Gül’e, güle güle mi?
Milletimizin teveccühü ile seçilmiş ilk Cumhurbaşkanımız Receb Tayyib Erdoğan kardeşimizi ve milletimizi tebrik ediyoruz. Kardeşimize; sorumluluğu ve vebali çok büyük olan yeni görevinde Hak ve adalet ilkeleri doğrultusunda başarılar diliyoruz.
Görevini devreden dava arkadaşı Abdullah Gül kardeşimize de faydalı, bereketli, hayırlı ve sıhhatli ömürler diliyoruz.
Tayyib Erdoğan kardeşimiz gibi Abdullah Gül kardeşimiz de büyük bir sabırla sadakat, birlik ve beraberlik imtihanını bugüne kadar başarıyla verdiler. Beraber başladılar, beraber yürüdüler, beraber ıslandılar ve inişi zor olan makam merdivenlerinde beraber yükseldiler.
Bu başarılar sadece Allah’ın lütfu ve yardımıyla gerçekleşti elhamdülillah.
Gül kardeşimiz, makam emanetini terk edene kadar emanete sadık kaldığına şahidiz. Ülkemize ve milletimize hiçbir ihanetin içinde olmadı. Çatı’nın adaylık teklifini nefsini yenerek reddetmesi onun dava ve vefa ahlakının güzelliğindendi!
Gönlümüzden geçen Gül’ün nöbet değişikliğiyle Başbakan adayı olarak Genel Seçimlere girmesiydi. Ve ezici bir çoğunlukla Ak İktidarını güçlendirmesine ve elzem olan Başkanlık sistemine yardımcı olmasıydı. Ve o ülkesi adına bu fedakârlığa hazırdı. Ama beklenen gerçekleşemedi.
İstişare neticesinde muhtemelen, aynı yolda doğmuş yürümüş ve çile çekmiş dava adamı Prof. Ahmed Davutoğlu hocamıza veya başka bir ehil ve emin kardeşimize bu bayrak teslim edilecek İnşallah. Görev kime tevdi edilirse tebrik ediyoruz. Hayırlı olsun. Allah, Hak ve adalet ilkeleri içinde daim yar ve yardımcısı olsun.
Gül kardeşimize ve hepimize, “Olanda hayır vardır” ilkesi doğrultusunda alınan karardaki hayrı görebilmeyi fitne ve şerlerin her çeşidinden kaçınabilmeyi tavsiye ediyoruz.
Bu davada çile çeken emeği olan hiçbir kardeşimize güle güle dememeliyiz. Hele kardeşimiz Gül’e asla!
Gül kardeşimiz, bundan sonra arayan değil, aranan olmalı. Etrafına yanaşmakta olan makamkoliklerin ve bölücülerin tahriklerine kapılmamalıdır. Bir bölen asla olmamalıdır. Zaten şu ana kadar ki duruşuyla da davaya olan samimiyetini ispat etmiştir.
Gül kardeşimizi tahrik eden makamkolik kardeşlerime de şaşırıyorum! Bazı kardeşlerimizin tam beş dönem milletvekilliği yapmalarına rağmen bu hırs nedir? Şaşırıyorum!
Bu satırları yazan kardeşiniz olarak; siyasi yasaklar, mahkemeler ve sürgün cezaları sebebiyle, sadece 2 yıl bir ay milletvekilliği ve 1 sene 10 ay belediye başkanlığı yaptık. Ve ateşten gömlek olan o veballi makamlara zerre kadar hırsımız olmadı elhamdülillah. Şahsımıza ihtiyaç duyulmadıkça ve vadilerde tilkileri görmedikçe olmayacak inşallah.
İktidarımız da; Gül’ün aleyhine yazmayı ve konuşmayı yasak etmelidir. Kalp kırıcı ve onur zedeleyici paraşüt ekiplerinin ve yağcı dalkavukların ahlaksız saldırılarını mutlaka durdurmalıdır. Unutmayalım ki; isyan eden kadar ettiren de, bölen kadar böldürmeye sebep olan da Allah katında sorumludur!
Ve iktidarımız; insanlık âlemi için çok daha mühim olan İKO veya BM Genel Sekreterliği görevlerine Gül kardeşimizin getirilmesi için gayret göstermelidir.
Bugünlerde ve her zaman liderlerin etrafında arabozucu dalkavuklar yerine, arabulucu gerçek dostlar olmalıdır! Mikrop ve laf taşıyanlar değil, ilaç ve sevgi taşıyanlar olmalıdır. Kapıkulları değil, Zembilli Ali Efendiler gibi sadece Allah’a kul olacak uyarıcılar olmalıdır.
Yeni Türkiye hedefinde henüz yolun başındayız. Ve çocukluk dönemindeyiz! Önümüzde aşılması gereken devasa sorunlar var. Daha yokuşu ve inişiyle sıkıntılı günler önümüzde duruyorken birbirimizle uğraşacak ne vaktimiz var ne de enerjimiz! Ayrılmaya ve ayırmaya asla tahammülümüz yok!
Fitne zamanlarında kadınlarımız da, erkeklerimiz de elini ve dilini tutmak mecburiyetinde olduğunu unutmamalı!
Allah (c.c), korktuğumuz ayrılıktan, bölünmekten ve böldürmekten emin, umduğumuz barışa, birliğe, kardeşliğe ve hayırlara nail kılsın.
Selâm ve duayla