Nuri Maliki, İran ve ABD’ye yaslanmış olarak önüne gelene havlamaktaydı. İran kuklası mezhepçi hergele iki de bir Türkiye’ye sataşıyordu. Alttan aldıkça, Sünni ve Türkiye fobisiyle karşımıza çıkıyordu. Şimdi duvara tosladı. Türkiye’nin, tarihi hakları olan petrollerin geçiş güzergahı olmasına bile izin vermek istemiyorlardı. Ne oldu? Sadece kendisi değil patronları da kaybetti. Kendisi Dava Partisi’nin lideri olarak 1982 yılında Saddam döneminde Irak’ın Beyrut Büyükelçiliğine saldırı planlayan teröristlerin içinde olduğu halde Tarık Haşimi’yi dışlamak için ona terör isnadında bulunmuştur. Oysa, Nizar Kabbani’nin eşi Belkıs’ı da öldürenlerden birisiydi. Biraz da zati gücü olsaydı neredeyse Türkiye’ye kafa tutacaktı. Besbelli serde delilik var. Şimdi ak ve kara ortaya çıkmıştır. Bumerang gibi bütün politikaları geri tepti ve rezil bir duruma düştü. Çifte patronajından Amerikalılar havlu attı. Hillary Clinton kendisini dengesiz, Iraklıları temsil etmeyen ve otoriter birisi olarak tanımladı. Obama da kendisini mezhepçi yani sekterci olarak ilan etti. Türkiye’nin mezhepçilik yaptığı propagandasını yapanlar sonunda mezhepçiliğin doğru adresini keşfettiler.  Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren iki Mesiyanik hareketten birisi İsrail, ikincisi de İran’dır. Bölgenin başına felaketleri saran üç temel etken ve amil vardır. Birincisi İsrail, ikincisi İran Devrimi ve üçüncüsü de Amerika Birleşik Devletlerin müdahaleleridir. İsrail dinci, İran ve ortakları ise mezhepçidir. Ama onlara göre, mezhepçi olan mezhepçiliğe karşı çıkanlardır. Araplar bunu şöyle tabir ederler: Remetni bidaiha ve enselet! Hastalığını üzerime ekti ve gitti. Veya hastalığını bana bulaştırdı ve sıvıştı! Hançere farkıyla herkesi kandıracaklarını zannettiler. Ama zulme bulanmış asabiyetleri darmadağın oldu. Sünnileri Suriye’de sindirmek isterken Irak patlak verdi.

¥

Obama Irak’ta mezhepçilik yaptıktan sonra anlaşılan havlu attı ve Maliki’yi İran’la baş başa bıraktı. Halbuki Reagan, Bush ve Obama, Şii olmadıkları halde İslam alemini parçalamak maksadıyla Şiicilik yaptılar. Irak’ı parçalamak Holbrooke ve Jeo Biden’ın fikri ve planı idi. Bunu vekaleten uygulamak ise dar kafalılıkla zulüm ve ihtirasıyla Nuri Maliki’ye nasip oldu! Ebu Rigal ve Alkemi silsilesinin pekala üçüncü ayağı ve sütunu olabilir. Irak’ta CHP gibi Türkiye’yi Sünnicilikle suçlayan Obama’nın geçmişte Şiicilik yaptığı ve Şii ekseni kolladığı David Ignatius’un da tespitleri arasındadır. 2010 yılında halkın tercihinin ve iradesinin hilafına İran’la anlaşan Obama yönetimi, Irak halkının başına ikinci kez Nuri Maliki’yi sarmış ve musallat etmiştir. Halbuki, bu Irak halkının tercihinin hilafınadır. Şimdi de çevir kazı yanmasın hesabında!  İşte yeni söyledikleri: “Yine de açık olmak istiyorum. Bu sadece, hatta öncelikle, askeri bir mesele değildir. Geçtiğimiz on yıl içinde, Amerikan askerleri Iraklılara kendi geleceklerini ele almaları için olağanüstü fedakârlıklar yaptı. Ne yazık ki, Iraklı liderler, uzun süredir orada yaşanan güvensizlik ve mezhep farklılıklarını aşamadılar. Ve bu, Irak Hükümeti ve kendi güvenlik güçleri içinde zaaflara neden oldu. O yüzden Irak güvenlik güçlerine yardım sağlamak için yaptığımız herhangi bir eylem, Irak’ta bütün unsurların meşru çıkarları ve etkili bir güvenlik gücü oluşturma kapasitesi için Irak’ın liderleri tarafından mezhep farklılıklarını bir kenara bırakacakları, istikrarı teşvik edecekleri samimi çabalarla birleşmek zorunda. Bunu onların yerine biz yapamayız. Ve bu tür siyasi çabaların yokluğunda, sağlayabileceğimiz her türlü yardım dahil kısa vadeli askeri eylem başarılı olmayacaktır…”

¥

Bu söyledikleriyle Obama, Erdoğan’ın söylediklerine gelmiştir. Başbakan Erdoğan’ın suçu bunu erken görmesi veya söylemesidir. Maliki’ye dayalı politikaların yürümeyeceği görülmüştür. Obama zaten sahte demokratların dostudur. Onun gözdesi Mürsi değil Sisi, Erdoğan değil Maliki’dir. Ama Maliki elinde patlamıştır. Şii savaşçısı Obama ayıkmış görünüyor. Maliki tek tabanca ve topal ördek olarak İran’la baş başa kalmıştır. Sırtını çar naçar İran’a dayamak isteyecektir. Türkiye ise mezhepçi Maliki ve onun patronu İran’ın oyunlarını bozmalıdır ve bu İslam dünyası adına ve insanlık adına kaçınılmaz bir görevdir. İran bir şekilde Irak’a asker sevk edecek olursa; Türkiye de Suriye’de aynısını yapmalıdır. Madem ki herkes kafasına estiğini yapıyor, Rusya Kırım’a ve İran Irak’a müdahale ediyor; Türkiye de Suriye’ye müdahale ederek bu ülkedeki insanları mezhepçilerin mezaliminden ve kimlik katliamlarından kurtarmalıdır. Trajediye son vermelidir. Nasıl olsa Iraklı Sünniler İran ve mezhepçi kuyruklarının haklarından gelir! Türkiye, bunu hiç gecikmeden dünyaya deklare etmelidir. İran Irak’a müdahale ederse Türkiye de aynısını Suriye’ye yapacaktır ve yapmalıdır. Tarih önünde sorumludur. Karar zamanındayız. İcraat bizi bekliyor. Bunun için gerekirse içeride bir düzenleme yapılabilir. CHP, mezhep hergelesi olan Maliki’nin peşine takılmış Türkiye’nin imajını beş para etmiştir. Haklı ve ahlaki politikalarına karşı nispet olsun diye Maliki’nin huzuruna Irak’a kadar gitmiştir. CHP’deki yeni anlayış Maliki ve Esat’ın uzantısıdır. İnsanlığın ve Türkiye’nin düşmanlarıyla kol kola girmekten ve milli çıkarları zedelemekten ve Türkiye’yi zayıf düşürmekten de çekinmemektedir. Adeta doğru politikalara köstek olmuştur. Şimdi Irak’ta doğrusu eğrisi ortaya çıkmıştır. AKP de politikaları doğrultusunda halkı yeteri kadar seferber edememiştir.  CHP, 12 Eylül’deki gibi kapatılmalıdır. Mezhepçilere kuyruk olan bütün ulusalcıların da canı cehenneme! Onlar da mezhepsiz hatta dinsiz bir zeminden ‘düşmanımın düşmanı dostumdur’ anlayışıyla Obama gibi Şiicilik yapıyorlar. Türkiye önce içindeki çatlak sesleri bastırmayı ve ısrar edenleri de sahte demokratların yanına postalamayı bilmelidir. Evet! İçeride ve dışarıda Türkiye, İran ve yandaşlarını bloke etmelidir. Balyoz gibi üzerlerine çöreklenmelidir. Belki bu sayede ruhumuzu geri kazanırız.