İslamcıların İpiyle Kuyuya İnilmez
BİR Ehl-i Sünnet Müslümanı, hiçbir İslamcının (bin çeşidi var) ipiyle kuyuya inmemelidir. Onların ipiyle kuyuya inen, kuyunun dibinde kalır, perişan olur.
**
Hiçbir aklı başında, medenî, kültürlü, şuurlu Müslüman; bedevî, a’rabî, şifahî kültürlülerle birlikte din, iman, Kur’an hizmeti yapmamalıdır. Çünkü hizmet olmaz, hezimet olur.
**
İslam feminizmi olmaz. Çünkü İslam ile feminizm bağdaşmaz. Feministlerin de akılları vardır ama biraz hafiftir.
**
Anadili Türkçe olan bir Müslüman, 1928’den önce bin yıldan fazla bir müddet zarfında kullanılmış olan Osmanlıcayı okuyamıyorsa, ona okur-yazar Müslüman diyen yalan söylemiş olur.
**
Ümmet birliği ve İmamet şuuruna sahip olmayan Müslüman medenî ve kâmil bir Müslüman değildir.
**
Şer’î tesettüre girmeyen, şeytanî tesettüre bürünen Müslüman bir hanımda büyük bir noksanlık vardır.
**
Zekatını Kur’ana, Sünnete, Şeriata, fıkha göre vermeyen; zekat uğrularına kaptıran bir Müslüman akıllı bir Müslüman değildir.
**
Yetmiş bin liralık bir otomobil ihtiyacını mükemmel şekilde görecek iken; hava atmak, böbürlenmek, gururlanmak, nefs-i emmâresini tatmin etmek için üç yüz bin liralık lüks ve israflı bir otomobil alan Müslüman sâlih ve ‘âqil bir Müslüman değildir.
**
Devamlı olarak doyduktan sonra yiyenler uzun vadeli intihar etmiş olurlar. İslamda, intihar etmek haramdır.
**
Yatsı ezanları okunuyor… Camiye gidip vakit namazından sonra Teravih mi kılacak; yoksa Ramazan eğlencelerine, şenliklerine, etkinliklerine, fuarlara mı gidecek. İşte bir yol ayrımı…
**
“Zamanımızda üç hak ibrahimî din vardır ve üçünün bağlıları da ehl-i necat ve ehl-i Cennettir” diyenin ben hem aklından, hem Müslümanlığından şüphe ederim.
**
Cemaat, tarikat, hizip, fırka, grup, parça holiganlığı, militanlığı, fanatizmi yapanlar yüksek değil, alçak Müslümanlardır.
**
Arivistler… İşte İslam dinine ve davetine en büyük zararı ve hıyaneti yapan haşarat.
**
Eda ettiği nafile ibadetlerin reklamını yapanlar münafıktır. Farz ibadetler açıkta ve açıkça yapılır ama nafileler gizlenir.
**
İslamı hayata uygulayabilmesi için kişinin ilmihalini doğru olarak öğrenmesi gerekir. Bir yığın ıvır zıvır fasa fiso saçma sapan faydasız muzır bilgi öğrenmiş ama ilmihalini bilmiyor; böylesi ciddiyetsiz bir Müslümandır.
(İkinci yazı)
İslam Dünyası Bölünüyormuş!
ORTADOĞU’daki Müslüman ülkeler bölünme tehdit ve tehlikesi karşısındaymış… Zaten bölünmüşler bölünecekleri kadar… Suriye, Irak, Lübnan, Filistin ve diğerleri sun’î devletlerdir. Osmanlı İslam devleti yıkılıncaya kadar Müslümanlar bütün Ortadoğu’da pasaportsuz seyahat ediyordu. Devlet yıkılınca sömürgecilerin çizdiği yapay sınırlı bir yığın devlet ve devletçik çıktı.
Bölünme tehlikesi yok, daha da bölünme tehlikesi var.
Irak üç dört parçaya ayrılacak… Suriye de öyle… Arabistan en az üç parçaya ayrılacak…
Müslüman ülkeler bölünüyor diye feryat edenler, siz Büyük Ortadoğu Projesini (BOP) hiç duymadınız mı?
Amerika Birleşik devletleri… Avrupa Birliği… İslam dünyası ise Bölünmüş İslam Ülkeleri Anti-Birliğidir…
Birinci Haçlı seferinin arefesindeki Ortadoğuya benzer bir Ortadoğu var karşımızda.
Birbirine düşman ve rakip devletler…
İç savaşlar… Oluk oluk akan Müslüman kanı… Harap olmuş İslam şehirleri… Milyonlarca mülteci…
Mezhepler kalksın, bütün Müslümanlar Kur’anda birleşsin edebiyatı yapan hayalperestler.
Sünnîlerle Şiîleri bir kazanda kırk gün değil, kırk sene kaynatsan yine kaynaşmazlar, birleşmezler.
Ebubekir, Ömer veya Osman ismini taşıyan bir Sünnînin, kara yoluyla o ülkeyi bir uçtan öteki uca gezerek kat’ etmesi mümkün müdür?
Sünnilerle Şiilerin birleşmesi mümkün değildir ama ateşkes ilan etmeleri, mütareke yapmaları, savaşmamaları, birbirlerini öldürmemeleri mümkündür.
Vaktiye İran hükümdarı Nadir Şah Osmanlı devleti ile bu konuda anlaşmak istemişti ama başarılı olamamıştı.
Bir dostum anlattı: İranda bir hattat bulmuş, seri halinde Hilye levhaları yazdıracak… Mâlum, Hilyelerde Hulefa-i Râşidînin (Dört büyük halifenin) isimleri yazılıdır. Şiî hattat, Aliyi yazarım ama ötekileri asla yazmam demiş. Bizimki mecburen, levhanın dört köşesine Efendimizin (Salat ve selam olsun ona) Muhammed, Mustafa, Mahmud, Ahmed isimlerini koydurtmuş.
Sünnî camilerinin hemen hepsinde kocaman Ali levhaları var, çoğunda da Hasan Hüseyin…
Müslümanlar öncelikle birbirlerinin gözünü oymama, birbirlerine düşmanlık etmeme konusunda anlaşsalar, ateşkes ilan etseler, mütareke yapsalar iyi ederler.
Suriye meselesinde Sünnî ve Şiî Müslümanların ne kadar kardeş olduklarını gördük ve anladık.
Azerbaycan’da zavallı Sünnî bir Müslüman Rafizilerin hücumuna uğramış, adamcağızı yakalamışlar hem tokat atıyorlar, hem de bin bir hakaretle sakalını kesiyorlar. Müslüman Müslümana bunu yapar mı?
Şiî camilerini yıkan, Şiîleri katl eden IŞİD’den intikam alıyorlarmış… Bir insan kendi işlemediği suçtan dolayı cezalandırılır mı? Gitsinler IŞİD ile savaşsınlar.
Şah İsmailin çıkarttığı Safevî Şiiliği ile Sünnilik, bu iki İslam anlayışı asla bağdaşmaz, uyuşmaz, birleşmez.
Lakin aklı başında insaflı Sünnilerle Şiiler ateşkes ilan edip mütareke yapabilirler.
Keşke bunu yapabilseler.