Sayın Başbakan’dan köylülerimin ricasıdır
Sayın Başbakanım… Geçenlerde bir haftalığına köyüme gitmiştim. Aynı günlerde, siz de, tarihinde belki de ilk kez CHP dışında bir belediye başkanı seçen Artvin’e teşekkür amaçlı bir ziyaret gerçekleştirmiş, Rize ve Pazar’da da konuşmuştunuz.
Ben Pazarlıyım: Pazar’ın Hisarlı Köyü’nden… Köylülerim sizinle görüşmem için çok zorladılar. Hatta görüşmezsem köye sokmamakla bile tehdit ettiler. Ortamın müsait olmadığını, programınızın yoğun olduğunu söyleyerek zor kurtuldum.
O zaman da “yaz” dediler, “sesimizi Başbakanımıza duyur.”
Halkın taleplerine ne kadar duyarlı olduğunuzu biliyorum, ama acaba sesimi duyar mısınız? İşte bundan fazla emin olamıyorum…
“Umarım duyarsınız” temennisi ve “elçiye zeval olmaz” düşüncesiyle, köylülerimin beklentilerini arz ediyorum…
Şöyle ki: Her yerden su kaynayan bir bölgede yer almasına rağmen, köyümün doğru düzgün içme ve kullanma suyu yok. Mevcut su hem kirli, hem de sık sık kesiliyor...
Ayrıca köy yolumuz perişan! Tüm teşebbüsler kulak ardı. Önceden verilmiş sözler hasıraltı… Lütfen himmet eder misiniz lütfen?
Uğraştığınız iç ve dış konuların yanında, köylülerimin (ve tabii benim) yol ve su talebinin son derece basit, belki de yersiz kaldığını biliyorum.
Ateşle imtihandan geçen bir ülkenin Başbakanı’nı böyle basit konularla meşgul etmenin gereksizliğinin de farkındayım. Ne yaparsınız ki, köylülerimin bana emanetini zatıâlinize ulaştırmakla mükellefim.
Size inanan, size güvenen ve sürekli dua eden hemşehrilerinizin umutlarını kırmayacağınızı umuyor, saygılar sunuyorum.
BAŞBAKAN VE FIRINCI ABİ
Nur talebeleri arasında lâkabı “Fırıncı Abi”, asıl adı Mehmed Nuri Güleç… Yıllarca Bediüzzaman Hazretlerinin hizmetinde bulunmuş, evinde günlerce misafir etmiş, rahle-i tedrisinden bizzat geçmiş ve hayatını “hizmet”e vakfetmiş 86 yaşında bir pîr-i fani…
İmanına hizmet ederken, çeşitli zulüm ve baskılara uğramış, fişlenmiş, dışlanmış, ama o hepsini sabrı ve sebatıyla aşıp bu günlere gelmiş.
Aşağı yukarı elli yıldır tanırım. Bu yılların çoğu yakınında geçti. Firesiz-darasız, iddiasız, şaşaasız, tevazu ve mahviyet içinde sessizce yoluna devam eden bu “Yürek Adam”ın bitmeyen enerjisine, davasına sadakatine, ileri görüşlülüğüne, hamiyetine, merhametine yakından şahidim…
İşte bu yüzden, Rotahaber’in, “Bediüzzaman’ın önemli talebelerinden Mehmet Fırıncı’nın Erdoğan’ın elini öpmeye çalıştığı” şeklindeki haberine içim çok acıdı.
Yavuz Akın imzalı habere göre, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz Pazar günü Milli İrade Platformu üyeleri ile yemekte bir araya gelmiş... Bu buluşmada “Bediüzzaman’ın önemli talebelerinden Mehmet Fırıncı, Erdoğan’ın elini öpmeye” çalışmış…
Bu bir “iftira!”
Çünkü Fırıncı Abi’yi tanıyanlar, kim olursa olsun birisiyle konuşurken, ellerini önüne edeple bağladığını, bir çocuğun (hatta benim torunlarımın) elini sıkarken bile hafifçe eğildiğini bilirler. Bu haberi yazanlar “tevazu” ahlâkından öylesine kopuklar ki, “saygı-sevgi” arzını, “kölelik” gibi sunuyorlar.
Fırıncı Abi, bir toplantıya girdiğinde, yaşına ve konumuna aldırmadan, arkalardaki ilk boş yere diz çöken, öne çıkması ısrarla istendiğinde ise yüzü kızaran, “estağfurullah” diye el ovuşturan bir “edeb insanı”dır.
Bir çocuğun önünde eğilen bu adam, hayatı boyunca zulmün, baskının, tehdidin envai çeşidi karşısında dimdik durmuş, tıpkı Üstad’ı gibi, “Zalimler için yaşasın cehennem!” diye diye hizmetine devam etmiştir.
Başbakan’a düşmanlık adına, başbakanlardan daha nadir yetişen “Yürek Adam”ları kirletmeye kalkışanlar, Ruz-ı mahşerde bunun hesabını ağır öderler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.