Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

“Osman Gazi” mi, “Ataman Bey” mi?

“Osman Gazi” mi, “Ataman Bey” mi?

Saygın bir köşe yazarının bir anda tarihçiliğe heveslenip, bütün kuruluş tezlerini alt-üst eden hükümler vermesine ne denir?

Söylemeye dilim varmıyor, ama bence “cehalet” denir! (tarihle sınırlı olarak)...

“Cahil cesur olur” demişler. Öylesine cesur olur ki, Osmanlı Devleti’nin kurucusunun tüm temel ve tali kaynaklarda “Osman” olan adını bir çırpıda “Ataman” yapıp çıkar...

Hatta bununla da yetinmez, Söğüt-Domaniç aralığına yerleşen Kayı Aşireti’nin Selçuklularla buluştuktan sonra Müslüman olduğunu da söyler.

Aslında Kayıların başlangıçta Müslüman olmadıkları fikri Gibbons’a aittir (The Fondation of the Ottoman Empire) ki, başta güvenilir tarihçimiz Köprülü olmak üzere, çağdaş pek çok tarihçinin yanı sıra, dindaşı ve meslekdaşı F. Giese tarafından da çürütülmüştür. Giese, İbn Batuta’yı kaynak göstererek, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda Ahilerin rolüne değinmiş, devlete ismini veren Osman Gazi’nin kayınpederi Şeyh Edebali ile silah arkadaşlarından pek çoğunun bu tarikata mensup olduğunu belirtmiştir.

Dede Korkut da “Hâkimiyet bir gün Kayı’ya değe; bu dediğim Osman neslidir” diyerek Osman Gazi’nin ismini tescil etmiştir.

Osmanlı Devleti hakkında bilgi veren tarih kaynaklarının ancak 15. yüzyılın başlarında, Sultan II. Murad döneminde yazılmaya başlandığı düşünülürse, o günden, son vak’anüvis Abdurrahman Şeref Bey’e kadar, tarihin içinden geçen hiçbir tarihçinin aklına böyle bir “cevher yumurtlamak” gelmemiş, bu “büyük yalan” günümüzün bir köşe yazarına nasip olmuştur! Va esefa!..

Osmanlı tarihinden bahseden en eski kaynak, Ahmedî’nin “İskender-nâme”sidir. “Dâsitân-ı Tevârîh-i Mülûk-i Âl-i Osmân” bölümünde salt Osmanlı anlatılır ve sırayla Yıldırım Bayezid’e kadar gelinir. Ahmedî’nin tarihinde Osman Gazi ismi çokça geçer, ancak bir kere bile “Ataman”dan söz edilmez.

Şükrülleh Efendi de (1388-1464?) “Behçetü’t Tevarih” adını verip 1458’de tamamladığı ve kuruluştan Fatih’e kadar geçen zamanı anlattığı tarihinde, “Ataman” diye birinden imaen dahi bahsetmez. Bu tarihte de “Osman” var, “Ataman” yoktur (Eserin aslı Farsça olup Kanuni döneminde Türkçe’ye çevrilmiştir).

Yerimiz yetmeyeceğinden dolayı, devletin kurucusunun adının “Osman Gazi” olduğunu teyit eden birkaç tarihçi ile eserlerini saymakla yetineceğiz.

Kaşifi: “Gaza-name-i Rum”... 

Oruç Bey: “Tevarih-i Al-i Osman”...

Nişancı Karamani Mehmet Paşa: “Tevarihü’s-Selatinü’l-Osmaniyye” (1. kitapta Osman Gazi’den II. Mehmed’e kadar geçen olaylar,  2. kitapta ise 1451’den Mart 1480’e kadar geçen olaylar anlatılır). 

Aşıkpaşazade (1393-1481) “Tevarih-i Al-i Osman” (bütünüyle Osmanlı tarihini ele alan ilk Türkçe eserdir. Bu eserinde ilk defa Osmanlı devletinin kuruluşunda rol oynayan 4 önemli zümreden bahseder: Gaziyan-ı Rum, Ahiyan-ı Rum, Abdalan-ı Rum ve Baciyan-ı Rum)...

Enveri: “Düsturname-i Enveri” (bu tarihte de “Ataman”a rastlanmaz)...

Mehmed Neşrî: “Cihan-nüma” (II. Bayezid dönemi tarihçisidir. Sekiz kısımdan oluşan eser Hz. Âdem’den başlar. Son kısmı Osmanlı tarihi ağırlıklı olup kuruluştan 1485 yılına kadar geçen dönem anlatır)...

Neşri’nin tarihe yaklaşımı kuşkucu ve eleştirel olmasına rağmen, “Ataman Bey”den hiç bahsetmemiştir.

Saruca Kemal: “Dasitan-ı Ali Osman” (Selatin-name)...

Bu eser Osmanlı Türklerinin Anadolu’ya gelişlerini ve Selçuklu ile karşılaşmalarını anlatır. Kayı Aşireti’nin Müslüman olmadığını ima etmek şöyle dursun, aksine her ferdin, özellikle de yönetici zümrenin İslam’a bağlılıklarını sürekli vurgular. Köşe yazarımız hayal kırıklığına uğrayacak, ama bu eserde de “Ataman” yoktur.

Behiştî Sinan Çelebi: “Tevârîh-i Âl-i ‘Osmân” (kuruluştan Sultan II. Bayezid’in saltanatının ilk yıllarına kadar geçen olaylar anlatılır)...

Uzatmaya gerek yok: Devletin kurucusu bütün temel ve tali kaynaklarda “Osman Gazi” olarak selamlanırken ve son bulgularda bu teyit edilmişken, “Ataman” diye bir isim uydurmak, hele Müslüman kuruculara “kâfir” anlamına gelen bir yafta yapıştırmak, ırkçı bakışla tarihe gitmenin nelere kadir olduğunu göstermekten başka bir işe yaramaz.

Kimse böyle büyük bir vebali “ben köşe yazarıyım” diyerek sırtından atamaz. Yazarın her yazdığını ciddiye alan okurlar var: Sanırım sayın yazar hepimize bir “özür” borçludur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi