Şeytanî Kalkınma ve Zenginleşme
1. Hiç durmadan ticarî, iktisadî gelişme çok yanlış bir gidiştir. Bunun sonu krizdir, patlamadır, çöküştür, yıkılıştır, savaştır.
2. Kalkınma ölçülü olmalıdır ve hikmet=bilgelik tarafından kontrol edilmelidir.
3. Rahmanî ile şeytanî arasındaki farkı bilmeyenler ve ayıramayanlar akıllı insan değildir.
4. Aşırı çalışma, aşırı kazanç, aşırı tüketim mutluluğun önündeki en büyük engeldir.
5. Hız, daha hızlı, en hızlı bir delilik halini almıştır. Dünya ve insan boyutları ne kadarına uygunsa o kadar hız yeter.
6. Maddî zenginlik, sanayi, ticaret, iktisat ilerliyor; ilim, irfan, ahlak, fazilet, bilgelik o nispette geriliyor, bunun sonu yıkımdır.
7. Şu insanlık alemine bakınız: Bir yanda fazla yemekten tıkınmaktan obez olmuş yüz milyonlarca şişman ve semiz kişi; öbür yanda açlıktan ve sefaletten bir deri, bir kemik kalmış yüz milyonlarca fakir.
8. En büyük köprü bizde olsun, en büyük bina bizimki olsun, en büyük baraj, en büyük havaalanı, en hızlı tren… Bütün bunlar tehlikeli kuruntulardır.
9. Küçük güzeldir.
10. Mütevazı olan güzeldir.
11. Kanaat tükenmez bir hazinedir.
12. İhtiyaçlarını haddinden fazla çoğaltanlar şeytanın kardeşi müsriflerdir.
13. Sağlıklı bir mutluluk istenmeli ve aranmalıdır.
14. Sağlıklı olmayan, sahte ve zehirli mutluluklar da vardır.
15. En zavallı, bahtsız, ebleh ve ahmak zenginler, haram kazananlar veya helalinden kazandıklarını meşru şekilde harcayıp meşru sınırlar içinde mutlu bir hayat süremeyenlerdir.
16. Para hırsı, riyaset hırsıyla birlikte, hırsların en öldürücüsü ve rezil edicisidir.
17. İslam en büyük mutluluk ve manevî neş’e kaynağıdır.
18. Helal ve haram kavramına sahip olmayan bir medeniyet canavar bir şeytan medeniyetidir.
19. Lüks, ihtişamlı, israflı, şaşaalı, debdebeli, haram gelirli ve haram servetli bir hayat ebedî mutsuzluğa, Cehenneme sürükler.
20. İnsan ebedî mutluluğu sadece aklı ve vicdanı ile erişemez. Ancak İslamla, Allaha dosdoğru iman ederek, Peygamberi (Salat ve selam olsun ona) kılavuz kabul ederek, Şeriat sınırları içinde yaşamak suretiyle bulabilir.
21. Kur’ana, Sünnete, Şeriata, İslam ahlakına aykırı her şey kötüdür, hederdir.
22. Dünya işlerinin başı adalettir. En geniş manasıyla adalet. Adaletin olmadığı yerde hava alanları, yüksek binalar, köprüler, maddî ilerleme, fert başına düşen millî gelirin artması bir işe yaramaz. Adalet yoksa her şey çökmeye mahkumdur.
23. Halkın din iman inandığı gibi yaşamak, can mal ırz namus nesep güvenliğini sağlayamayan bir idare sistemi iyi değil, kötüdür.
24. Zinayı, ribayı, yüksek binayı, Altın Buzağıya tapınmayı, her türlü azgınlıkları, fuhşiyyatı radikal şekilde önlemeyen, aksine teşvik eden, bunlara meydan veren bir düzen kötüdür ve er veya göç çökmeye mahkumdur.
25. Bütün teknik ilerlemeler, iktisadî gelişmeler, ticarî ve mâlî inkişaf insan boyutlarına uygun olmalıdır. Olmazsa sistem ve medeniyet bozuk demektir.
26. İnsan yaratılmıştır, onun bir Yaratıcısı vardır. O Yaratıcı, dünyada nasıl yaşanması gerektiğine dair ölçüler koymuş, sınırlar çizmiştir. Bunlara uymayan insanlar azar, sapıtır, isyan eder ve sonunda belasını bulur, helak olur.
27. İffet değerine sahip olmayan, seks konusunda azan ve kuduran her medeniyet, her toplum, her sistem ve düzen, her hayat tarzı sapıklıktan ve isyandan ibarettir.
28. İslamın ahlak ölçülerine, normlarına, prensiplerine, emirlerine, sınırlarına riayet etmeyen, her türlü ahlaksızlığı cehren (açıkça ve açıkta) yapan Müslümanlar gerçek ve olgun Müslüman değil, Müslüman müsveddesidir.
29. Kapitalizmin, liberal iktisat sisteminin bütün bozukluklarını, sapıklıklarını, aşırılıklarını zımnen kabul eden, bunları tenkit etmeyen, bu konuda Müslüman halk yığınlarını uyarmayan, aydınlatmayan, bilgilendirmeyen Müslüman alimler, fakihler, bilgeler, ziyalılar birinci derecede sorumludur ve büyük vebal altındadır.
30. Dünyaya hakim olan ve var gücüyle İslamla savaşan Batı Medeniyeti kötü bir medeniyettir ve çökmeye mahkumdur. Üçüncü dünya savaşı nükleer silahlarla yapılacaktır. Dördüncü dünya savaşı olacaksa, o, taşlar ve sopalarla yapılacaktır.
(İkinci yazı)
İslam Ahlakını Nasıl Öğreteceğiz?
Çocuklarımıza, gençlerimize, yeni nesillere İslamın evrensel ahlak, fazilet, bilgelik değerlerini, kavramlarını nasıl öğreteceğiz?
Vefa nedir?... Mürüvvet nedir?.. İffet ve namus nedir?.. Şecaat nedir?.. Cebanet nedir?.. Lisanını günahlardan ve çirkinliklerden hıfz etmek nedir?.. Hikmet, cerbeze, humk nedir?..
Yüksek Osmanlı İslam adab-ı muaşereti (görgüsü) nedir?
Fütüvvet ahlakı ne demektir?
Bunlar sadece kitap okumakla öğrenilir sananlar varsa yanılıyorlar.
Bunlar ailede öğrenilmeye başlanır.
Sonra İslam mekteplerinde öğretilir, öğrenilir.
Gerçek tasavvuf tekkelerinde.
Bunlar Müslüman orduda öğrenilir.
Bunlar ahîlik teşkilatı içinde öğrenilir.
Bir eğitim sistemi, bilgi ve kültürün yanında ahlak ve karakter terbiyesi veremiyorsa; kendisine emanet edilen çocukları ve gençleri ahlaklı ve faziletli olarak yetiştiremiyorsa muzır bir eğitimdir o.
Ahlaklı, faziletli, iffetli, namuslu vatandaşlar; gazete ve tv’lerdeki müstehcen yayın pisliğine göz yummazlar, bunlara asla tahammül etmezler, yasal sınırlar içinde radikal şekilde protesto ederler.
Ahlaksızlıklara, iffetsizliklere, rezilliklere, iğrenç fısklara ve fücurlara zımnen de olsa razı olanlar dilsiz şeytanlardır.
Müslüman, birtakım bedbaht kadınlara TC başlıklı fuhuş vesikaları verilerek KDV’li seks köleliği yaptırılmasına razı olmaz.
Ceza Kanunundan zina suçunun kaldırılmasına razı olmaz.
Haram yemenin yaygın hale gelmesine razı olmaz.
Ribanın yaygınlaşmasına razı olmaz.
Müslüman, bana ne demez, kötülükleri protesto eder, bunların aleyhinde bulunur.
Eskiden bu memlekette hürriyet yoktu, faşist baskılar vardı, doğru söyleyenleri ağır ceza mahkemelerine veriyor, zindanlara atıyorlardı. Bugün oldukça hürriyet var. Kötülükleri protesto edenleri, lisan ile nehy-i münker yapanları hapse atmıyorlar artık. Niçin biz milyonlarca Müslüman bu konuda sessiz ve lakayd kalıyoruz, anlamak mümkün değildir.
Peygamberimiz (Salat ve selam olsun ona) haber vermiş: Münker, kötü, günah işler, idareciler tarafından fiilen engellenir, bu yapılamıyorsa lisanla kötülenir, engellenmeye çalışılır, bu da yapılamıyorsa kalben kötülenir. Bu üçüncüsü imanın asgarîsidir.