Ehlen ve Sehlen Hoş geldin, safalar getirdin
Dinimizde tefekkür yani düşünmek en büyük ibadetlerdendir. Tüm insanlık için hidayet kaynağı olan Kur’an-ı Kerim, düşünmeyenleri, aklını kullanmayanları hayvanlar kategorisinde ele alır. Düşünülmeden yapılan her türlü iş, hareket, eylem, amel bir nevi taklit edilerek yapılan şeylere benzer. Sizlere bu kısa mesajımızda Ramazan ayının üzerinde düşünülmesi gereken bazı yönlerine dikkatinizi çekmek istiyorum.
Recep, şaban ve Ramazan ayları
Bunlardan birisi, Ramazan ayına adeta hazırlık yapmış olduğumuz halde iştirak ediyoruz. Yani alt yapısını oluşturarak Ramazan ayına “ Ehlen ve sehlen: Hoş geldin, safalar getirdin” diyerek kavuşuyoruz. Hatırlarsak, Receb ayı Allah’ın ayı idi. O ayda Rabbimizle ve bize gönderdiği Kur’an ile kendimizi gözden geçirdik. Kulluk kimliğimizi mercek altına aldık. Yanlışlarımızı, doğrularımızı, hata ve sevaplarımızı bir bir gözden geçirdik. Rabbimiz ile aramızda olmaması gereken en küçük olumsuzlukları Receb ayında tevbe ve istiğfarlarımızla hallettik. Daha sonra Şaban ayı geldi. Peygamberimize tahsis edilen bu güzel ayda ise, efendimizle, sünnetleriyle, hadisleriyle hayatımızı test etmeye çalıştık. Resul ve mümin ilişkisinin nasıl olacağını, Peygamberimizin risalet kimliğini, yetkilerini, Kur’an’daki statüsünü, yerini öğrenmeye çalıştık. Herhangi bir hataya düşmemek için Efendimizi doğru ve sağlıklı bilgilerle öğrenmeye çalıştık. Bu arada; gerek Receb ayı ve gerekse Şaban ayı ile alakalı nafile ibadetler, oruçlar ve diğer salih amellerin icra edildiğini de haber vermekte hayır vardır. Ve şimdi sırada Ramazan ayı var. Görülüyor ki paldır küldür tavırlar sergileyerek Ramazan ayına girmek bu ümmete yakışmıyor. Hamdolsun, yüzümüzün akı ile Ramazan ayına “merhaba” deyip, elimize tutuşturulacak Allah Kelamı olan Kur’an-ı Kerim’i, hayat kitabımız olarak görecek ve ölünceye kadar çizdiği rotadan ayrılmayacağız.
Ramazan ayındaki müjde
Ramazan ayının bir başka yönü, bu ayda yapılan nafile ibadetler, diğer aylarda yapılan farz ibadetlere denk olmasıdır. Bitmedi. Yine bu ayda yapılacak farz olan bir amel, hizmet, diğer aylardaki farzların yetmiş katı olmaktadır. Bu büyük müjdenin ve nimetin gölgesine sığınmaktan başka ne yapılabilir ki? Ramazan ayının nimetlerini, bereketlerini saymakla bitiremeyiz. Ancak özet olarak bir başka güzelliğine dikkatinizi çekmek isterim. Küçüklüğümüzden beridir dinleye dinleye ezberlediğimiz bir hadis vardır. “Ramazan ayının evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu ise cehennemden kurtuluştur.”
Hadis-i şerifin sırrı
Bu müjde dolu hadis-i şerifi hikmetiyle, sır ve müjdesiyle şöyle anlayabiliriz. Ramazan ayı üç bölümde ele alınıp incelenir. Üç bölüme uygun olan üç tip insan vardır. Bunlardan birincisi, üzerinde hiç günah yükü olmayan insanlardır. Böyle insanlar için Ramazan ayı bir rahmettir… İkinci sınıf insanlara gelince, bunlar ara ara günah kirlerine bulaşırlar. Ama ciddi ve ağır veya büyük günahlara geçit vermezler. İşte böyle insanlar için Ramazan ayı, mağfirettir. Tuttukları oruç karşılığında günahları affedilir. Sıra geldi üçüncü gurup insanlara. Kimdir bu insanlar derseniz? Cevap verelim: Bunlar ağır günahların altında ezilircesine girmiş, günah dosyaları hayli kabarıktır. Ne var ki gidilecek Hak kapısından başka kapılara yönelmemiş olan bu insanlar, Hakk’ın dergâhına yönelmiş oruçlarını tutmaya başlamış, özür, tövbe ve istiğfarlarla müracaatını yapmışlardır. İşte böyle olan insanlar için Ramazan ayı, cehennem azabından kurtuluşun, günahların bağışlandığını müjdeleyen aydır.
Her müslümana layık olan nimet “oruç”
Tüm bu nimetlere ilave edilecek bir başka nimet vardır ki, akil baliğ olan, sağlığı yerinde bulunan her Müslüman erkek ve hanıma layık olan bir nimet, o da oruç tutmaktır. Sakın ola ki içinde bulunduğumuz ayın sıcağından, hararetinden hareket ederek terk etmeyelim. Bu büyük nimetin farkında olalım kâfi. O da, oruç, bıçaksız bir ameliyattır, gerçeği… Evet, yanlış duymadınız, oruç, bıçaksız bir ameliyattır. Öyle bir ameliyat ki vücudumuzun bazı uzuvları için değil, tüm vücudumuz, tepeden tırnağa ameliyattan geçecektir. Dikişsiz, kansız, ağrısız ve parasız bir ameliyat… Şu gerçeği itirazsız kabul etmek gerekir, o da, Rabbimiz, biz insanlar için oruç tedavisinden daha üstün bir tedavi yöntemi göndermemiştir. Mesajımızın sonuna geldik. Ama diyeceğimiz bitmedi. Son bir paragrafla bitirelim konumuzu. Sevgili ve kıymetli insanlar! Ramazan ayı denilince, ilk alımıza gelenin Kur’an-ı Kerim olacağını mutlaka bilirsiniz. Arife tarif gerekmez. Günlük okuduğumuz gazetelere ve dinlediğimiz haberlere ayırdığımız zamanı gözden geçirerek, Allah kelamı olan Kur’an-ı Kerim’e günlük ayırdığımız zamanı bir daha gündemimize alalım. Mesajımı bir hadis-i şerif ile bitiriyorum: “Ramazan ayına hürmetsizlikten sakının. Çünkü başka ayda bulunmayacak şekilde onda sevaplar kat katverilir. Günahlar da böyledir.”
(Taberani)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.