Zındıka çeteleri!
PKK ve onun sınır ötesindeki uzantıları zındıka çetelerini temsil ediyorlar. PKK ve PYD zındıka çetelerinin en önemlilerini temsil ediyorlar. İslam dünyasında dini zeminde Tahran merkezli Şiilik, dikotomi yani zıtlık üretiyor. Keza Kürt merkezli yeni şuubi akımı da ırkçılık üzerinden dikotomi yani zıtlık üretmektedir. Bunlar şimdi Suriye cephesinde IŞİD üzerinden Türkiye’ye karşı kumpas/tuzak kuruyorlar. Keza İslam’a karşı küresel savaşın ve tuzağın araçlarından birisi haline geldiler. Dünya onlar için seferber oldu. Fakat kara harekatını bize havale etmek istiyorlar. Türkiye kirlendiği onlar da kazandıklarıyla kalacaklar. Geçmiş dönemlerde zındıka akımları şuubi kalıplar içine sızmış ve gizlenmişlerdi. PKK ve Suriye’deki kolu PYD iki açıdan zındıka komitesini temsil ediyor. Beslendiği ideolojik kaynaklardan birisi şuubilik damarıdır. Bu, öncelikle İslam’ın asabiyetini veya fiziki gücünü temsil eden Araplara ardından da Türklere yönelik olarak nefret duygularına kaynaklık etmektedir. Bediüzzaman yaşadığı dönemde zındıka komitelerinden ve zındıka cereyanından bahsetmektedir. Döneminde bunların adresleri bellidir. Günümüzde ise onlara yeni ilaveler yapılmıştır. Bu ilavelerden birisi Kürtçülük damarıdır. Kürtler Türkler gibi Müslümandır. Lakin içlerinden çıkan Kürtçülük damarı bir zındıka hareketidir. Kürt kimliğinin bozulmuş halidir. Onların kolluk kuvvetleri de zındıka çeteleridir. İslam’ı temsil eden manevi ve fiziki değerlere düşmandırlar. İslam’ın hem özüne hem de kışrına düşmandırlar. Onlar, dirilse gelse hem Salahaddin Eyyübi hem de Bediüzzaman gibilerine de Kürtçülük damarıyla düşman kesilirlerdi. Günümüzde bunların iplerini küresel güçler tutmaktadır. Şimdi bu zındıkanın iplerini elinde tutan küresel patronlar, Kürtçülük hareketiyle Türkiye’yi çevreleme politikası izliyor. Türkiye’yi Kürtçülük hareketiyle kuşatmak istiyorlar. İki kademeli bir plan yürütülüyor. Birincisi, Türkiye IŞİD ile savaştırılarak, yıpratılacak. İkincisi de bunun üzerinden zındıka çeteleri güçlendirilecektir. Esat rejimi, ortağı PYD ve ana kumanda merkezi PKK.
•
Bizi IŞİD ile savaştırmak isteyenlerin tamamı Türkiye’nin düşmanıdır. Bunu da nereden çıkartıyoruz? İzahı basit. ABD kesinlikle Esat rejimini devirmeye yanaşmazken veya gündemine bile olmadığını ilan ederken IŞİD ile de karada savaşmaya yanaşmamakta aksine Türkiye’yi IŞİD örgütü üzerine seferber etmeye çabalamaktadır. Üzerine Türkiye’yi salmak istemektedir. Türkiye’yi tali savaşlara sokarak yıpratmayı planlıyorlar. Hiçbir şey almadan her şeyimizi onlara vereceğiz. ABD Suriye rejimi karşısında askeri bir çözüme razı olmazken Türkiye’yi cepheye sürerek IŞİD üzerinden askeri bir çözümü tasarlamaktadır. Ukrayna’da askeri çözüm yok Suriye’de askeri çözüm yok ama IŞİD’e karşı küresel bir askeri çözüm var ve bunun merkez karargahını da Türkiye yapmak istiyorlar. Onun ötesinde ABD insani bir çözüme bile yanaşmamaktadır. Türkiye, Kobani’den kaçan mültecileri ağırlarken, yetmemiş gibi bir de karada IŞİD karşısında askerini zayi etmekle yükümlü tutuluyor. İnsani çözümün bir parçası olan (tampon bölge değil) güvenli bölge projesi bile Batılılar tarafından savsaklanıyor ve gündeme bile alınmıyor. Türkiye Suriye toprak bütünlüğüne saygılı olduğundan meselenin adını tampon bölge olarak koymuyor. Güvenli bölgeye evet demeyen Batılılar aksine Kobani’de Kürtçüler için güvenli bir bölge kurmayı tasarlıyor. Onun ötesinde bölünmenin temellerini atıyorlar. Bölünmeciliğe küresel bir destek sunuyorlar. BM soytarıları da bunu da Srebrenitsa benzetmesi üzerinden sağlamaya çalışıyorlar. Bütün Suriye ikinci bir Hama ve Srebrenitsa olmadı mı? Nasıl bir oyun oynandığı ortada. IŞİD laneti üzerinden Türkiye’yi de lanetlik ilan ediyorlar.
•
Batı, Kobani üzerinden Rusya ve İran ile ortak. İran Kürtler için kılını kıpırdatmadan propaganda üzerinden hem Erbil hem de Kobani Kürtlerinin hamisi kesiliyor. İran da Türkiye’yi Kürtçüler üzerinden kuşatmaya alıyor, çalışıyor. Kobani’de zındıka çeteleri olan Kürtçülere arka çıkması istenilen Türkiye, Suriye halkına hizmet edecek olan güvenli bölge meselesinde yalnız bırakılıyor. ABD Suriye halkına yardım edilmesi noktasında ilk yıllarda Rusya’nın vetolarının arkasına sığındığı gibi güvenli bölge meselesinde de yine Rusya’nın hayırlarının arkasına gizleniyor. Aralarında rol dağılımı yapıyorlar. Burada şu soruyu sormanın yeridir: ABD Suriye halkının ve dolayısıyla Türkiye’nin yanında mı yoksa Suriye’nin düşmanları İran ve Rusya’nın yanında mıdır? Kobani’de Türkiye’yi ateşe sürmek isteyenler, güvenli bölge konusunda çok duyarlı. Sözgelimi İran Meclis Başkanı Ali Larijani denilen soytarı Türkiye’yi tehdit etti.
‘Obama Şam üzerine pazarlık yapmayacak’ başlıklı yazısında el Hayat yazarı Züheyr Kasibati güvenli bölge meselesine karşı İran ve Rusya’nın uzmanlarını Halep’e yığdığını yazıyor (El Hayat gazetesi, 9 Ekim 2014). Türkiye dışarıda da zındıka çeteleriyle kuşatılmaya çalışılıyor. Bizi IŞİD ile savaştırmak isteyenler, bizi PKK’dan değil IŞİD’den koruyacaklarmış! Zındıka komitesinin yanında bir de küresel nifak komitesi var. Bunlar da ABD ve İsrail’den besleniyorlar. Türkiye bütün dünya tarafından köşeye sıkıştırılmaya ve Suriye’nin kurtarıcısı değil Kürtçülerin yedek veya zındıkanın redif gücü haline getirilmeye çalışılıyor. Türkiye doğru ve haklı konumundan ve tarihi geçmişinden dolayı, hedef alınmaktadır.
Türkiye kuşatma çemberini önce zındıka komitelerini ve çetelerini tasfiye ederek yarmalıdır. Türkiye ileriye kaçarak huruç hareketi yapmalıdır. Hâlâ Türkiye’yi yönetenler işin vahamet ve ciddiyetini kavramış görünmüyorlar. İlahi inayet bizimle. Lakin bu inayetin hâlâ beşer düzeyinde muhatap ve karşılığı yok.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.