Etme bulma dünyası!
Ergenekon ve Balyoz davasının sanıklarının evlerinden, işyerlerinden alınıp götürülmesini hatırladınız mı? Tarih tekerrür ediyor.. Bu dünya etme bulma davasıdır. Ne demişler: Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste..
Derin devlete entegre ve enjekte edilmeye çalışılan paralel yapıya karşı çıkan ve paralel yapının önünde engel teşkil edenlere karşı başlatılan operasyon sonunda yüzlerce kişi tutuklanmıştı.
Gelinen noktayı biliyorsunuz.. O davalar yeniden görülecek..
Bu arada yeni paralel bir dava daha açılacak.. Operasyonlar aynı şekilde dalga dalga geliyor.. Bu kez, hem derin, hem de paralel yapı sanık sandalyesinde..
Doğru olan şu: Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalime karşı olmak.
İnsanlar suçlu da olsa hakları vardır. Haklı olmak, başkasına haksızlık etme hakkı vermez..
Bir topluluğa karşı olan öfkemizin bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmemesi gerek..
Paralel mediaya bakıyor musunuz, Balyoz ve Ergenekon, KCK operasyonları, MİT operasyonu, casusluk davası başladığında nasıl bir yayın yapıyordu, şimdi nasıl bir yayın yapıyorlar.
Bu kez casusluk davasının sanıkları kendi yandaşları..
Yine paralelinde, dolandırıcılık, sahtecilik, telefon dinleme gibi suçlamalar var.. Devlete sızmaya çalışan, sınav sorularını çalarak haksız bir şekilde işe alınan, terfi ettirilen, evraklarda sahtecilik yapılarak, sahte evraklar üzerinden hayali operasyonlar düzenlendiği iddiası ile başlatılan bir soruşturma var..
Hani MİT’e operasyon çekeceklerdi ya, ava giderken avlandılar..
Casusluk suçlaması var. Gizli belgelerin başka ülkelere servis edildiği iddiası ile bir soruşturma başlatıldı..
Elbette yaş kurudan ayrılmalı. Daha işin başındayız. Bir soruşturma yürütülüyor. Daha sonra iddianame hazırlanacak, dava açılacak, yargılama yapılacak.. Eğer bugün başlatılan gözaltıların ardından ifadeler de alındıktan sonra, suç unsuru bulunursa salıverilecekler. Eğer kuvvetli suç ihtimali varsa, muhtemelen tutuklanacaklar..
Gözaltı ve tutuklama kararlarına karşı paralel mediadan ve çevrelerden itirazlar var..
Eğer ortada gerçekten bir casusluk faaliyeti varsa, başka bir ülke için çalışan biri, o ülkeye kaçabilir. Onun için tutuklanması gerekir.. O ülke bu bilgilerin ortaya çıkmasını istemediği için, bu kişi serbest bırakılırsa, o örgüt tarafından ortadan kaldırılmak istenebilir. O zaman da kişinin güvenliği açısından tutuklama kararı verilebilir..
Kaldı ki, bu kişiler sıradan kişiler değil.. Evrakta sahtecilik suçlaması var.. Hukuk dışı dinlemelerden söz ediliyor. Söz konusu hukuk ihlali tarla davası değil, pekala bu kişiler dışarıda, parkta otururken bile, digital ortamdaki birtakım kayıtları kaçırabilir, karartabilir, yok edebilir, eğer bu suç isnadı doğru ise, kaçma ve delil karartma ihtimali açısından bunun değerlendirilmesi yanlış bir şey değil.. Profesyonel kişiler, özellikle dijital kayıtlar konusunda, tutuklanmamaları halinde ciddi bir şekilde delilleri karartabilirler.. Bir örgütten söz edildiğine göre, belli bir hiyerarşi içinde operasyonu engellemeye, ya da boşa çıkarmaya yönelik komplolar gerçekleştirebilirler.. Bunların yurtdışına çıkmaları da meslekleri itibarı ile onlar için zor bir hadise değil..
Ellerinin kelepçelenmesine gelince, bu olmayabilirdi ama, Polislik eğitimi almış bir kişi, silah kullanmayı bilen biri, yanındaki polisin silahını alıp, intihar da edemez mi, ya da birilerine ateş edemez mi, rehin alamaz mı? Böyle bir endişeden yola çıkarak kelepçeleme kararı verilmesini tartışabilirsiniz, ama işi bir de bu yönden değerlendirmeniz gerekmez mi?
Operasyonun ne zaman, saat kaçta başlayacağı, tamamen olayın niteliği, istihbarat bilgileri ile ilgili.. Gündüz vakti, basının ve hemen bölgeye sevk edilecek kalabalıkların protestoları altında bir operasyon gerçekleştirmek çok da kolay olmasa gerek..
Bir gazeteci bir yazı yazmış ve yazısından dolayı sanık olmuş siz de onun eline kelepçe takıyorsanız bunu eleştirebilirsiniz.. Ortada devlet içinde uluslararası bağlantıları olan bir çeteden söz ediyorsunuz..
Bu iddiaların gerçek olup olmadığı da soruşturma sonucu ortaya çıkacak..
Tabii işin en ilginç yanı, kendileri aynı şeyi başkalarına yaparken, hatta sosyal mediada Başbakanın eline kelepçe takıp içeri tıkacaklarını yazıp çizerken, bunu söyleyenlere aynı şey yapılınca, birileri niye ayağa kalkıyor ki..
Ama iyi oluyor, bu süreçte kim kimin adamı anlaşılıyor..
Paralel örgüt gayesine ulaşabilseymiş Tevhid Selam Kudüs Ordusu “terör örgütü” soruşturması kapsamında tam 242 kişiyi gözaltına alacakmış. Listede kimler yok ki, Bülent Yıldırım’dan Nureddin Şirin’e kadar, milletvekili, gazeteci, işadamı, STK temsilcisi, listede yok yok! Kendiler bu operasyonu başarsalardı ne yapacaklardı? MİT’in TIR’larına yaptıklarını mı yapacaklardı! MİT’le bağlantısını Taraf’ın açıkladığı Mustafa Özel’i gözaltına alanlar bugün gözaltındalar. O gün de Mustafa Özel’i sağlık muayenesine götürürken ellerine kelepçe takmışlardı..
Neyse, olacak o kadar. Daha bu soruşturma yeni başlıyor.. Hele bayram geçsin. Ardından, cumhurbaşkanlığı seçimi de tamamlansın.. Bakalım sırada kimler var.. Media, Mafia, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi, STK temsilcilerinden oluşan uzun bir liste var..
Bu yaz sıcak geçecek.. Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.