Hayatın Acı Realiteleri
HAYATIN, tarihin acı realiteleri vardır. Bunların üstesinden gelebilmek, bunlara çare veçözümler bulabilmek için acı ve istenmeyen olmalarına rağmen realite olarak kabul edilmeleri gerekir… Kabul etmezsen nasıl çare ve çözüm bulacaksın?
**
PETER PRENSİBİ adlı kitabı dikkatle okumadan iş ve siyaset hayatındakibazı yükselişleri ve düşüşleri anlamakmümkün olmaz.Bendeniz adıgeçen kitabı 1970’li yıllarda tercüme ettirip yayınlamıştım. Mevcudu kalmadı. Başka tercümeleri de vardır. Onları bulup okuyabilirsiniz.
**
Medeniyetin temelinde şu üç yetenek vardır: Merak… Dikkat… Hafıza… Bunlar olmadan yazılımedeniyet olmaz. Meraksızlık, dikkatsizlik, hafızasızlık bedeviliğintemelleridir. Toplumsal hafızası olmayan halkların geleceği parlak değildir. İnsan zaman zaman unutabilir ama devamlı, kronik, aşırı unutma vahim bir hastalıktır. Mutlaka tedavi edilmesi gerekir ama tedavisi çok zordur.
**
İffet, namus, doğruluk ve dürüstlük, adalet, yardımlaşma gibi hasletlerini yitiren bir toplum; kendisini aşan yüksek bir irade tarafından cezalandırılır, bu cezalara rağmen uyanmazsa batar.
**
Millî eğitim cebir, geometri, fizik, kimya öğretmek değildir. Eğitimin başıyazılı ve edebî lisan, tarih, felsefe (psikoloji, mantık, ahlak, estetik, metafizik), sanat kültürü ve tarihi; bunların yanında ahlak ve karakter terbiyesidir. Bir ülkede genç nesillere liselerde bu kültür verilemiyorsa orada eğitim yok demektir. Sadece cebir geometri ile köy olmaz kasaba olmaz; sadece onları öğretmekle vasıflı insanlar yetiştirilemez, edebî ve felsefîkültürü olmayan yetersiz teknokratlar yetiştirilir.
**
Sağlıklı Müslüman bir toplum hukuk ve ahlak sınırları içinde tepki veren bir toplumdur. Kız öğrenci tuvalette doğruyor, bebeği bir poşete koyup çöpe atıyor. Toplum bu cinayet ve rezalete gök gürültüsü gibi tepki göstermezse, ileride ahlaksızlık tufanları içinde boğulmaya mahkumdur.
**
Toplumlar ne halde iseler o şekilde idare edilirler… Bu evrensel bilgelik kuralını bilmeyenler ne siyasetten bir şey anlar, ne idareden, ne de ülkelerindeki durumdan.
**
Kemalizm bir ideoloji midir?.. Bu konuda yüzlerce sayfa yazılabilir. Kemalizm hakkında bilinmesi gereken ilk gerçek, onun, M. Kemal’in ölümünden sonravesayetçi egemen azınlıklar tarafından fabrike edilmiş, ideolojiye benzer bir sistem olduğudur. Bu haliyle Kemalizm millî kimliğe, millî kültüre, evrensel insan haklarına, âdil hukukun üstünlüğüne aykırı dayatmacı bir ârızadır.
**
İki Asya, iki doğu ülkesi olan Türkiye ile Japonya arasındaki en büyük zıtlık, Japonya’nın bir devamlılıklar ülkesi, Türkiye’nin bir kopukluklar ve ârızalar ülkesi olmasıdır.
**
Danimarka ile Yeni Zelanda, 2013 dünya temizlik ve şeffaflık anketinde 9 küsur not alarakdünya birincisi oldular da, Türkiye niçin bu konuda 10 üzerinden 5’te kaldı. Bunu tartışmayan aydınlar aydın değildir?
**
İslamın iki vechesi vardır. Biri kitaplardaki teorik İslam, ikincisiyaşanan İslam. Zamanımızda bu ikisi arasında büyük bir uçurum var.
**
Baba bin yıllık Osmanlıcayı bilmiyor ki, çocuğuna öğretsin veya öğrettirsin.
**
Zenginliğin afetleri fakirliğinkinden daha yıkıcıdır.Kültürü, ahlakı, fazileti, bilgeliği, karakteri yeterli olmayanların zenginliği onları azdırır ve mânevî felaketlerine yol açar.
**
Bir İslam ülkesinde, baştan çıkmış bir kız babasına uyku ilacı içiriyor, adam sızınca eve erkek alıyor. Sabah uyanan baba kızının yatağından bir erkek görünce kıza bir tokat atıyor, karakola düşüyorlar. Kız ben eve kendi rızamla erkek aldım, babam beni tokatladı diyor. İş mahkemeye intikal ediyor. Babaya, eve erkek alan kızına baskı yapmaktan ve şiddet uygulamaktancezaveriliyor… Buyurun cenaze namazına!..
**
On üç yaşındaki kızmantar yedim karnım ağrıyor diye hastahaneye götürülmüş. Meğerse doğum sancıları çekiyormuş.Hemen doğum bölümüne almışlar, bir çocuğu olmuş. On üç yaşındaki kız birkaç erkekle düşüp kalkıyormuş.Çocuğun babası belli değil. Devletanne ile çocuğu koruma altına almak istemiş. Kızın ana babası biz onlara bakarız demiş… Buyurun ikinci cenaze namazına!..(Matematiğimizkuvvetli olduğu için, on üç yaşında doğum yapan kızın on iki yaşında hamilekalmış olduğunukeskin zekalarımızla anlamışızdır…)
(İkinci yazı)
Dut Gibi Küp Gibi Sarhoş
BU kaçıncı uyarı, ben uyarmaktan bıktım, sen uyanmamakta diretiyorsun… Bu sonuncu mudur, bilmem ama seni yine uyarıyorum. Korkunç ve ebedî bir zarar ziyana doğru koşuyorsun.Ömrünü boşa harcıyorsun.
Dünya lezzetlerinden pay aldığını, keyif çattığını sanıyorsun ama dünyadan da nasibin yok senin.
Helal haram demeden kazanıyorsun,pek düşük bir hayat sürüyorsun. Zevkleniyorsun biraz, lakino zevkler kaliteli değil, onlar zevk değil anti-zevk.
Birinsanın kalitesi otomobilinin lüks, israflı ve pahalı olmasıyla orantılı değildir. Adamın ciğeri beş para etmezse, otomobilinin beş yüz bin lira etmesi ona bir değer kazandırmaz. Yakın zamanların genelevler imparatoriçesi Madam, Türkiyenin en lüks otomobiline, eşi İngiltere kraliçesinde bulunan bir Rolls- Royce’a sahipti.
Faydalı ilmin var mı?.. Yüksek ahlak ve karaktere sahip misin?.. Bilge misin?..
Öncelikle kendine yararın var mı?.. Çocuklarına bakayım, senin ne mal olduğunu anlarım.
Ülkeni, halkını seviyor musun?
Zavallı sürüngen!.. İki bin liralık bilgisayarlı cep telefonu kullanıyor ve cebindeki kalem (o da var ise) bir liralıkbir tükenmez…
Zart zurtu cartcurtu bırak, beş satırlık bir pusula yaz, yazını göreyim, senin kim olduğunu söylerim.
Günde iki saat televizyon seyr ediyor, üç saat dedikodu yapıyormuş…Pekikaç saat faydalı kitap okuyormuş? Vakti yokmuş, kitap okuyamıyormuş. Dedikoduya vakti var ama…
Oruç tutuyormuş ama namaz kılamıyormuş…
Hacca gitmemiş ama üç kere lüks turistik Zam ZamTowerli umre yapmış…
Evi kitch eşya ile doluymuş, zemini Brezilya granitiyledöşeliymiş… Müslüman geçiniyor ama salonundaorijinal hatlı ve tezhipli bir hilyesi bile yok. Para içinde yüzen zengin fakir!..
İmam Hatip edebiyatı yapar, çocuğunuKatolik papazlarının kolejinde okutur.
Filan futbol kulübünü delice holiganca destekler; ocular veya bucular cemaatinin militanıdır.
Onun şeyhi çok büyükmüş, öteki şeyhlerin hepsini dövermiş…
Kolundaki saat 75 bin liraymış… Görünsün diyeceketin kolunu çeker, bileğini açıkta bırakırmış
Lüks otomobiller, granitler, pahalı saatler…Lüks yazlık… Lüks elbiseler, lüks yemekler, pahalı restoranlar… Herifsanki zamanın Lüks Nermin’i!..
Bu dünyaya niçin geldiğinin, bir gün burayı terk edeceğinin, hesaba ve kitaba çekileceğinin farkında olmayan sarhoş.
Helal ile haramın arasındaki büyük farkın bilincinde olmayacak kadar sarhoş, küp gibi, dut gibi sarhoş.
Uyarıyorsunuz, pişmiş kelle gibi gülüyor, hiç aldırmıyor.
Rant rantrant… Aklı fikri rantta… Yüzmilyon doları olsa, gece kalkıp, ya Rabbi niçin bir milyar dolarım yok diye ağlıyor…
Uyarılar onu uyandırmıyor.Küp gibi dünya ve zevk sarhoşudur o.
Bir gün çok fena uyanacak.