CHP’nin zevâl vakti!
Sistemin son CHP hamlesi, 2007 başındaki “Cumhuriyet mitingleri” idi… Bu hamle dahi CHP’yi kurtaramadı. Tecrübeli siyasetçi Deniz Baykal CHP kurultaylarında sürekli kazanmasına rağmen seçimlerde kaybediyordu. Yani CHP’de onun bileğini büken yoktu, fakat bu seçim kazanması için yeterli olmuyordu.
Bir kasetle gitti ve yerine Kemal Kılıçdaroğlu geldi. 2010 yılı mayısındaydık… Partinin başındaki 2. Kemal o oldu. Birincisi Mustafa Kemal idi. O zamanlar yazmıştık: CHP’de birinci Kemal’in açtığı parantezi ikincisi kapatacak diye…
Bir vakitte mi, üç vakitte mi? Birkaç gün içinde göreceğiz. CHP olağanüstü kurultaya gidiyor. Bu sefer içeriden iddialı bir aday daha var.
Daha doğrusu Kılıçdaroğlu’nu kurultaya zorlayan bir durum var. CHP’de genel başkan değişiyor ama, seçim kaybetme hususunda bir değişiklik yok!
Kemal Kılıçdaroğlu bu kurultayda kazansa da, kaybetse de sonuç pek değişmeyecek.
CHP tek parti sistemini ayarlı olarak teşekkül etmişti. Başlangıçta bütün rakiplerini devlet cihazını kullanarak alt etti. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kapatıldı, Serbest Cumhuriyet Fırkası ise kurucusuna kapattırıldı.
O zaman işler kolaydı! 1. Kemal ne derse o oluyordu. Sadece Parti’de değil, Türkiye’de de.
Çok partili hayata geçtikten sonra CHP zihniyet değişikliği yapmakta zorlandı. Eski ağıza yeni taam olmuyor elbette. CHP’de dış destekli bir yenilenme hamlesi 1970’li yıllarda vukubuldu. 1950’lerde ABD’de eğitilmiş Bülent Ecevit, Türkiye’ye döndükten sonra hızla yükseldi, milletvekili, bakan, partinin genel sekreteri oldu…
Türkiye’de sol akımların güç kazandığı bir devirde “işçi dostu halkçı Ecevit” imajı oluşturuldu. Mavi gömlekli, kasketli Bülent Ecevit bir umut olarak pompalandı. Zaman o kadar dardı ki, CHP’nin efsanevi başkanı İsmet İnönü’ye karşı yarışa sokuldu…
Bülent Ecevit değişmez denilen İsmet Paşa’yı kurultayda alt etti. Yeni CHP seçimlerde başarı kazandı ve “tarihsel yanılgı” kavramı icad edilerek dini referanslı Milli Selamet Partisi ile koalisyon yapıldı. Bu gerçekten Cumhuriyet tarihinde normalleşme için atılmış önemli bir adımdı, fakat arkası getirilemedi. Ecevit kendi kuyusunu kazdı. Halkın desteğinin kendisini tek başına iktidara taşıyacak orana yükseldiğini sandı. Seçimlerde birinci parti çıktı, fakat hükümet kuracak sayıya ulaşamadı. İşte o zaman Güneş Motel hükümeti kuruldu! Bir takım şaibeli şahıslar transfer edildi, sayı tamamlandı.
Ecevit imajı bu hükümetle alabildiğince kirlendi. Biz yaştakiler çok iyi hatırlar; Türkiye’de en bol bulunan temel maddeler bile bulunmaz oldu. Tüp, yağ kuyrukları aldı yürüdü…
Ecevit hükümeti yürümedi, ardından kurulan Süleyman Demirel hükümeti zamanında 12 Eylül darbesi oldu. Darbe öncesinin üç lideri 1990’larda koalisyonla da olsa hükümet kurma şansını yakaladılar. Demirel başbakanlıktan Cumhurbaşkanlığına geçti. Erbakan’ın hükümeti darbe tehdidiyle yıkıldı. Ardından 1970’lerdeki Ecevit’in tam zıddı bir Ecevit 28 Şubat zemininde hükümet oldu. Artık o görünüşte de olsa “halkçı Ecevit” değildi. CHP ile yollarını ayırmış Ecevit başka bir parti ile başbakan olurken, CHP hükümet kuramadı, başbakan çıkaramadı.
CHP mirasyedi bir parti olarak değişen dünyada yeni bir hamle yapamadı. Deniz Baykal mevcudu muhafaza konusunda kararlı bir tutum sergiledi. Kılıçdaroğlu, mevcudun sonuç almakta yetersiz olduğunu gördü, farklı atraksiyonlara yöneldi. Onun sağa açılışı şekilde kalsa bile, ciddi tedirginliğe yol açtı. Bu Cumhurbaşkanı seçiminde iyice su yüzüne çıktı.
Önümüzdeki kurultay, CHP’nin geleneksel kuruluş yıldönümünün hemen öncesinde. Kılıçdaroğlu bu kurultayı da kazanabilir mi? Kazansa da, CHP kaybedecek. Çünkü artık oyunun sonuna gelindi.
Son genel başkanın 9 eylüldeki zafer konuşması, aynı zamanda partinin tükenişinin de ilânı olabilir! Türkiye’de siyasetin zemini değişti. Bu zemine oturmayan bir siyasi hareketin sonuç alması mümkün değil.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.