BM Okuluna Sığının Sizi Vursunlar!
Bosna-Hersek’teki Srebrenitza katliamı zihinlerden silinmiş değil. Ancak çoğunluğu kadın ve çocuk sekiz bin insanın katledildiği bu korkunç katliamın en önemli özelliği BM’nin güvenli bölge ilan ettiği ve Barış Gücü askerleri tarafından korumaya alınan sığınakta gerçekleştirilmiş olmasıydı. BM askerleri güvenli alanı korumamakla Sırp militanların bu kadar insanı bir arada bularak böylesine korkunç bir katliam gerçekleştirmelerine imkân verdiler.
Ama BM’nin, savunmasız ve silahsız insanlara canlarını güvenceye almaları için sığınak göstermesinden sonra onları katillere yem ettiği yer sadece Srebrenitza olmadı. Filistinlilere karşı bunu çokça yaptı.
18 Nisan 1996’da siyonist işgalcilerin uçakları Güney Lübnan semasında uçmaya başlayınca bu bölgedeki Kana mülteci kampında yaşayan Filistinli mülteciler BM tarafından gösterilen sığınağa toplandılar. İşgalci siyonistler de adeta onların toplanmalarını bekliyormuş gibi kalabalığın oluştuğunu görünce tam da sığınağı hedef alarak 35’i çocuk 108 kişiyi öldürdü. Mavi Marmara’daki Filistinli yol arkadaşlarımızdan birinin ailesi bu katliamda tamamen yok edilmişti. Eşi ve 7 çocuğu öldürülmüştü.
İşgalci siyonistlerin BM sığınaklarını, insanları topluca imha etmek için iyi hedef olarak gördükleri saldırılar 2009’da Ehud Olmert yönetiminde gerçekleştirilen Dökme Kurşun operasyonunda da oldu.
24 Temmuz Perşembe günü de Gazze’nin kuzeyinde sınıra yakın bölgede Beyti Hanun’da yer alan ve BM tarafından sığınak olarak gösterilen UNRWA okulu böyle bir saldırıya maruz kaldı. Çoğunluğu kadın ve çocuk 300 sığınmacının bulunduğu okulda 15 kişi hunharca katledilirken, 150 kişi de yaralandı.
Siyonist vahşinin önceki saldırılarda kullandığı “yanlışlık” gerekçesinin bu kez herhangi bir geçerliliğinin olması mümkün değildi. Çünkü saldırı karadan toplarla gerçekleştirilmişti ve saldırganlar okulu görüyor, savunmasız sivillerin sığındığı UNRWA okulu olduğunu biliyorlardı. Üstelik saldırıda, düştükten sonra etraftaki insanları hedef alan parçalar yayan adeta onları bulup öldüren veya derilerinde tehlikeli yanıklar oluşturan top mermileri kullanılmıştı. Bu nitelikte patlayıcılarla 15 kişi öldürülürken, kendilerine ilaç ve tıbbî malzeme gitmemesi için sıkı abluka altında tutulan 150 insan da yaralanmıştı.
Yorumcular, işgalci siyonistlerin BM tarafından sığınak olarak gösterilen bir okulu vurma cüreti gösterebilmesinde daha önce benzer sığınakları vurmasının cezasız kalmasının büyük rol oynadığını dile getirdiler. Bu doğru olmakla birlikte, BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon bu kez siyonist canavara, böyle bir saldırı gerçekleştirmesi için adeta hedef gösterdi; “gelin vurun” mesajı verdi. Çünkü, güya kalıcı ateşkes görüşmeleri için gerçekleştirdiğini iddia ettiği ziyaret esnasında bazı BM okullarında silah depolandığı iddiasında bulunması Netanyahu’ya “savunmasız sivillerin sığınması için sığınak olarak gösterdiğimiz okulları da vurabilirsiniz” mesajı vermesi anlamına geliyordu. Zaten saldırının açıklamanın hemen ardından yapılması da Netanyahu denen canavarın mesajı aldığını gösterdi. Dolayısıyla bu saldırı siyonist başbakanın tek başına değil Ban Ki-moon ile birlikte planladığı bir saldırıdır. Böyle bir kirli oyunda, böyle bir vahşette parmağı olan adamın ateşkes, barış konusunda söylediklerinde samimi olması mümkün müdür?
O canavara böyle bir işaret verilir de kullanmaz mı? Kanla beslenen o canavar bir yerde insanların toplu halde bulunduklarını gördüğünde iştahı kabarıyor. BM’nin sığınak olarak gösterdiği yerler de iştahını en çok kabartan mekânlardır.
Bu saldırı BM tarafından güvenli yer ve sığınak olarak gösterilen UNRWA okullarının aslında güvenli olmadığını bir kez daha ortaya koydu. Ama ne yazık ki ateş yağmurunun altında kalan ve tüm uluslararası emperyalist güçlerin üstlerine çullandığı o zavallı insanlar da kendilerini güvencede hissettikleri için değil yılana sarılmaktan başka bir seçenekleri kalmadığı için UNRWA okullarına sığınıyorlar.
Beyti Hanun’daki UNRWA okuluna yapılan saldırı çağdaş emperyalizmin kirli yüzünü ve savaşın sadece siyonist işgalciler tarafından değil mazlumlar karşısında ittifak kurmuş zulüm güçleri tarafından birlikte yürütüldüğünü çok açık bir şekilde gösterdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.