Birlik Ve Beraberlik
Mubârek ramazan-ı şerifte ve geçirdiğimiz 3 günlük bayram süresince, her kesinden insanların kaynaşma, yardımlaşma ve dayanışma örnekleri, özellikle insânî değerler etrafında din kardeşleri olarak sevgiyle, saygıyla kucaklaşmaları, diğer iç açıcı güzel tablolar hepimizi sevindirmiştir. Hürriyet ve istiklalimizin temel şartı olan “BİRLİK VE BERABERLİK” ruhu bu günlerde güçlenmekte ve toplumu sımsıcak kapsamaktadır. Devletimizin, milletimizin ve kardeşliğimizin yapı harcı olan bu ruhu her zaman yaşatmalıyız.
Basiret sahibi herkes görüyor ve anlıyor ki, gayet sistemli bir şekilde aramıza fitne ve ayrılık tohumları ekilerek, sosyal bağlarımız ve bu kardeşlik anlayışımız dinamitlenmek sûretiyle parçalanmak isteniyoruz. Etnik köken, mezhep ve cemaat farklılıklarımız ile siyasî görüş ayrılıkları büyütülerek, sinsice kaşınarak düşman kamplara bölünmek isteniyoruz.
İslam dünyası olarak, farklılıklarımızı bir tarafa bırakıp, ortak noktalarda ve temel değerlerimiz etrafında toplanmak suretiyle sımsıkı kenetlenmek ve gücümüzü korumak varken, ma’alesef kimi kardeş, kardeşini hançerlemeye, arkadan vurmaya ve yok etmeye çalışmaktadır. İç ihtilaflarımız ve husumet cephelerimiz o kadar çoğalmış ki, başka düşmana gerek yok. Biz birbirimize yetiyoruz. Düşmanlar da keyifle seyrediyorlar.
Başta sorumlu devlet yetkilileri ve diğer dînî ve millî eğitim ordumuz olmak üzere, tüm sivil toplum, tarikat ve cemaat önderlerine görev düşmektedir. Onlar milletimizin hamurunu yoğuran ve şekillendiren birleştirici unsurlardır. Yol gösterici rehber olan bu kişiler yapıcı, bütünleştirici ve kucaklayıcı olmak zorundadırlar.
Birlikten kuvvet doğar. Nerede birlik, orada dirlik vardır. Merhum Hacı Bektaş-ı Veli: “Gelin canlar bir olalım. İri olalım. Diri olalım.” derken İstiklal Şâirimiz M.Akif Ersoy da şöyle der:
Girmeden tefrika bir millete düşman giremez.
Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.
Bir binanın tuğlaları gibi, fertleri arasında birlik, beraberlik ve dayanışma olan cemiyetler muhkem kaleler gibi sağlam olur ve huzur içinde yaşarlar. Her alanda başarılı olurlar. Hiç kimse onlara zarar veremez. Çok kritik ve tarihî dönemeçte bulunduğumuz bu günlerde, huzur ve refahın şartı, birlik ve beraberlik içinde Allah’ın ipine sımsıkı sarılmaktır.
Devlet ve Millet düşmanları, özellikle Siyonistler ve tüm şer güçler; suret-i haktan görünerek bizi birbirimize düşürmeye çalışıyor, bulanık suda balık avlamak istiyorlar. İyi düşünelim, meşhur Yahudi Abdullah ibn-i Sebe Şia mezhebini niçin kurmuştur? Kardeşin kardeşini kestiği Kerbelâ olayının sebebi bu hâin tahrikler değil midir? Bugün de aynen küçük sorunlar ve ihtilaflar canlı tutulurken, masum Filistin halkı yok edilmek istenmektedir.
Kardeşinin kuyusunu kazanlar, Ebû Cehil gibi kazdığı kuyuya kendisi düşer. Nitekim maskeler düşmekte ve kirli yüzler ortaya çıkmaktadır. Maşalar ve kiralık uşaklar iyice sırıtmaya başlamıştır. Birliğimize kastedenlerin tuzakları kendi ayaklarına dolaşacaktır.
GÜN BİRLİK VE BERABERLİK GÜNÜDÜR.
[email protected]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.