Toptancı zihin
Evet evet, demekten kendimi alamıyor, bir taraftan elimdeki William Grigg imzalı makaleyi okuyor, diğer taraftan da iç çekiyorum. Biz bu filmi görmüştük veya bir başka versiyonunu seyretmiştik. Bugünkü, bugünün çerçevesine, diline, uluslararası ilişkilerine adapte edilmiş, yeni ve fakat pek eski bir hikâyeden bahsediyor yazar. Ortadoğu karışık, şimdi Türkiye de karışık, Müslüman Müslüman gibi davranmıyor, küfür ehli, küfründe sabit, yöntemler farklı belki, ama özde hep aynı. On dört asır önce ne idiyse o. Hazreti Adem dünyaya ayak bastığında nasıldıysa yine aynı.
Okuduklarım dehşet verici! Yazının başlığı ardından gelenin habercisi: “İsmail’in tohumunu ez! ‘Müslüman problemi’ne ‘son çözüm’!” diyor! Okudukça, buralardan, bu diyarlardan, Kobani’den, Diyarbakır’dan, IŞİD’den, çözüm sürecinden uzaklaşıyor, bambaşka bir dünyaya gidiyorum sanki… Okyanus ötesinde, ABD’de günden güne zemin bulan İslamofobik atmosferi soluyorum bir anda. Aslında olanı İslamofobizm olarak tasvir etmek de doğru değil, bu doğrudan bir Müslümanfobizm çünkü. Biri İslam karşıtıdır, bu anlaşılabilir belki, ama Müslümanı gördüğün yerde ez demek tam bir insanlık dışı anti-Müslüman tavırdır.
Bu ifadelerin sahibinin kim olduğu da dehşete dehşet ekliyor. Bir evanjelist papaz değil konuşan veya sağcı kimliği ile öne çıkmış, ırkçı bir cumhuriyetçi. Konuşan bir emekli asker. Daha doğrusu yazan. Yarbay James Zumwalt yazıyor bunları. Family Security Matters tarafından yayınlanan sözleri insanın kanını dondurucu nitelikte. “IŞİD ve benzer şekilde motive edilenlerle ilgili olarak” diyor Zumwalt, “Rasyonel dünya sadece ve sadece tek bir çözüm kaldığını anlamalı. O da yok edilmeleri.” Makaleden anlaşıldığına göre Zumwalt’in IŞİD’le aynı kategoriye koyduğu geniş bir kitle var. Bu kitlenin kimlerden oluştuğu konusunda da son derece liberal ve bonkör davranıyor Zumwalt.
Postkolonyal kritiği hak eden bir yaklaşımla bütün Müslümanları aynı sepetin içine atıveriyor. Aslında kendi duruşunun ne olduğunun sinyalini de böylece veriyor. Belki bulsak sorsak kendisine, “ne fark eder ki hanginiz kim, hepiniz aynısınız” deyiverecek… Bilemiyorum. Ama ifadelerinin keskinliği Müslüman düşmanlığının 2014 boyutunu gösteriyor.
Müslümanlar toptan öldürülmeliymiş, Zumwalt’a göre. Öldürülmeliymiş çünkü zülüm gören Müslümanlar da zalimlik yapan dindaşları gibi ölmeyi hak ediyormuş. Bunun içindir ki, IŞİD katliamından kaçan kitlelerden “ne olur bizi öldürün, siz öldürün ki, IŞİD gelip işkenceden geçirmesin” haykırışları yankılanıyormuş…
Ne zehirli bir dil, ne tuhaf bakış açısı, ne denli üstünlükçü bir yaklaşım, insanlık adına ne dehşet verici bir tutum… Postkolonyal kritiğin dünyaya katacağı çok şey var.
Biz de bir ucundan tutacağız inşallah…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.