bir rezalettir!
Her neyse. Sonuç ortada. 30 mart seçimlerinden sonra Ankara’nın seçimi ile ilgili iki yazı yazdım. İkisi de çok ilgi gördü, çok sayıda yorum aldı. Tasvib edici yorumlar yanında, tek tük “neden Melih Gökçek’le uğraşıyorsun” diyenler de çıktı.
Şahıslarla uğraştığımız yok. Biz Türkiye’nin başkentinin belediye hizmetlerinin kalitesizliğini örnekleriyle ortaya koyuyoruz. Ankara’nın fiziki gelişmesi, fakir ailelere kömür, gıda yardımı... belediyenin vazifesini tam manasıyla yaptığı anlamına gelir mi?
Gökçek, belediyecilikte 1980’lerde kaldı. Türkiye altyapı belediyeciliği dönemini geride bıraktı. Sadece BDP’li ve CHP’li belediyeler bu işi kıvıramadılar. Maalesef İzmir’in de Diyarbakır’ın da işi zor. O güzel şehirlerimizin kurtuluşu, halkının siyasi saplantılarından sıyrılmasına bağlı.
Türkiye’nin altyapı belediyeciliğinden sosyal belediyeciliğe, kültürel belediyeciliğe yöneldiğini görmemek mümkün değil. Şehrin yolları, kaldırımları, lağımları, parkları yapıldı; ulaşımı belli ölçüde halledildi. Yani fiziği, maddesi bir hayli düzeltildi. İnsani ihtiyaçların maddi tarafı yoluna konuldu. Şehirlerde nüfus artışının sınırına gelindi. Bundan sonra yeni şehir alanlarının açılmasına daha az ihtiyaç duyulacak. Dolayısıyla belediyelerin yeni altyapı çalışması yapmasına fazla gerek kalmadı.
Sıra kültürel-manevi alanda insanlara hizmet götürmekte… Bazı belediyeler bu yola girdiler. Çok sayıda çalışma, faaliyet yapan belediyeler var. Bu alanda gönüllü kuruluşlarla işbirliğine giden belediyeler işin doğrusunu yapıyorlar.
Ankara belediyesinde 20 yıldır kültür yoktu, bundan sonra da olacağı yok! Çünkü değişmez başkanın tabiatında bu yok. Peki, birçok işi halleden Ankara belediyesi bundan sonra ne yapacak?
Sanmayın ki “Ankara’ya boğaz getirmek” saçmalığının arkasında durulacak. Yahut da, alelacele animasyonu yapılan havalimanı metro projesi hayata geçirilecek.
Onlar seçimlikti. Seçim kazanıldı, rafa kalktı!
Dünyanın “taşıma amaçlı” olduğu söylenen ilk teleferiği, Yenimahalle-Şentepe arasında seçimden önce çalışacakmış gibi tafralar satıldı. Bu saçmalık da olduğu gibi duruyor.
Ankara belediye yönetiminin ilk tercihi futboldu. Belediye kaynakları uzun süre futbola aktarıldı. Devrimizde elbette insanlar futbolla ilgileniyorlar. Onların bu ilgisine belediyeler duyarsız kalamaz. Fakat Ankara’da ölçünün kaçtığından şüphe yok.
Daha önce de yazdık: Melih Gökçek’in belediyecilikteki yeni aşaması “sirk ve lunapark belediyeciliği”dir. Bu yönde ciddi adımlar atılmış, fakat henüz sonucu alınmamıştır.
Bir taraftan “şoping fest” denilen rezalet, dışarıdan mankenler getirip büyük meblağlar ödemek, diğer taraftan devasa lunapark ve sirk yatırımı. Adı da Ankapark!
Ankara büyükşehir belediyesi daha önce kültürel alanda bir rezalete imza atmıştı. Mehmet Âkif’in Safahat’ının prestij baskısını yapmış ve devletin üst kademesine hediye etmişti. Dış görünüşü etkileyici bu yayının içi tam bir rezaletti. Bu konuyu “Safahat değil rezalet” yazımızda ele almıştık.
Gelelim diğer rezalete. Ankapark adı verilen eğlence merkezinin giriş kapısının üstünde Mevlâna türbesinin kubbesi! Bu milletin değerleri ile alenen alay etmektir.
Ankara’da kültürel-insanî belediyecilik AK Parti yönetiminin müdahalesi dışında mümkün görünmüyor. Bu müdahale olur mu?
Olmazsa, AK Parti için Ankara’da bir sonraki seçim hiç de kolay geçmeyecek demektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.