Asr-ı Saadetten Günümüze Ezan
Bu haftaki kitabımız Kayıhan Yayınları’ndan çıkan; “Asr-ı Saadetten Günümüze Ezan” adını taşıyor. Hazırlayan ise Ahmet çağlayan. Eserde; Asr-ı Saadetten günümüze ezan incelenirken, dünya üzerinde sadece Türkiye’de, aslından uzaklaştırılarak Türkçe okutulduğu yıllar da ayrıca detaylarıyla incelenmiş.
“Asr-ı Saadetten Günümüze Ezan” konulu çalışma, bugüne kadar yapılanlardan ve benim görebildiklerimden çok daha farklı ve kapsamda olmuş. Ezanı anlamak için bir insanın dünyaya geldiğinde; “sağ kulağına ezan, sol kulağına kaamet” getirilmiş olması lazımdır ki, ezan kültürünün ne olduğunu anlayabilsin. Kulağına ezan fısıldanmamış olanların kesinlikle rahatsız olacağı bir çağrıdır ezan.
Burada sözü yine eserde yer alan Mehmet Akif’e bırakmak istiyorum.
“Ruhumun senden İlahi şudur ancak emeli;
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli;
Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.”
Merhum Akif’in bu şiiri ve ezanı anlatışı, CHP ve o zihniyetteki insanları çılgına çevirdiği içindir ki, uğraşacak hiçbir işleri olmadığı zaman kafayı ezana-camiye takar, hatta asırlardır suyu akmayan çeşmelerin başında yazan besmeleyle uğraşır ve kazıttırırlar.
Bu düşmanlıkların temelinde yatan asıl sebep, ezanın günde beş defa insanları; refaha, huzura, barışa, ibadete, insanlığa, birlik ve beraberliğe, kardeşliğe çağırmasıdır. Dünyanın hiçbir yerinde hangi inanca mensup olursa olsun, içinde herhangi bir inanç değeri taşıyan aklıselim bir kimse, ezana düşman kesilmez ve ezandan nefret etmez.
Dünyanın dört bir yanında Allah’ın (c.c.) birliğini, büyüklüğünü, Efendimiz’in risaletini haykıran bu kutlu çağrı, tüm coğrafyalarda Müslümanlar, gayrimüslimler, tüm insanlık ve canlılar için bir rahmet sığınağı gibidir. Bu nedenle ezan; duadır, fazilettir, ibadettir, zikirdir, nurdur, namazdır, diriliştir, direniştir, şehadettir, fetihtir, düşüncedir, uyanıştır, kurtuluştur, güvendir, huzurdur, özgürlüktür, haberdir, vakittir, müjdedir, tekbirdir, vahdete, tevhide yapılan yükseliş ve yüceliş çağrısıdır.
İşte burada önemli olan, ezanın bu kapsama alanına girebilmektir. Girebilenler son nefeslerinde huzur içerisinde Hakk’a kavuşacaklardır. çünkü doğduklarında kulaklarına okunan ezan ve kaamet, ölüm anında onların yanında olacak ve bu nida ile ahirete intikal edeceklerdir. Diğerleri ise ezandan da, salâdan da, namazdan da nefret ederek gideceklerdir.
Neyse geçelim bunları ve ezana dönelim. Yine Akif’e varmak istiyorum. Mehmet Akif “Ezanlar” adlı şiirinde de “Allahu Ekber” seslerinin gece ve gündüz tüm dünyayı kuşattığını, Allah’ın nuru ile yeryüzünün nura gark olduğunu dile getirir. Güneşin her yerde farklı zamanda doğması sebebiyle yeryüzünde ezansız zaman yoktur diyerek şunları söyler.
“Ne ilahi bir ses “Allahu Ekber!” sarsıyor canı...
Bu bir Hakk’a yakarıştır, çok mudur inletse dünyaları?”
Kitabın yazarı Ahmet çağlayan da hazırladığı eser hakkında özetle şunları söylüyor:
“Asr-ı Saadetten Günümüze Ezan” adlı çalışmamız, ezanın İslâm’ın önemli sembollerinden biri oluşunu hatırlatmaktır. Ezandaki gücü bilip ona yönelik oluşturulan olumsuz tavırları, uygulamaları yeni kuşaklara hatırlatırken, onsekiz yıl Türkçe okunan ezanı o yıllarda yaşayıp hatıralarını bizimle paylaşan; Mehmet Emin Saraç, Halil Gönenç, Mehmet Şirin Doğan, Sadreddin öztoprak, Enver Baytan, Hilmi Şimşek, Mehmet Güler, Müştak Aydın ve Emrullah Hatiboğlu hocaefendilere teşekkür borçluyuz.
Ayrıca o günlere ait hatıraları kaleme alınmış; Mehmet Akif Ersoy, Eşref Edip, Mehmet çağlayan, Yaşar Tunagür, Ali Ulvi Kurucu, Yusuf özcan, Sadık çakırtepe, Hacı Muhiddin Ertuğrul, (Allah cümlesine rahmet eylesin) ve Mehmet Şevket Eygi, Prof. Dr. Hayreddin Karaman, Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma, Ertuğrul Düzdağ, Muzaffer Deligöz, efendilerin de mesajları ve unutulmaz belgelerini sizlerle paylaşmak istedim.
Eser hakkında bilgi için; Kayıhan Yayınları 0212 513 51 90
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.