Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Sahte peygamberin halifesi

Sahte peygamberin halifesi

Cemal Abdunnasır ve benzerleri ideolojik asrın sahte peygamberleri sayılırlar. İdeoloji dinin yerine ikame edilmiş sahte dindir. İdeologlar veya uygulayıcıları da bu sahte dinlerin sahte peygamberlerdirler. Onlardan birisi de Muammer Kaddafi’dir. İktidarı Nasır’ın son yıllarına denk gelmiştir ve Nasır onu bozacının şahidi şıracı misali ‘Arap ümmetinin emini’ olarak selamlamıştır. Adeta onu Ebu Ubeyde Bin Cerrah’a benzetmiştir. Kaddafi, Nasır’ın halifesidir. İdeolojik halifesi denmesi daha doğru olabilir. Siyasi halifesi olan Sedat ise Nasır’ın yolundan sapmıştır. İdeolojik halifesi Kaddafi ile siyasi halifesi Sedat’ın arası bozulmuştur. Hatta Sedat bir ara Libya’yı işgalin eşiğine gelmiştir. Sedat her konuşmasında Kaddafi için demediğini bırakmazdı. Onun deli olduğuna hükmederdi. Sedat döneminin başbakanlarından Kemal Hasan Ali de Kaddafi’nin anormal belirtilerinden dolayı Avusturyalı doktorların nezaretinde tedavi olduğunu söylemiştir. Lakin tedavilere cevap verememiştir. Hastalığı günbegün azmıştır. Nasır ile Kaddafi’nin ilişkisi El Hakim Biemrillah ile halifesi Hamza ibn Ali ibn Ahmed’in ilişkisine benzer. Nasır hakkında bazı taraftarlarının peygamber yakıştırmasında bulunduğunu söylemiştik. Halefi ve halifesi Kaddafi ondan aşağı kalır mı? 17 Şubat Devrimi sırasında Kaddafi’nin bu yönüyle alakalı olarak kısa bir değini de bulunmuştuk. Aslında mesele derin. Deccal ve aynı zamanda Büyük Deccal çırağı olan Kaddafi de Nasır gibi peygamber olarak takdim edilmiş ve ondan hiçbir itiraz gelmemiştir. Mirella Bianco adlı İtalyan bayan gazeteci tarafından yazılan “Bir Çöl Mesajcısı Kaddafi’ kitapta yazar, Kaddafi’ye kur yapıyor ve ayar çekiyor ve ona ‘peygamber’ diye hitap ediyor! Kaddafi itiraz etmiyor. Zira serde delilik var. Niye itiraz etsin ki? İtalyan yazar Mirella Bianco’nun bu kitabı Kaddafi’nin kaçıklığına ve sapkınlığına kanıt olarak görülmüş ve bu kitap üzerine reddiye mahiyetinde birçok makale ve kitap yazılmıştır.

Bu kitaplardan birisi Rabıtatü’l Alemü’l İslami yayınları arasında çıkan ‘Er Reddü’ş Şafi Li Müfteriyat el Kaddafi’ adlı kitaptır. Bu kitap 1979 yılında Mekke’de yayınlanmıştır. Bir diğer ifadeyle 1400 hicri yılının yayınlanmıştır. Kaddafi iktidarının üzerinden de yaklaşık 10 yıl geçmiştir ve dengesizlikleri, çarpıklıkları ve tezatları ortaya çıkmıştır. Ama dünyada ideolojik çığırı izleyen bütün ulusalcılar, devrilirken ustaları Kaddafi’ye sahip çıkmıştır.Aynı damardan besleniyorlar. Meseleye sanki sadece Sarkozy ve Bernard Henri Levy’nin fırsatçılığı üzerinden yaklaşmışlardı! Halbuki, Kaddafi Yahudilerin eski ortağıdır. Fransızlar sadece ön almak istemişlerdir. Biten bir iktidarı sökerek gelecek ile köprü kurmak ve ondan pay almak derdindeydiler. Şimdi hep birlikte Kaddafi iktidarını halifesi Halife Hafter üzerinden ihya etmeye çalışıyorlar. Rabıta Yayınları arasında çıkan kitapta Kaddafi’nin birçok sapkınlığına yer veriliyor. Bunlar arasında Mirella Bianco’nun peygamberlik atfı ve Kaddafi’nin bunu sukutla geçiştirmesi veya karşılaması da var. Kaddafi, Hazreti Peygamberin sünnetini reddederek Mısırlı Marksistlere ısmarladığı Yeşil Kitabı yerine ikame etmiştir. 

Konuya bir kez daha ‘Peygambersiz Kur’ancılar’ kitabında temas eden Prof. Hadim Hüseyin İlahi Bahş (El Kur’aniyyun ve Şübehatihim Havle’s Sünne/ Gureba Yayınları, İstanbul) Kaddafi ile Rabıta Heyeti arasındaki Bingazi’de yapılan görüşmeye yer vermektedir. Bu görüşmede Şeyh Abdulaziz Bin Baz bazı endişelerini gündeme getirmiştir. Bu endişeler kitapta geçen şekliyle şöyledir: “Burada Ekselansları Albay Muammer Kaddafi ile ilgili olarak okuyucuları ve Müslümanları kaygılandıran önemli bir durum bulunmaktadır. Bizim buna karşı dikkatli olmamız ve hükmünü beyan etmemiz gerekir. O da şudur: İtalyan Bayan gazeteci Mirella Bianco ‘Çöl Peygamberi Kaddafi’ isimli kitabının (241) sayfasında, Ekselansları Albayın kendinin Allah’ın peygamberlerinden bir peygamber olduğunu iddia ettiğine delalet eden şeyler zikretmektedir. Bu bayan gazeteci kitabının ilgili sayfasında Kaddafi’ye şöyle hitap etmektedir: ‘Ey Allah’ın Rasülü! Sen bir koyun çobanı mıydın?’ Kaddafi ise ona şu sözlerle mukabele etmektedir: ‘Evet, bunu yapmayan hiçbir peygamber yoktur!’ Bu cevap onun Allah’ın resülü olduğunu kabul ettiği anlamına gelir. Çünkü onu inkar etmedi ve ben bir peygamber değilim demedi. (Peygambersiz Kur’ancılar, Gureba Yayınları s : 176)…” Evet! Batılılar Kaddafi’yi bu şekilde ayartmaya ve peygamberlik iddiasında bulunmaya davet ediyorlar; o da onların suyundan gidiyor. Yeşil Kitap ve benzeri kalan bidatları da artısıdır. Mısırlı Ahmet Çelebi selefi Nasır’ın da Kaddafi gibi her gelene sataştığını ve Araplar arasında uyum ve ilişkiyi bozduğunu nazara vermektedir. Nasır’ın serkeşliğini Kaddafi devralmıştır. Ne kendi bulmuştu huzur ne dünyaya vermişti rahat. Ama Abdulhamid Keşk’in öngördüğü gibi hayatı bir lağım ve kanalizasyon çukurunda son bulmuştur. Kaddafi selefi Nasır gibi hem yırtıcı hem de kışkırtıcı idi. Layığını buldu. Bugün Kaddafi’nin halifesi Halife Hafter ile Nasır’ın halifesi dönek Sisi Mısır’da Nasır rejimini dirilttikten sonra Libya’da da ortaklaşa İslamcıları dize getirmeye ve eski sistemi canlandırmaya çalışıyorlar. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi