Talut ve ordusu
Başbakan Erdoğan’ın tarihte kimin kademi veya makamı üzerine olduğuna dair benzetmeler veya yakıştırmalar yapıldı. Kimileri Abdullah Gül ile Recep Tayyip Erdoğan’ı Harun ve Musa’ya (Aleyhümesselam) benzettiler. Bu benzetme isabetli ve yerinde mi? Yerinde ise onun halefi ve zamanın Zülkarneyn’i olan Yuşa Bin Nun kim? Ben daha ziyade Recep Tayyip Erdoğan’ı yine Beni İsrail tarihinden başka bir döneme tekabül eden ve o dönemde zuhur eden Talut’a benzetiyorum. Talut, Yuşa Bin Nun’dan sonra ve Davud ve Süleyman Aleyhisselam’dan önce geliyor. Yuşa’nın halefi ve Davud ve Süleyman Aleyhisselam’ın ise selefidir. Bakara Suresinde Talut ve ordusunun kıssası ve hikayesi anlatılıyor. Sufi zamanın ayarına vurulduğunda Mevlana’nın dediği gibi halis ibriz çıkarsa zamanın Cüneyd’i olur. Ona zamanın Cüneyd’i derler. Fakih ise ya zamanının Ebu Hanife’si veya Şafii’si olur. Sultan ise zamanın Yusuf’u veya Salahaddin’i olur. Ya da Davud ve Süleyman’ı olur! İskender’i olur. Benzerlikler açısından Başbakan Erdoğan ve dönemi Talut ve dönemine benziyor. Talut, Davud ve Süleyman’ın irhasatından sayılır. Şimdi onun içinde yürüdüğü sürecin sonu Davud ve Süleyman makamına çıkacak. Bakara Suresi Talut ve döneminden ve askerlerinden bahsediyor. İsami yani meşhur bir sülaleden olmayan ve kimsenin tanımadığı Davud, Talut’un ordusundan çıkıyor ve Calut’u deviriyor.
*
Bakara Suresinde anlatıldığına göre, Beni İsrail’in ileri gelenleri Musa ve Harun Aleyhisselam döneminden sonra gelen Peygamberlerinden birinden, Allah’tan kendilerine bir kral göndermesini niyaz etmesini isterler. Hem bir peygamber isterler hem de onun komutası altında Allah yolunda savaşmayı ve ülkelerini geri almayı dilerler. Kanları kaynar ve çarpışmak isterler. Cenab-ı Hak bu niyazı geri çevirmez, kırmaz ve Talut’u onlara kral olarak gönderir. Bu defa Yahudi ileri gelenleri, ak sakallıları (el mele/elders) aynen diğer peygamberleri ret nedenleri gibi kendilerinin kraliyete daha layık olduklarını söylerler. Serkeşlik ederler. Talut’un malı mülkü olmamasını bahane ederler. Adeta bugünkü tabirle ‘çulsuzun teki’ derler. Allah da onların gerekçelerine karşı ona vücut ve ilim genişliği verdiğini (basteten fi’l ilmi ve’l cismi) beyan eder. Allah Talut’a boy pos vermiştir. Talut kıssasında Erdoğan’a uyan vasıflardan birisi endamı ve boyu posudur. Belki ikinci özellik olarak ona, ilme bedel hitabet verilmiştir.
*
Talut dönemiyle Başbakan Erdoğan dönemi arasında da bazı ortak noktalar ve benzerlikler vardır. Beni İsrail’in dünyevileşmesi ve bunun sonucu savaşta sebatını kaybetmesi ve gevşemesidir. Bakara Suresi ayetleri de bunu çok veciz bir biçimde ortaya koyar. Talut, Calut ordusuyla savaşmaya giderken kavmine ve ordusuna nehirle imtihan olacaklarını söyler. Bu nehir Ürdün nehri olmalıdır. Burası, Talut ve Davud’dan asırlar sonrası İslam ordusunun da aşarak İsrail’e ulaşacağı Ürdün nehrinden başkası değildir. Rubicon Nehrini geçme deyimine paralel olarak Ürdün Nehrini geçmek tabiri de kullanılabilir. Müfessirlerin öncüsü İbni Abbas, Katade ve Süddi bahse konu bu nehrin Ürdün Nehri olduğunu teyit ediyorlar. Talut’un ordusu bu nehirle imtihan oluyor. Talut, ordusunun imtihanı kazanması için onlara tembihte bulunuyor ve sıkı talimat veriyor. Nehirden sadece avuçlayarak su içebileceklerini ve kana kana içmeyeceklerini ihtar ediyor. Karşıda bekleyen Calut ordusuyla baş edebilmek için belki de terli terli su içmemeleri ve midelerini doldurmamaları gerekiyor. Bununla birlikte ordunun tamamı müsaade sınırına uymuyor ve yasak sınırını deliyor. Bu halde nehrin karşı yakasına geçtiklerinde Calut ve ordusuna karşı takatlarının kesildiğini söylüyorlar. Savaşmak için kral isteyen Beni İsrail hem Talut’a karşı geliyor hem de savaşma azmini kaybediyor. Zira ‘mafuvvun anh’ denilen müsamaha sınırını ve miktarını aşıyor. Nehirden ve yasak sudan doya doya ve kana kana içiyorlar. Avucun ötesinde etek dolusu su içiyorlar ve yere çakılıyorlar. Kur’an bu hali başka bir yerde ‘issakaltüm ile’l ard’ şeklinde tasvir ediyor. Yani yere çakılıp kaldınız diyor. Tevbe 38’inci ayette bu tablo aynen şöyle ifade ediliyor: “Ey iman edenler! Ne oldunuz ki, size ‘Allah yolunda sefere çıkın’ denilince, yere çakılıp kaldınız…” Kıssadan hisseye veya kıssanın günümüze bakan yüzüne gelecek olursak; Talut ordusu Ürdün Nehri ile imtihan oldu günümüzde ise genelde Başbakan Erdoğan’ı destekleyen kitleler daha geniş çerçevede dünya ile ve dünyevileşme ile imtihan oldular. Tabir caizse istisnalar hariç dünyaya çakıldılar. Amiyane tabirle mücahitler müteahhit oldu. Muhakkak aralarında istisnalar var. İşte Davud ve Süleyman kademli zamanın fatihleri bu istisnalar arasından çıkacak. Kıssanın devamında, Davut, Calut isimli devi öldürücü yerinden yani alın çatından indiriyor. Sistemine öldürücü darbeyi vuruyor. Devi, Talut’un ordusu değil tabir caizse çelimsiz görünümlü ve isami olan Davud öldürücü yerinden ve alın çatından deviriyor. Demek ki zafer kalabalıklarla değil, ihlasla kazanılıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.