Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Patos midelilerin idraki

Patos midelilerin idraki

Şimdi; bağı bahçeyi, bostanı tarlayı, harmanı buğdayı, bilgisayarda gören tuzu kurulara patosu nasıl izah edeceğiz.

Patos, yöresine göre genelde; buğday, arpa ve mercimek gibi tahılların, danesiyle saplarını ayıran öğütücü bir alettir.

Patos gibi sadece öğüten ve boşaltan mide sahibi bir kısım kişi ya da kişiler, Bay Ekmel’in adaylığının, muhafazakâr kesimi rahatsız ettiğini yazıp durmaktalar.

Behey gafiller! Bu necip millet, sizler gibi nicelerini ve böyle oyunları gördü.

Muhafazakâr kesimin rahatsızlığının sebebi, Bay Ekmel’in adaylığı değildir.

Nasıl oluyor da böyle bir tezgâhın figürü olabiliyor hayretidir.

Bu millet tevhid toplumudur. Kime ne zaman nerede nasıl cevap vereceğini bilir. Anlaşılan patos mideliler, 30 Mart sonucundan da bir şey anlamamış.

Bay Ekmel’in CHP ve koltuk değneklerinin himayesine girmesi aklıselim sahibi insanları şaşırttı.

Sadece samimi ve iyi niyetli muhafazakârlar şaşkın değil, sol ideolojisini iman esası haline getirmiş solcular da şaşkın.

Neden şaştıklarını, Bay Ekmel’in merhum babasının, Osmanlı hanedanının 24 saat içinde vatanlarından kovulmalarını anlatışıyla izah edelim.

İhsan Efendi Mısır’daki talebelere şöyle diyor:

“Çocuklar, hanedan bahsi, yürekler parçalayan bir faciadır. Hanedanın bir kısmı burada, Kahire’de, İskenderiye’de, bir kısmı da Suriye’de ve Avrupa’da…

Burada olanların ne kadar perişan ve sıkıntı içinde olduklarını görüyoruz.

Ani bir kararla, hiç beklemezken, yirmi dört saat içinde memleketini terk etmeye mecbur edilmek, terk-i diyar etmek, vatandan çıkarılmak ne müthiş bir hadisedir.

Alelade bir insan bile vatanını bir günde terk edemez. Bu karar, hanedanı perişan etmiştir.

Hicret ateşten bir gömlektir. Hepimiz az çok gördük, başımızdan geçti. Fakat bizler, bir yerlere başımızı soktuk.

Osmanlı ecdadımızdan kalan yerlerde kaldık, vakıflardan maaşlar aldık, alıyorsunuz. Fakat Osmanlı’nın asıl torunları ortada kaldılar. Gelirleri yok… Bu kanayan bir yaradır.

Osman oğullarının böyle yurtdışına sürülüp, perişan edilmesi; sefalet içinde yaşasınlar, süfli işlerde çalışıp, şereflerini kaybetsinler, öyle ölsünler de milletin gözünden düşsünler... Artık içlerinden bir lider, bir rehber çıkamasın, padişahlık yapabilecek kimse kalmasın.

Sefaletler içinde ölenleri var. Tedavi edilemediği için azaplar içinde inleyenleri var.

Altıyüz elli senelik hanedanın yaptığı hizmetlerin karşılığı böyle mi verilecekti. Bunların suçu ne, kime ne yapmışlar? Böyle zulüm böyle haksızlık olur mu?

Yahu çocuklar! Müslüman Türk’ün gülecek günü yoktur. Millet olarak, hanedanla hiç alâkadar olmadık. Müslüman Türk’ün günahı büyüktür. Korkarım ki bunun acısını çekmeyelim.”

Ahh… Merhum İhsan Efendi Ahh…

Bir bilseniz şimdi oğlunuz kimlerle beraber.

Ne yazık ki, hanedanı sürgün eden ve halen Osmanlı düşmanlığı devam eden zihniyetlerle sarmaş dolaş.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi