Dili devirdik de ne yaptık?
Dil “devrimi” var, hatta “bayramı” var! Dil Bayramı’na da sayılı günler var! Bunlar sadece Türkiye’ye mahsus kavramlar. Yer yüzünde sadece bizde dil devrimi var ve dil bayramı var. Yabancılar dilde devrim olmayacağını bildikleri için dil devrimini hâlâ “reform”, yani ıslahat olarak çeviriyorlar.
80 yıl önce Türkiye dille yatıyor, dille kalkıyordu. “2. Dil Kurultayı Gazi Hazretlerinin yüksek huzurlariyle altıncı ve son toplantısını” 24 Ağustos 1934’de yapmıştı...
Bu tarihten sonra, gazeteler birinci sayfalarında öztürkçe yazılar yayınlamaya başladılar. Her gün dilimize mal olmuş arapça ve farsça kelimelerin karşılıkları yayınlanıyor ve bu kelimelerin kullanılması isteniyordu. Reisicumhur gazetelerde öztürkçe yazıların başmakale yerinde, bölünmeden ve öteki yüzlere atılmadan yazılmasını buyuruyordu, bu da Matbuat Umum Müdürlüğü (Basın Yayın Genel Müdürlüğü) tarafından gazetelere tebliğ ediliyordu…
Baştan itibaren, dil devriminin türkçe adına yapıldığına inanmadım. İlk kitabımız Batılılışma İhaneti’nde bunu kayda geçirdim (1975). Dil devrimi batılılaşmanın araçlarından biri idi. Nihai hedef, batı medeniyetinin kök dilini yani latinceyi terimlerde esas almak, günlük dil türkçe olsa bile eğitimde batı dillerinden birine, esas olarak ingilizceye yönelmekti.
Diyeceksiniz ki, böyle olmadı!
Olamadı! Çünkü yeterince latince öğretecek uzman bulunamadı, ingilizce öğretim için eleman temin edilemedi.
Peki ne yapıldı?
Tıp terimleri dil devriminin hızlı yıllarında latinceleştirildi. Daha sonra fizik, kimya, biyoloji gibi ilimlerin dilleri de neredeyse latinceleştirildi.
Yarı-resmi Hakimiyet-i Milliye gazetesinin 1934 nüshalarını tararken, mezun olduğum Gazi Lisesi ile ilgili bir haber dikkatimi çekti. 1 Ekim 1934 tarihli nüshada yayınlanan “İlerleyen bir terbiye müessesesi Gazi Lisesi” başlıklı haberden, Gazi Lisesi’nin Gazi Terbiye Enstitüsü’nde (şimdi Gazi Üniversitesi) iki yıl önce açıldığını, Maarif Vekaleti’nin lisenin taşıdığı isme yaraşan bir değerde olması için birtakım düzenler aldığını, bu sene liseye başlayan çocukların bir müddet ingilizce öğrendikten sonra fen derslerini ingilizce olarak göreceklerini, bunun için iki İngiliz muallim getirildiğini öğreniyoruz.
“Türk dehası” veya “Türk Aynştaynı” olarak tavsif edilen Oktay Sinanoğlu’nun şu sıralar sesi soluğu çıkmıyor. Oktay Bey’in kimya alanında gerçekten dünya çapında şöhreti var. Amerika’da otuz yaşına varmadan profesör olmuş, kuantum mekaniğine ciddi katkılarda bulunmuş bir ilim adamıdır. Türkiye’yle alâkasını hiçbir zaman kesmemiştir. Batılılaşma İhaneti kitabımız yayınlandıktan kısa süre sonra İstanbul’da Dergâh yayınlarında ziyaretime gelmiş, kitabın kapsamıyla ilgili sohbet etmiştik.
1990’larda ABD’deki üniversitesinden emekli olup Türkiye’ye döndü, dil meselesine daldı. Atatürk ve Karamanoğlu Mehmet Bey eksenli bir öztürkçecilik rüzgârı estirdi. Onun tezlerinden biri, Türkiye’de ingilizcenin Atatürk’ten sonra öğretim dili haline getirildiği idi. Bense bu kanaatte değildim.
Gazi Lisesi ile ilgili haber bir vesika mahiyetinde. Gazi Lisesi Ankara’nın ikinci lisesidir. Birincisi Abdülhamid döneminde açılan Ankara İdadisi/Sultanisi olup, daha sonra Ankara Lisesi ve nihayet Atatürk Lisesi adını almıştır. Gazi Lisesi’nin örnek bir orta öğretim kurumu olarak teşekkül ettirilmek istendiğini, yabancı dille öğretimin de bu örnekliğin kapsamında olduğunu haberden çıkarabiliriz. Gazi Lisesi daha sonra o zaman Hergele Meydanı denilen, şimdi Opera adıyla anılan bölgeye taşınmıştır. İsmet İnönü’nün fizikçi oğlu Erdal İnönü de bu okuldan mezun olmuştur.
Gelelim başlıktaki soruya: Dili devirdik, ikinci aşamaya tam mânasıyla geçemedik! Buna şartlar elvermedi. Türkçeye ağır hasar verdik, zaman içinde terimleri geniş ölçüde latinceleştirdik, ingilizce öğretimi bütün sisteme yayamadık. Fakat, “türkçeyle ilim olmaz diyenler” YÖK başkanlığına kadar yükseldi. Şu anda da vakıf üniversiteleri esas olarak ingilizce, bazıları fransızca ve almanca öğretim yapıyor!
Ancak Karamanoğlu-Atatürk parantezinden çıkararak türkçe kavrayışımızı doğrultabiliriz.
Yayın Hattı: Derin Tarih dergisinin son sayısı, dil devrimi konusuna ayrılmış: “Türkçenin barbarlıkla imtihanı.” Güzel yazılar ve değerlendirmeler var.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.