Hakiki Müslümanlar bilir, inanır, iman eder ki, kadere karşı gelmek Allah’a kafa tutmaktır.

Şahısların kaderleri olduğu gibi milletlerin de kaderi vardır. Ne şahısların kaderine akıl sır erer ne de milletlerinkine.

Hele milletlerin kaderlerindeki denge, hiçbir aklın çözebileceği şey değildir.

İyisiyle, kötüsüyle, hainiyle, vatanseveriyle, dinlisiyle, dinsiziyle, zenginiyle, fakiriyle, hemen her insan, milletlerin kaderinde bir dengenin unsurudurlar.

Bazı şahısların kaderleri ise milletlerin kaderiyle at başı gider. Milletimizin yerine milletler ifadesini özel olarak kullandım.

Başbakan ve inşallah kırk gün sonra da Cumhurbaşkanı olacak olan R. Tayyip Erdoğan’ın kaderi, sadece Türkiye’yi değil, pek çok İslam ülkesiyle diğer dünya devletlerini de etkiledi.

“Müslüman görünümlü” ve “tersi görünümlü” zındıka komitelerinin ortak hareket ederek, Türkiye’nin başına çorap örmek ve Türkiye’yi vesayet altına sokmak istemelerinin sebebi; R. Tayyip Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin hızla değişmesidir.

Bu zındıka komitesinin ayakları ve başları, Osmanlı Devletini yerküreden silmek veya felç olmuş bir vaziyette idare etmek isteyen, Haçlı zihniyetinin emrinde hareket etmektedirler.

İşte R. Tayyip Erdoğan, 80 yıldır süren bu oyunu bozdu. 80 yıldır bu plan hiç değişmedi, sadece figüranları değişti.

Yeni oyuncuların önemli bir kısmı, karşımıza “din kostümüyle” çıktı. Dini değerleri heba ederek çıktı. Hamdolsun milletimizle birlikte Tayyip Erdoğan bu oyunu da deşifre etti.

Eğer bu kadar karanlık ve çirkin oyunların karşısında başka bir lider olsaydı, Türkiye çoktan zındıka komitesinin oyuncağı olmuş, memleketimiz ve milletimiz perişan edilmişti.

Allah müsaade etmedi, etmeyecek de. Çünkü bu topraklar; “Kelime-i Tevhid”inyaşaması ve bayraktarlığını yapması için vazifelendirilmiş topraklardır.

R. Tayyip Erdoğan da milletimiz adına devletimiz adına “Kelime-i Tevhid Sancağını” taşımak ve sahiplenmek istemektedir. Erdoğan’a düşmanlığın esas sebebi işte bu sahiplenmedir.

……………..

Cumhurbaşkanlığı adaylığının açıklanmasını, Anadolu’nun kendi halinde küçük bir ilçesinde izledim.

Konuşmasını büyük bir dikkatle dinledim. Cumhuriyet tarihinde, Cumhurbaşkanlığı adaylığına dair konuşmasına dua ile başlayan hiçbir lider olmadı.

Bırakın duayı “İnşaallah” bile dedirtmiyorlardı. Dememeleri için her yol deneniyordu.

Rahmetli Özal ve Abdullah Gül dışında dini meselelerde konuşan Cumhurbaşkanı yok.

Erdoğan ise; Allah ondan razı olsun ve tüm şerlerden korusun, dua ile başladığı konuşmasını Fatiha ile bitirdi.

Bu vaziyet sadece Türkiye’deki malum zındıka komitelerini değil, dünyayı etkiledi.

Eğer R. Tayyip Erdoğan’da azıcık dünya sevgisi, makam, mevki, rütbe beklentisi olsaydı, böylesine gözü kara bir konuşma yapmazdı.

Bugün değil, Erdoğan’ı kırk yıldır böylesine cesaretli kılan neden; onun vatanına ve milletine olan inancı ve itimadıdır. Hesap gününe olan imanıdır.

İnşaallah hayırlı olacaktır.