CHP zulmüne karşı, merhum Mehmed Akif’le birlikte mücadele eden merhum Eşref Edib’in, Beyan Yayınları’ndan çıkan “Milleti Nasıl Aldattılar” alt başlıklı “Kara Kitap”ından.

Kara Kitap sayfa 56 ve 57.

“1942’de ‘Kur’an’dan İktibaslar’ adıyla neşrettiğimiz bir eser de bütün memleket kütüphanelerinden toplattırıldı.

Baştanbaşa âyât-i kerimeden ibaret olan bu mübarek eser, karakollarda ayaklar altında süründürüldü.

Zamanın matbuat müdürü, Halkçıların gözdesi, ideolojilerinin baş mümessili, meşhur müseccel, (tescilli) solcu Vedat Nedim Tör, “Dâhiliye Vekâleti Matbuat Umum Müdürlüğü, 653 sayı ve 17 Mayıs 1942 tarihli” bize gönderdiği tezkerede şöyle diyordu:

-“Biz her ne şekilde ve surette olursa olsun, memleket dâhilinde dini neşriyat yapılarak, dini bir atmosfer yaratılmasına ve gençlik için dini bir zihniyet fideliği vücuda getirilmesine taraftar değiliz.”

•

Vedat Nedim ki, Komünist Partisi kurmak ve Rusya hesabına Türkiye’ye ihanet etmek suçuyla muhakeme edildiği sırada şöyle itirafta bulunmuştur:

“1925 tevkifatı (tutuklanması) üzerine kaçan Şefik Hüsnü’nün Moskova’dan gönderdiği talimatı aldıktan sonra merkez heyetinden olup tevkif edilmeyen Mahmut, Salih ve Faik ile faaliyete geçtik.

Mevkuf (tutuklu) arkadaşlara, Moskova’dan Kızıl Yardım Teşkilatı tarafından gönderilen paraları dağıttık.

Moskova ve harici büromuz bizden daha fazla faaliyet ve tahrikler istedi; gazetelere aksedecek faaliyetler göremeyince de muntazam gönderilen 1000 dolarlık tahsisat kesildi.” (Senatör Doktor Fethi Tevetoğlu, Türkiye’de Sosyalist ve Komünist Faaliyetleri)

İşte bu millet, böyle çeyrek asırdan fazla zaman bu zalimlerin boyunduruğu altında inledi durdu.

Bütün bu zulümlere, bütün bu şenaatlere (kötülüklere, rezaletlere) bütün bu hakaret ve zilletlere tahammül etti.

Ne de sağlam canı varmış. Ne de tahammül kabiliyetinde imiş.”

•

Aynı eserin 94 ve 95. sayfalarına devam edelim ve kimlerin kimlerle ittifak ettiklerini, görelim. Meğer ittifak için bugünleri bekliyorlarmış.

“Kur’an’ın aslını ortadan kaldırmak en büyük gayeleri idi. Dalâlet devrinin, Müslüman halkın vicdanlarını sızlatan baskılarından en ağırı, CHP’nin ibadetlere müdahalesidir.

Ezan’ların, Tekbir’in Kur’an diliyle okunması memnuiyeti (yasağı) milletin kalbini en derin ıstıraplara uğratmıştı.

Anlaşılıyordu ki, Din-i Mübin-i İslam’ı can evinden yıkmak istiyorlardı. Ezan’dan ve Tekbir’den başlayan bu yasaklı durum, bir müddet sonra namazlarda okunan surelere de teşmil edilecekti, (uygulanacaktı, genişletilecekti.)

Asıl gaye, Müslüman Türkleri Kur’an’dan ayırmaktı. Bu suretle Müslüman Türkler, mürür-ı zamanla (zaman aşımıyla) Kur’an’a büsbütün yabancı kalacaklar, Kur’an yerine yalan yanlış birtakım tercümeler kaim olacak, nihayet din ve ibadet oyun haline gelecekti.

Bu suretle Masonluk, CHP zihniyeti ve ideolojisi, büyük gayesine vasıl olmuş bulunacaktı.”

•

İşte kitaptan alıntılar. Yoruma gerek kalmadı. Rabbim çatıcıları birbirinden ayırmasın.