Biat ve İtaat Edilecek İmam’da Bulunması Gereken Şartlar
1.İmamete talip olmayacaktır, matlub olacaktır.
2.Kur’ana, Sünnete uygun sahih itikada sahip olacaktır.
3.Mücessime, müşebbihe, mürcie ve diğer bozuk ve sapık fırkalara mensup olmayacaktır.
4.Ehl-i Sünnet ve Cemaatten olacaktır.
5.İhtilaflı meselelerde Sevâd-ı `Âzam dairesi içinde bulunacaktır.
6.Beş vakit namazların farzlarını cemaat ile vaktinde kılacaktır. Kendisi imamlık yapacaktır. Uygun görürse birini mihraba geçirir, kendisi onun ardında safın ortasında durur.
7.Âdil olacaktır.
8.Ümmetin işlerini ehil ve mu’temen olan danışmanlarla istişare ederek görecektir.
9.Darülislamda yaşayan ehl-i zimmete din, inanç hürriyeti; can mal, ırz, namus, kimlik ve kültür güvenliği sağlayacaktır.
10.Fıkıh konusunda dört hak mezhebin ahkamı ile hüküm verecektir. Furuk-ı dalleye itibar etmeyecektir.
11.Dinî konularda gulüvve= aşırılığa kaçmayacak, orta=mutedil yolda gidecektir.
12.Hududullahı hayata uygulamak niyet ve azmine sahip olacaktır.
13.Şeriat ve zaruriyat-ı diniye konusunda tâviz=ödün vermeyecektir.
14.Tabakat-ı fukahanın en az ehl-i fetva derecesinde olacaktır.
15.Bütün şahsî serveti, malı, geliri açık ve şeffaf olacaktır.
16.İmameti esnasında ticaret ile uğraşmayacak ve zengin olmayacaktır.
17.Ancak geçinebileceği kadar maaş alacaktır.
18.Mü’minlere merhametli, rauf, şefkatli, insanlara âdil ve insaflı olacaktır.
19.İsraflı, lüks, şatafatlı, şaşaalı, ihtişamlı, debdebeli bir hayat sürmeyecektir.
20.Emanetleri ehil ve layık olanlara vereceğine dair Kitabullah üzerine yemin etmiş olacaktır.
21.Müslüman olsun gayr-i müslim olsun, mazlumların ilticagâhı olacaktır.
22.Ashab-ı Kiram radiyallahu anhüm efendilerimizin hepsini sevecektir.
23.Muhlis=ihlaslı, muslih=ıslah eden,`âbid, `âdil, zâhid, sâlih bir Müslüman olduğu için ilahî te’yide mazhar olması konusunda ümit bulunacaktır.
24.Firasetli ve fetanet sahibi olacaktır.
25.Mazanneden olacaktır.
26.Onun ilmini, kültürünü, irfanını, adaletini, yüksek ahlakını, faziletlerini; insaflı düşmanları bile kabul, tasdik ve teslim edeceklerdir.
27.Zengin ve güçlü olanlardan, fakirlerin haklarını alacaktır.
28.Kurduğu düzen bütün dünyaya, bütün insanlığa örnek olacaktır.
29.Resulullah Efendimiz (Salat ve selam olsun ona) kabir ziyaretine izin vermiştir. İmam olacak zat, aşırılığa kaçarak kabirleri yıkıp düzlemeyecek ve evliyaullah türbelerini yıkmayacaktır. Kabir ziyareti, mezar yapma konusunda Ehl-i Sünnet uygulamasını kabul edecektir.
30.İslamın zâhir hükümlerine riayet eden, Şeriata bağlı bulunan, salavat-ı hamseyi dosdoğru kılan tarikatlara karşı olmayacak, onlara zulm etmeyecektir.
31.Bedevî ve`arâbî kültürlü ve zihniyetli olmayacak; medenî Müslüman olacaktır.
32.Kur’ana, Sünnete, Şeriata aykırı olmamak şartıyla Ümmet içindeki çeşitliliklere nazar-ı müsamaha ile bakacak, kimseye zulm etmeyecektir.
33.Ümmetin iyi niyetli ziyalılarının, sâlih ulemasının olumlu tenkit ve uyarılarına açık olacaktır.
(İkinci yazı)
Sultan Abdülhamid Zamanında
İstanbul’da Ramazan
MERHUM Sultan Abdülhamid-i Sânî hazretleri zamanında İstanbul’da Ramazan ve oruç:
1. Ramazanın başlangıcı ve bayram hilali rü’yetle (Gökte Ramazan ve Şevval aylarını gözleyerek, görerek) tesbit edilirdi. Hilalin görüldüğü kadı tarafından resmen kayda geçirilir, hükme bağlanır, Şeyhülislamlık bunu devlete haber verir, devlet de top atarak ilan ederdi.
2. Müslüman halkın yüzde doksan dokuzu oruç tutar, tutmayanlar açıkta yiyip içmezlerdi.
3. Gayr-i müslim vatandaşlar, Müslümanlara hürmeten açıkta yemez içmezlerdi.
4. Lokantalar, kahveler, tatlıcılar iftar vaktine kadar kapalı olurdu.
5. Açıkta oruç yiyenleri polis gözaltına alırdı.
6. Ramazan ile ilgisi yok ama zikr edeyim: Şeyhülislamlıktan yazılı izin almayan hiçbir yabancı camilere giremezdi.
7. Zengin ve varlıklıların konaklarının kapıları iftardan bir saat önce açılır, isteyen serbestçe girer iftar sofrasına otururdu.
8. Şehirdeki vakıf imarethanelerde fakirlere yemek verilirdi.
9. Teravih namazlarına çok önem verilir, avamm havass herkes iştirak ederdi.
10. O tarihte hoparlör ve yüksek desibel belası olmadığı için harika ezanlar ve Kur’an tilavetleri olurdu.
11. Henüz elektrik olmadığı için camilerin içi kandillerle ışıklandırılırdı.
12. Bazı camilerde sadece kadınlara vaaz verilirdi.
13. Şehirdeki yüzlerce tekkede Ramazan münasebetiyle daha fazla, daha şevkli zikrullah yapılırdı.
14. İkindi namazından sonra ana caddelerde, meydanlarda İslam hanımlarının dolaşmaları hoş görülmezdi.
15. Söylemeye lüzum yok; atlı tramvaylarda, trenlerde, vapurlarda kadınların yerleri ayrıydı. Bir kadını rahatsız edenin, bir hanıma laf atanın canına okunurdu.
16. Gazetelerde, mecmualarda dinî yazılar yayınlanırdı ama önüne gelen din hakkında keyfince konuşamaz, işkembesinden fetva veremezdi.
17. Ordunun tamamı oruç tutardı.
18. Galatasaray lisesi başta olmak üzere, bütün okullarda, kışlalarda vakit namazları ve teravih cemaatle kılınırdı.
19. Padişah dindar olduğu için dinsizlik hürriyeti yoktu.
20. O tarihte bütün Sabataycılar fes giyer, namaz kılarmış, oruç tutarmış görünürlerdi.
21. İslam kadınları çarşaflı ve peçeli idi.
Türkiye o zaman çok büyüktü. Adriyatik denizine kadar uzanan Rumeli-i Şahane… Suriye… Irak… Lübnan… Filistin… Arabistan… Yemen… Libya… Haleb, Şam, Kudüs, Bağdad, Basra, Cidde, Mekke-i mükerreme, Medine-i münevvere… Saymakla bitmez tükenmez.
Hafta tatili cuma idi… Ezanî saat kullanılırdı… Hicrî takvim… Şeriata göre hüküm veren kadılıklar…
Padişah her cuma Yıldız camiinde namaz kılardı.
Devletin gayr-i müslim memurları bile fes giyerdi. Müslümanların nazarında şapka küfür alametiydi.
Bütün Osmanlı ülkesinde bir tek İslam hanımı bile tesettürsüz gezmezdi.
Ha unutmayayım: Ayasofya camiinde ezanlar okunur, beş vakit namaz kılınırdı. O ulu mabet Ramazanlarda manevi bakımdan daha şenlikli olurdu. Şehrin büyük ulema ve meşayihi orada vaaz ederlerdi.
O eski İstanbulun meşhur ve seçkin şahsiyetlerinden biri Nigar hanımefendiydi.
Hani şu “Feryad ki, feryadıma imdad edecek yok/Efsus ki, beni gamdan azad edecek yok” beytinin müellifesi…
Çocukluğumda ve gençliğimde büyüklerimiz o günleri hatırlardı.
Artık bilen de, hatırlayan da kalmadı.