Hüznümüz Bayram Ediyor!
Hüzün tabiatımızda, onsuz olmaz, ondan kaçılmaz. İnsanlığımızın teminatı o. Bayramda bile yüreğimize kan damlar!
“Bayram gelmiş neyime/Kan damlar yüreğime... Anam anam garibem.”
Garibiz. Gurbetteyiz. Müslümanız. Gamzedeyiz...
Hüznümüz su götürmez; sevincimiz dahi hüzünsüz olmaz. Biz bunun tarihini yazmışız. Üzüntümüz sıradan bir üzüntü değil, hüzn-i elim, yani acı üzüntü. Şahsî değil, genel hüzün, hüzn-i umumî.
Bâis-i şekva bize hüzn-i umûmîdir Kemâl
Kendi derdi gönlümün billah gelmez yâdına.
Gönlümün derdi billahi hatırıma gelmez, bizim şikâyet sebebimiz geneldir, bütün milletin, insanın, insanlığın dertleriyle dertleniriz…
Hüznün umumiliğini ilk defa Namık Kemal böylece fâş etti. Hüzün umumî umumi olmasına da, paylaşılması umumi mi? Bu su götürür. Milletin, memleketin, insanın derdiyle dertlenmeyen milyonlar var.
Biz Yahya Kemal gibi, gönlümüzle oturur ve hüzünleniriz o yerde…
Ne kadar milletin hassasiyetlerini benimsiyor, dertleriyle dertleniyorsan, o kadar hüznün katmerlenir. Bu Mehmed Âkif’in yoludur:
Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım
Elemim bir yüreğin kârı değil, paylaşalım
Yüz yıl sonra Mehmed Âkif’in durduğu yerde duruyoruz.
Umumilikte bayram ne ise hüzün de odur! Âkif, yüz yıl önce “Yıllar geçiyor ki ya Muhammed aylar bize hep muharrem oldu” demişti.
Yıllar geçiyor ki, yâ Muhammed,
Aylar bize hep muharrem oldu!
Akşam ne güneşli bir geceydi...
Eyvah, o da leyl-i mâtem oldu!.
Âlem bugün üç yüz elli milyon
Mazlûma yaman bir âlem oldu!
Müslüman dünyasının hüzün birimi yüz yıl içinde üç yüz elli milyondan bir buçuk milyara yükseldi.
Hüznümüz gözyaşı olur, gözyaşımız sel olur. Büyük Fuzulî buyurur:
Bende-i mü’min olan çeşm ter ü giryân olur
Çeşmi giryân olmayan elbette bî-îmân olur.
Gözyaşı dökmeyen elbette imansız olur!
Ramazanı hüzünler içinde geçirdik. Gözyaşları içinde bayrama erdik elhamdülillah. Bayram ama nasıl bir bayram…
Bir gazete Gazze’de ateşkes anının resmini yayınlamış...
Taş taş üstünde kalmamış, yerle yeksan olmuş bir Gazze manzarası! Son hayasız saldırılarda katledilenler bini aşmış... Ateşkese dakikalar kala 11’i çocuk 20 kişi, sadece bir evde öldürülüyor!
Bunu zafer sayan, sevinenler, övünenler, kibirlenenler var!
Coğrafyanın bir tarafında İsrail yakıp yıkıyor, öldürüyor. Başka bir tarafında, en keskin müslümanlık iddiasıyla yakıp yıkan, katledenler var. Bir taraftan İsrail, öte taraftan IŞİD. Fiil aynı, yaptıklarının farkı yok.
Tarihsiz bir müslümanlık... Tarihsiz, ilimsiz, edebiyatsız, sanatsız, mimarisiz, insansız, hissiz... Filistin, Suriye, Irak... öldüren, yok eden çok. Yapan, onaran, ihya eden yok!
Bayramınız mübarek olsun!
Erdoğan’ı beyaz Türklere beğendirmek veya Erdoğan’dan beyaz Türk imal etmek:
Seçim süreci reklam kampanyasına dönüştürülüyor. Bütün benzer kampanyalar gibi, ürün ve onun pazarlanması esas. Sahici ve sahih bir liderden, cilâlarla özünden soyutlanmış başkan türetmek. Başbakanı maça çıkarmak, forma giydirmek, gol attırmak... Bunu resimleyip haber yapmak. Tabiiliği ortadan kaldırıp artistliği, yapmacıklığı öne geçirmek... Tayyip Erdoğan’ın bütün gücü, kuvveti, halk nezdindeki itibarı tabiiliğinde!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.