Yenilgi Yenilgi Büyüyen Zafer
Bu yazı bir seçim değerlendirmesi değildir. Eğer öyle olsaydı, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, daha önceki yıllarda girdiği sekiz seçimde başarı kazandığı gibi, 10 Ağustos Pazar günü yapılan Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçiminden de başarı ile çıkmasını, ancak “zafer üstüne zafer”olarak tanımlamak daha doğru olurdu. Yeri gelmişken, “imam-hatipli” kimliğiyle öne çıkan bir siyasi liderin seçimle ilk kez Cumhurbaşkanlığı makamına gelmesini, hem Türkiye siyasi tarihi açısından, hem de sosyo-politik plânda Müslüman dünyanın “ma’kûs talihinin yenilmesi”açısından çok önemli bir dönüm noktası olarak görüyor; Gazze’den Bosna’ya, Somali’den Mısır, Suriye ve Arakan’a, hatta Afrika kıyılarından Orta Asya içlerine ve Uzakdoğu’ya kadar dünyanın dört bir yanındaki mazlum Müslüman toplulukların bu tarihi gelişmeden dolayı yaşadıkları sevinç ve coşkuyu da oldukça anlamlı buluyoruz.
Asıl üzerinde durmak istediğimiz ve “asli meselemiz” olarak sürekli gündemimizde tutmamız gerektiğine inandığımız temel konu ise, Müslüman dünya olarak yaşamakta olduğumuz sıkıntılar,çelişkiler ve yenilgilerdir. Gazze’de, Irak’ta, Doğu Türkistan’da, Suriye’de, Libya’da, Afganistan ve Azerbaycan’da Müslüman kanı akmaya devam ederken; Arakan’da, Mısır’da, Bangladeş’te yapılan katliamların külleri tüterken; Bosna’da, Çeçenistan’da, Keşmir’de yıllar yılı yaşananacıların anıları zihinlerde taze iken; kısaca Ümmet coğrafyasının neresine baksak, kan vegözyaşları görüyorken, bizim bundan daha önemli ve öncelikli bir gündemimiz olabilir mi? Ümmetin umutla ve heyecanla takip ettiği Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçimi bile bu gündemden bağımsız düşünülebilir mi?
İmdi, hakikat şu ki; bugün Müslüman Dünyanın yaşadığı can yakıcı sıkıntıların temelinde, İslâm’ın yeniden tarihin belirleyici aktörü olmasını engellemek veya hiç olmazsa geciktirmek amacıylaşer odakların kurdukları sinsi plânlar, tuzaklar ve desiseler yatmaktadır. Yaklaşık üç yüzyıldan beri yenilgi üstüne yenilgi yaşayan Müslüman Dünya, -Roger Garaudy’nin harika tespiti ile- Materyalizmin ikiz kardeşleri Sosyalizm ve Kapitalizmin çifte ve kesin iflası karşısında, mensubu oldukları İslâmiyet’in yegâne alternatif hayat nizamı olarak insanlığın ufkuna yeniden doğduğu bir hengâmda bu derin travmalarla sarsılmakta ve adeta bir doğum sancısı yaşamaktadır. Tunus’ta başlayıp Mısır’da, Suriye’de devam ederken son ikisinde binlerce, on binlerce Müslümanın kanı pahasına durdurulan ve tüm Müslüman Dünyaya yayılması engellenen“İslâm baharı”, beklenen bu kutlu doğumun sancıları ve adeta kursaklarda bırakılmak istenenumudun fidanlarıdır. Küresel şeytani güç odakları ve onların yerli işbirlikçileri, İslâm’ı “insanlığın son umudu” olmaktan çıkarmak için; O’nu terörle, vahşetle, gerilikle özdeşleştirmeye yönelik akla hayale gelmedik algı operasyonlarına girişseler de, Müslümanlar arasındaki her türlü ihtilafı körükleyip mevcut farklılık ve anlaşmazlıkları düşmanlıklara, çatışmalara ve hatta bölgesel savaşlara dönüştürmeye çalışsalar da, dahası birçok Müslüman birey ya da grup böyle bir çatışmada taraf olmaya teşne olsalar da, İslâm’ın müminlere kazandırdığı basiret, feraset ve kardeşlik bilinci, eninde sonunda bu hain planları ve sinsi tuzakları Allah’ın izni ve inayeti ile akim bırakacak; Müslümanlar adeta küllerinden tekrar doğacaktır.
Şimdi, üstad Sezai Karakoç’un, son günlerde çok işittiğimiz mısralarını hatırlamanın tam zamanıdır:
“Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır. / Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır.”
Evet, ümmet olarak yanmışsak ve bugün yanmaya devam ediyorsak da, elbette küllerimizden yapılacak bir hisar vardır. Yine ümmet olarak, acılarımıza yeni acılar, yenilgilerimize yeni yenilgiler ekleniyorsa da, kesin olan şu ki, o yenilgilerin derûnunda gelişip büyüyen bir zafer vardır. Kur’ân-ı Kerîm’in insanlığın idrakine sunduğu üzere; sadece “Rabbimiz Allah’tır” dedikleri için eziyet edilen, yurtlarından sürülen, ateş hendeklerinde yakılan ve aralarında Allah’ın peygamberi de olduğu halde, zorluklara dayanamayıp “Allah’ın yardımı ne zaman?” diye feryat eden mazlumlara, “Dikkat edin! Allah’ın yardımı muhakkak yakındır!”müjdesi ile geldiği gibi, bugünün mazlumlarına da gelmekte olan “Allah’tan bir yardım ve yakın bir zafer” vardır (Bkz: Burûc 85/1-9; Bakara 2/214; Saff 61/13; Fetih 48/1-2…).
Azîz ve Celîl Rabbimizin vaat ettiği ilahî yardım ve zafer muştularına layık olacak sağlam imanı ve takvayı kuşanıp salih çabalar sergilemeye sabırla ve kararlılıkla devam ettiğimiz takdirde, yani Kur’ân ifadesiyle “Rabbimiz Allah’tır” deyip doğrulduğumuz ve dosdoğru bir istikamet üzere yürüdüğümüz taktirde, Allah ümmete korku da, üzüntü de yaşatmayacaktır inşaallah (Fussilet 41/30; Ahkâf 46/13). Yenilgi yenilgi büyüttüğümüz zaferin ilk esintileri, mümin gönülleri ferahlatmaya başladı bile. Elhamdülillah!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.