Etobur Dinsizlerin Kurban Tenkitleri
Yarı pişmiş kanlı bifteğe yahut domuz pirzolasına bayılan bazı çağdaş ve ilerici kişiler İslâm’daki kurban kesme ibadetine ateş püskürürler.
İslâm âlimleri ve tasavvuf büyükleri içinde kurban üzerinde en fazla duran ve Müslümanları bu ibadeti yerine getirmeye teşvik eden zat Bursalı İsmail Hakkı (Kuddise sırruh) hazretleridir.
Ben bir Müslüman olarak kurbanı tenkit eden dinsizleri, ateistleri, çağdaşları mı dinleyeceğim; yoksa büyük âlim, büyük mutasavvıf, bilge kişi, örnek insan İsmail Hakkı Bursevî hazretlerini mi? Elbette ikincisini.
Bir kısım hayvanlar, insanların beslenmesi için yaratılmıştır. Koyunlar, inekler, diğer kesim hayvanları kesilmeseler ve yaşlanıp ölmeleri beklense ne olur? Dünya bir hayvanlar darülâcezesine döner. Yeryüzü yüz milyonlarca, belki de milyarlarca ihtiyar, hasta, aceze hayvanla dolar...
Dinimiz hayvan kesiminde merhametsizliği, eziyet vermeyi, zulmü yasaklamıştır.
Bilge ve merhametli Müslümanlar kuzuları kesmez. Büyüsünler, koyun veya koç olsunlar, yavrulasınlar... Ondan sonra kesilebilirler.
Kurban kesmeyi tenkit etmek çok ucuz, çok beyinsizce bir eleştiridir.
Hergün bol bol et yer, hergün et satın alır; sonra da kurbanı tenkit eder.
Kurban kesmenin hikmetleri, sırları vardır.
Bir Müslüman toplum kurban kesme ibadetini yerine getirmezse başına bir sürü felâket gelir, kendisi kurban olur.
Kurbanı tenkit eden şu ilericilere ve dinsizlere bakınız.
Dünyayı fesada vermişler, oluk oluk insan kanı akıtıyorlar.
Irak’ta bir buçuk milyon Müslüman öldürüldü, niçin tenkit etmiyorlar?
İslâm dini uyuşturucuyu, alkolü yasak etmiştir. Dinsizler bu zehirlerle yüz milyonlarca insanı hasta edip aheste aheste öldürüyor.
Sevgili Müslüman kardeşlerime tavsiyem:
Kurban bayramında kesmeniz vacip olan kurbanınızı mutlaka kesiniz. Kesinlikle hayvana eziyet etmeyiniz, ettirmeyiniz, çünkü haramdır. Kesilecek hayvanın gözleri bağlanmalıdır. İte kaka, sürükleye sürükleye götürülmemelidir. Kesim işini, iyi bilen uzman bir kişi yapmalıdır. Hayvana acı çektirilmemelidir.
Kurban, Allah rızası için kesilmelidir. Etinin mümkün olduğu kadar çok kısmı muhtaç fakirlere verilmelidir.
Kestiğiniz, keseceğiniz kurbanlar sizi felâketlerden koruyacaktır inşaallah.
Kurban kesmek merhametsizlik değildir.
Yeter ki, keserken merhametli bir şekilde kesilsin.
Etobur dinsizlerin kurban kesilmesini tenkit etmeleri gülünçtür, maskaralıktır.
Şehir Depremini Bekliyor...
İYİ ve doğru dürüst idare edilen bir ülkede 6,5 şiddetinde bir deprem olur, bir iki kişi ölür; bizde bu şiddette bir depremde birkaç yüz kişi, hattâ birkaç bin kişi can verir.
Medenî ülkede 7 küsur şiddetinde bir depremde bin kişi ölürse bizde 20-30 bin kişi ölür...
Büyük depremden bu yana 9 sene geçti. Ne gibi tedbirler alındı?
Toplantı üstüne toplantı, beyan üstüne beyan, rapor üstüne rapor... “İş” olarak bir şey yapılmadı.
9 senede İstanbul yeniden yapılabilirdi. Yapılmadı.
Şehirdeki yapıların yarısından fazlası kaçakmış.
İst./Fatih Akdeniz Caddesi’ndeki binalar teker teker incelenmiş, üç bina dışında, 7,5 şiddetinde bir zelzelede hepsi yıkılacak durumdaymış. Rapor ortada... Tedbir yok...
Marmara denizinin dibinden fokur fokur gaz çıkıyormuş... Tedbir yok.
Küçük uçaklarla şehri gezdiren firmalar varmış. Bilet ücreti biraz pahalı, 100 liranın üzerindeymiş. İmkânı olan birkaç kişi bunlara binsin ve şehri şöyle bir çepeçevre gezsin. Yirmi milyonluk dev kentin etrafında on binlerce çok yüksek mesken binası yapılıyor. Deprem yaklaşıyor, rant hırsı devam ediyor.
Depremi yazma, aman halkın morali bozulmasın.
Depremle ilgili bütün planlar (onlara da plan denilebilirse) faciadan sonra ne yapılacağına ait.
Konya’da durup dururken yıkılıp 100 vatandaşa mezar olan Zümrüt apartmanı gibi kim bilir İstanbul’da kaç apartman var.
Birkaç hafta önce bir vatandaş İznik gölüne girmiş. Aaaa bir de bakmış ki, gölün üzeri karınca ölüleriyle dolu... Bunlar deprem habercisi hadiselerdir.
İzmir Ege bölgesinde de yer sarsıntısı bekleniyormuş.
Depreme karşı tedbir almakla vazifeli olanlar kimler?
-Öncelikle hükümet.
-Sonra belediyeler.
-Üniversiteler, ilim adamları.
-Medya.
Seçimlerden önce kaçak yapılar için yeni bir af çıkartılırsa hiç şaşmam.
Toplumun bir kısmı hoplaya zıplaya, çalıp oynayarak; diğer büyük kısmı düşe kalka, ağlayıp sızlayarak bir menzil-i maksuda doğru gidiyor.
Gazetelere bakınız: Mankenler, sporcular, şarkıcı türkücüler, çalanlar (müzik ve başka şey...), rezaletler, meraklı şeyler (balina yavrusu tekneyi annesi sanıyormuş...), ölü yavrusunu günlerden beri bağrına basan anne goril, içki içki, seks seks, gaflet denizinde yüzüyoruz...
Büyük zelzele, her geçen gün biraz daha yaklaşıyor. Ne zaman? Vakti gelince...