Çirkefin zaferi
Esnaf arkadaşlar arasında Tacettin Akın adlı bir perdeci var. Geçenlerde Yunus Şahin abi ile birlikte yine dükkanına uğradık. Masa üstünde mütalaa ettikleri bir kitap duruyordu. Tanıdık bir kitap. Tenbihu’l Gafilin. Bu kitap benim ilk göz ağrılarımdan birisiydi. Edindiğimde sevincimi tasavvur edemezdiniz. Seri kitap aldığım ve okuduğum döneme denk gelmişti. Kitaba adeta tutulmuştum. Elimden düşüremiyordum. Esasında tarzı itibarıyla Envarü’l Aşikin kitabına benziyor. Aşıkların Nurları adlı kitap da ihlasla yazılmış ve hikmetle bezenmişti. Tenbihu’l Gafilin ve Bustanu’l Arifin kitapları Ebu’l Leys Semarkandi tarafından kaleme alınmış önemli mev’ize ve nasihat kitaplarından birisi. Büyük Şafii ulemasından İmam Nevevi de Bustanü’l Arifin adlı başka bir eser kaleme almıştır. Letafette birbirlerine benziyorlar. Gafillere Tembih ve Arifler Bahçesi veya bağı anlamına gelebilecek eserler benzeri olsa da dengi yok. Tenbihu’l Gafilin kitabına benzer bir kitap ise İmam Şarani’nin Tenbihu’l Muğterrin yani Aldanmışlara Uyarı veya tembih kitabı. Bununla birlikte bu hususta Ebu’l Leys Semarkandi’nin eline su dökebilecek bir er ve yiğit yok. İhlasla yoğrulmuş bir kitap. Tacettin Akın beyin tezgahı üzerinde duruyordu. Kitabı açtım tetkik ederken Kıyamet Alametleri bahsiyle karşılaştım. Abdulkadir Akçiçek de çevirinin ve tercümenin hakkını vermiş. Allah hem müellif hem de müterciminden razı olsun ve rahmetini esirgemesin.
•
Kıyamet alametleri bahsinde birçok mühim husustan bahsediyor. Bunlardan birisi de şu ibaredir. Yezheru fiha el faciru ve ya’cizu fiha el münsifu. Çok veciz ve derli toplu bir ibare. Kısaca kıyamete yakın zamanda insafın ve insaf damarlarının kuruyacağı ve çirkefin zafer kazanacağını ifade ediyor. İnsaf ehli aciz hale gelecek. Facir adam üste çıkacak ve insaflı insanın sesi soluğu kısılacak ve dinlenmeyecek. Günümüz facir adamların dönemi. İçtimaiyat aleminde facir yani çirkef adamın sözü geçerken siyaset aleminde de ciğeri peş para etmeyen nadan ‘ruveybida’nın sesi çıkacak ve sözü dinlenecek. Çirkef veya facir adam aynı zamanda kendinde nifak hasleti bulunan adamdır. Bundan dolayı Peygamberimiz münafığı tarif ederken husumet ettiğinde çirkefleşeceğini ifade eder (iza haseme fecere). Bu facir adamın kural tanımayacağını ve düşmanlıkta sınır gözetmeyeceğini ifade eder. Zafere ulaşmak için her yolu mübah görür. Batıl ve hile yoluyla da olsa zafer kazanmaya çalışır. Kısaca mesleği kalleşliktir.
•
Günümüzde Ebu’l Leys Semarkandi’nin ibaresindeki hali bilmüşahade yaşıyoruz. Fazla uzağa gitmeye gerek yok. Kurban bayramının üçüncü günü yani pazartesi günü Rusya’nın Arapça Kanalı Russia Today Kanalından aradılar. Ertesi günü yapacakları programa davet ediyorlardı. Programın muhtevasını tanıtırken Türkiye’nin Suriye’nin Kürt bölgesini işgal edip etmeyeceğini de tartışacaklarını söylediler. Daha fazlasına sabredemedim. Telefondaki bayana: “Bu üsluba müsaade edemem. Sizin ülkeniz Rusya Ukrayna’yı işgal ediyor siz ise Türkiye’nin hayali işgalinden bahsediyorsunuz. Buna müsaade edemem.” Dedim ve kapattım. Niye falan demeye kalmadan telefonu yüzüne kapattım. Sadece Ukrayna’yı işgal etmekle kalsalar iyi. Esat’a silah ve mühimmat tedarik ederek, satarak ve BM Güvenlik Konseyi’nde katliamlara kol kanat gererek Suriye soykırımının ortağı olmuşlardır. Kendilerine bunu hatırlatmayınca çifte kavrulmuş zulüm ve haksızlık hakları oluyor. Haksızlığın üzerini çiğneye çiğneye hak halie getiriyorlar! Artık facirlere ve çirkeflere lafla da olsa rüşvet vermeyelim. Verdikçe bölgesel ve küresel kriz derinleşiyor. Şeytan azapta gerek. Şeytanı ıslah etmek isteyen kendisi sapıtır ve şeytanlaşır. Facirin haddini bildirelim. Rusya ve Batı neden bölgeyi karıştıran Kürtlere yardım yapıyor? Salih Müslim’in Türkiye’den geçirmek istediği silahlar nereden geliyor? Aynu’l Arab (Kobani) meselesinde Kürtlerin psikolojisi Türkiye’yi yanlarında görmek imiş. Burada illetli bir psikoloji var. Psikolojiye değil dengeye bakmak zorundayız. Hangi psikolojinin doğru olduğunu Allah bilir. Siyasal partizan Kürtlerin psikolojisi Türkiye’yi yanlarında görmek ama Türkiye’nin yanında olmamak. Kendilerinin başarması Türkiye’nin ise çuvallaması. Dertleri Türkiye vasıtasıyla IŞİD’i vurmak veya Türkiye’ye IŞİD’i vurdurmak ardından da Türkiye’yi vurmak! İslam ve Türk düşmanı Marksist artıklarının neyine güvenelim?
Rusya ve Batı savunma pozisyonunda olduğu halde suçlamalarla bize suçluluk kisvesi giydiriyorlar. Kendileri savunma pozisyonunda olmasına rağmen bizi uyduruk iddialarla savunma pozisyonuna itiyorlar. Türkiye Suriye’ye girse vallahi billahi Esat rejiminden milyonlarca defa daha meşru olur. Keşke bunu yapsa. Hem de derhal. Suçlu olan onlar ama suçluluk pozisyonuna bizi düşürmeye yelteniyorlar. Fucr ve çirkeflik budur. Bugün uluslar arası sistem fucur ve çirkef sistemidir. Bu nedenle ölümü Suriye’de 4 yıl boyunca seyrettiler. Suriye halkı kazanmasın diye katliamlara seyirci kaldılar. Batı ne Ukrayna’ya sahip çıktı ne de Suriye halkına sahip çıktı. Şimdi kısmen Hong Kong ile ilgileniyor. Zalim mi kötü yoksa zulmü istismar eden mi? Batı kesinlikle istismarcı. Şiilerin Ehl-i Beyti istismar etmeleri gibi. Demokrasi ve insan hakları konusunda bu istismarcı yönlerini kaç defa ortaya serdiler. Artık fiske vurmanın ve maskelerini indirmenin vakti geldi. İyiler görevini yaparsa kötülük yangını sönecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.