Zaferin hakkını vermek!
Cumhuriyeti cumhura mal etme yolunda güçlü bir adım atıldı, halk cumhurbaşkanını seçti. Şüphesiz bu bir dönüm noktası.
Bir seçim geride kaldı ve asıl zaferi millet kazandı.
Sonuçlar ilgi çekici ipuçları veriyor.
Geniş bir kitle, Tayyip Erdoğan’ın ardında durmaya devam ediyor. Dünyada benzeri var mı, bilmiyoruz, fakat Türkiye’de girdiği bütün seçimleri kazanan bir başka lider yok.
Tayyip Erdoğan yüzde elli bir nokta sekiz ile seçimi kazanıyor. Bana göre, çatıcılar da kaybetmiş sayılmaz. Eğer böyle bir siyaset hamlesi yapmasalardı, yüzde kırka yakın oy alan bir isim olmazdı. Bir diğer kazanan da Demirtaş. Yüzde on barajının önünde duran bir siyasî hareket ya kucaklayıcılığını artıracak, ya da dönüş yapıp, eski klişe türküleri çağıracak. Bundan sonra ikinci ihtimalin sözkonusu olmadığını söyleyebiliriz.
Tayyip Bey, daha yüksek nisbette oy alabilir miydi?
Bu mümkündü. Ulaşılamayan resimlere ulaşmak yönünde bir kampanya yürütülebilmeliydi. Muhalefetin yükselttiği korku duvarlarını yıkarak halka ulaşılmalıydı. Öyle yapılmadı, hatta muhalefet kesimini tedirgin eden bir sertlikte seçim kampanyası yürütüldü. Sanıldı ki, Tayyip Erdoğan güçlü gösterilerek, hatta futbolla bile bu güç ısbatlanarak destek yükseltilecek. Beyaz Türklere doğru yapılan bu hamleler, Erdoğan’ın sahiciliği ile bağdaşır nitelikte değildi. “Neyse o” olan bir lider değil, şuna veya buna hoş gelecek kurmaca bir lider... Tahminimiz, bu propaganda taktiği, oyları artırmadı azalttı.
Evet bir zaferden söz ediyoruz. Her zafer, yenileni silkeler, kazananı rehavete sürükler. Zaferi tevazuyla karşılamak, içine sindirmek de güçlü liderlerin sanatıdır.
Altın örnek, Yavuz Sultan Selim’in, o muazzam Mısır seferinden dönüşüdür.
Kudretli padişah, İran zaferinin parlak tacı ile yetinmemiş, güneye, Hicaza kadar uzanan bir zaferin peşine düşmüştür. Bu sefer siyasî ve iktisadî bir sefer olduğu kadar, İslâm dünyasına yönelik bir liderlik hamlesidir. Yavuz Selim Mısır seferinde Araplarla savaşmaz, çünkü Mısır kölemenleri Türk ve Çerkesdir. O devletin literatürdeki adı Ed-Devlet’it-türkiye’dir.
Osmanlı dünyanın diğer büyük gücünü alt eder ve tartışmasız dünyanın birinci devleti olur. Böyle bir devletin sadece şeklen değil, fiilen de hilafeti temsil etmesi kaçınılmazdır.
Yavuz Selim’in büyük bir zaferin galibi olarak İstanbul’a geleceği gün bellidir. Günler öncesinden hazırlıklar yapılır, alaylar, donanmalar, gösteriler, eğlenceler ve şenliklerle Selim Han şanına yakışır şekilde karşılanacak, hafızalardan silinmez muhteşem bir kutlama olacaktır...
Beklendiği günün gecesi Sultan Selim, Üsküdar’dan bir kayıkla sesizce Topkapı sarayına ulaşır... “Hakimü’l-haremeyen”liği reddeden, “Hadimü’l-harameyn” olmayı seçen Selim Han’a yakışan budur.
Tayyip Bey’in zaferin hakkını vereceğinden şüphemiz yok. Seçildiği makamı dolduracak, ülkenin geleceği ile ilgili hayatî adımlar atacaktır. Şimdi sistem yeniden kurulmaktadır. Artık, eski Türkiye’nin ideolojik takıntılarıyla vedalaşmanın, bu takıntıların zaruri kıldığı törenleri bir kenara bırakmanın zamanıdır. Siyasi sistemin hukuk ve demokrasi temelinde ve güçlü medeniyet altyapımızın değerleri çerçevesinde yenilenmesinin zamanı gelmiştir.
Bunu elbette başaracağız.
Türkiye bir seçimi geride bırakırken, en geç 10 ay sonra bir genel seçimle sınanacağını unutmamalıdır.
Tayyip Bey, önümüzdeki seçimin de kahramanı olabilir mi? Bugünkü sistemle bunun mümkün olmadığı ortadadır. Sistem kısa sürede ve nasıl değiştirilebilir? Bu da cevabı müşkil bir sorudur.
O zaman önümüzdeki seçim cumhurbaşkanlığı seçiminden daha hayati önem taşımaktadır. Bırakalım cumhurbaşkanı ile aynı siyasî eğilimi temsil eden siyasî parti hükümetinin ilişkilerini, farklı siyasî eğilimlerin hükümetlerinin konumlarını da düşünmek gerekmez mi?
Bir yapıyı yıkmak kolaydır, yenisini nısfet ve adalet üzre kurmak meharet ve ustalık ister! Bu da gönülleri bir arada tutarak, gönül yaparak olur.
Ankara başkanı hâlâ konuşabiliyor!
Mahalli seçimlerde 5. defa, Tayyip Beyin arkalaması ile seçilen değişmez Ankara başkanı yine kendine yakışan açıklamalar yapmış. Halbuki, onun seçim sonuçlarına bakıp lâl ü ebkem olması gerekirdi. Cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçları ortada. Tayyip Bey, ona on puan fark attı. Böylesine antipati birikimi yapmak kolay değil!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.