Meğer heykelperestmiş!
Süreyya’nın sırları bir bir ayan oluyor. Meğer bir de heykelperestmiş!
Biz memlekette heykel bolluğundan şikâyetçiyiz, onun karşı olduğu heykel değil, heykeli yapılan kişi imiş!
Hazret buyurmuş: “Heykelleri yıkabilirsiniz, fakat fikirleri asla!”
Demek ki heykelin bir de fikri var!
Varsa, ona dokunmayalım. Fikredebilen ilk heykeli Sırrı’nın adamları icad edmiş anlaşılan!
Pek düşünen adama da benzemiyor ama, belki de silahı düşünüyordur!
Bu heykel Lice’de yapılabiliyorsa, Ilıca’da da yapılabilmeli. Var mısın? Hem de açılışını cumhurbaşkanı adayın Selahattin Demirtaş’a yaptıralım?
Ben derim ki, ille de birilerinin heykeli dikilecekse, bu neden Demirtaş veya Önder olmasın?
Fikirse fikir, zikirse zikir.
Gelelim esasa: Demek ki, bundan sonra yıkılmaz fikirleriniz olsun istiyorsanız, heykelinizin de olması lâzım! Fikrin ne kadar pestenkerane olursa olsun, heykeli sayesinde yıkılmaz, hatta heykeli yıkılsa da yıkılmaz!
Mahsum mu, Mahzun mu, Masum mu olduğunu bir türlü bilemediğim ölünün marifeti askere kurşun atmakmış!
Bu mu fikir? Silah kullanarak fikrini doğrulatmak! Bu mu mücadele? Ne duruyorsun öyleyse, sen de büyük fikir adamı ol. Al keleşi eline-Düş Mahsum’un yoluna!
Biz babasının yaptığı putları kıran İbrahim’in yolundanız…
Fikrin varsa, can baş üstüne, gel savun. İkna et, inandır. Sana tâbi olalım. Bize etniklik dayatma! Bize heykel dayatma!
Aslında sosyalizmi rehber edinmiş bütün siyasi hareketler çeyrek asır içinde çok sayıda heykellerinin yerle bir edildiğini gördüler.
Sovyet sistemi çöktü, Sovyetler Birliğindeki on binlerce Lenin, Stalin, Marks…heykeli yerlerde süründü… Bir zamanlar tapınılan heykeller çöplüklere atıldı.
Heykelleri yıkanlar, bir süre önce ona bağlılık mecburiyeti olanlardı. Heykellerden önce fikirleri yıkıldı.
Yeni çirkine mahkûm, eskisi güzellerin;
Allah kuluna hâkim, kulları heykellerin!
Üstad, sırf bu mısraları yüzünden rahmetle anılabilir.
Komünizm gürül gürül gitti… Heykeller patır kütür yıkıldı… 20. yüzyıl heykel devriydi, 21. yüzyıl heykel yıkma devri!
İkonaklazm, yakini “ikon kırıcılık” yeni bir akım değil. Anadolu bu tarihi yaşadı. Çok sayıda heykel Doğu Roma devrinde yıkıldı. Doğu Hıristiyanları ülkelerini heykellerden temizledi. Batı Hıristiyanları ise inançlarını heykele hapsetti.
Sırrı’nın gerçek “önder”liğini göstermek için eline altın bir fırsat geçmişti. Bu heykelperestlere gidip, “arkadaşlar bu bir provokasyondur, bırakın heykeli meykeli, betondan alçıdan yapılmış bu nesnenin hiç kimseye faydası yok ve barış bütün bunlardan daha değerlidir” diyebilse idi her şey başka olacaktı. Fakat, Sırrı’nın bütün sırrı, örgüt yağcılığı. “Fikrimi neye sayarsan say, heykelime dokunma”dan öteye geçemedi!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.