Âhiret İnancı Zayıflarsa Rezillik ve Rüsvaylık Gelir
İslam’ın temel inanç ve boyutlarından biri âhirete imandır. Müslüman, âhiret endişesine sahiptir, ölümden sonraki hayat ile ilgili düşünceleri, korkuları, ümitleri vardır. Ömrünün ölümüne imanla bitişmesi konusunda tir tir titrer… Mahkeme-i Kübra hesap kitap sorgu sual mizan… Cennet cehennem…
Kuru kuruya ben öteki dünyaya inanıyorum demekle iş bitmiyor.
İnsan dünyada yapacağı her işin hesabını vereceğini çok iyi bilmelidir.
Yediğiniz yemeklerin bile hesabını vereceğiz. Helal de olsa fazla yemek israftır. İsraf büyük günahtır.
Bütün ahlaksızlıklar günahtır.
Kötü bakışlar günahtır.
Yalan söylemek ahirete zarar verir.
Kendisinde ahiret endişesi olmayan Müslüman’ın imanından şüphe edilir.
Müslüman halka, bilhassa gençlere ahiret dersleri verilmelidir.
Âhirete yönelik olmayanlar böyle dersler veremez.
Önce kendisi yönelik olacak ki, ötekilere tesirli vaaz ve nasihat edebilsin.
Ahirete gerçekten inanan ve Cehenneme atılmaktan korkan Müslüman haram yiyemez. Onda iman varken haram lokmalar ağzından midesine inemez.
Hem Müslüman, hem da haram gelir elde ediyor, haramlarla zengin ve güçlü oluyor… Böylesinin Müslümanlığında büyük bir şüphe vardır.
Âhirete iman etmek, dünya faaliyetlerini hizmetlerini ihmal etmek mânasına gelmez. Âhirete dönük olarak dünya imtihanını kazanmak için neler yapması gerekiyorsa o dünya hizmetlerini yapacaktır.
Hadis-i şerifte “Dünya sevgisi bütün kötülüklerin, hatâların başıdır” buyrulmaktadır.
Resulullah (Salat ve selam olsun ona) insanlara en güzel örnek ve model olarak gönderilmiştir. Dünya ve âhiret konusunda onun gibi olmaya çalışmalıyız, ona tâbi olmalıyız.
Âhirete hakkıyla inananlar hiç namazı terk edebilir mi? Hiç haram yiyebilir mi? Hiç büyük günahları ve ahlaksızlıkları açıkça işleyebilir mi?
On milyonlarca Müslüman siyaset dedikodularına kapılmış… Kabir soruları içinde siyasî olanı yok. Rabbin kimdir… Nebin kimdir… Kitabın hangisidir?.. Böyle sorular var. Âhirete, hakkıyla inananlar Kur’an’ı sadece okumakla kalmazlar, içindeki emirleri yasakları öğütleri hayata uygularlar.
Ölümü… Hüsn-i hâtime meselesini… Kabirde-berzahta başımıza gelecekleri… Sorgu meleklerini… Bize neler soracaklarını… İyiler için Cennetten bir bahçe… Kötüler için Cehennemden bir çukur… Kıyametin kopması… Sûrun üfürülmesi… Ölülerin diriltilmesi… Mahşer meydanı… Mahkeme-i Kübra… Mizan… Hesap kitap… Sırat köprüsü… Cennet Cehennem… Bu konular, beynimizdeki gündemin baş tarafında devamlı şekilde yer almalıdır.
Halka, gençliğe, kadınlara âhiret derslerini kim verecek?
Ramazanda içkili otel veya restoranlarda papazlı iftar ziyafetleri verenleri kimler uyaracak?
Namazı terk edip şehvetlerine uyanların âhirette zor hesap vereceklerini onlara kimler anlatacak?
Âyetlerin bir kısmına iman edip, bir kısmını inkar edenler nasıl uyarılacak?
Âhirete dönük olmak, dünya işlerinin ihmali mânasına gelmez. Dünyanın düzelmesi âhirete inanmakla olur. Müslümanların âhiretle ilgili inançları ve endişeleri küllenirse, onlar bu konularda gaflete düşerlerse, hem burada, hem ötede rezil ve rüsvay olurlar.
Ey âhirete hakkıyla iman edenler, bu konuda gaflet içinde olanları niçin uyarmıyorsunuz?
(İkinci Yazı)
Dünyevîleşmek
Dinsizliğe Köprüdür
Türkiye’de İslam’ı kökünden kazıyamayacaklarını anlayanlar, halkı dünyevileştirmek için şeytanın aklına gelmeyen planlar programlar uyguluyor.
Yüz bine yakın camiden beş vakit ezanlar avaz avaz okunsun… Halkın yüzde onu vakit namazlarını kılsın. Bu yüzde onun da bir kısmı camilere gidip cemaatle namaz kılsın. Ramazanlarda vur patlasın çal oynasın Ramazan şenlikleri, etkinlikleri, eğlenceleri yapılsın… Okullarda tam sayfa Atatürk portreli, Beyanname’li sözde din dersleri verilsin… Aman aman aman, sakın Müslümanlar gerçekten dindar Müslümanlar olmasın… Ümmet birliği olmasın… İmamet olmasın, biat ve itaat olmasın… Şeriat şuuru olmasın…
Kadın ve kızların bir kısmı başlarına rengarenk eşarplar örtsün ama sakın sakın bakın gerçek şer’î tesettür olmasın.
Siyasal İslam ile Kemalizm nasıl iç içe… Anıtkabir ziyaretleri… Sayın Atam izindeyiz.
Dünyaperestler riba ile barışık.
Zinayı suç saymazlar onlar.
Takvimleri frenk takvimi… Yazıları Latin yazısı… Saatleri alafranga…
Latinlik, latincilik, alafrangalık iliklerimize kadar sızmış.
Çocuklarına en temel ilmihal bilgilerini öğretmeyen anne babalar İngilizce öğretmek için çırpınıyor.
Cuma ezanları okunuyor, kaç Müslüman dükkanını kapatıyor? Lokantanın sözde sofu patronu camide, lokantası açık… Giderken, aman çocuklar ben camiye gidiyorum, siz işlere sahip çıkın diyor. Bre gafil, sen Kur’an’ın “Cuma ezanı okununca alış verişi bırakın” emrini duymadın mı?
Mü’min için dünyevileşmek, sekülerleşmek ölümdür.
Mezhepsizlik, fıkıhsızlık da dinsizliğe köprüdür.
Sünnet düşmanlığı küfre götürür.
Öyle beyinsiz dünyaperestler var ki, ben Müslüman’ım ama Şeriatı istemiyorum diyor.
Protestan İslamcılar Müslümanları felakete götürüyor.
Çanlar bizim için çalıyor… Tehlike çanlarını duymuyor musunuz?
14.09.2014