Sûbhaneke Bilmeyenlere Aydın Denildi
Türkiye’nin son 80 yıllık toplumsal kaderi, işte bu başlığın altında yatıyor.
Yazının başlığı, kalbi başta olmak üzere tüm hücreleri; “vatan, millet ve dini-milli” değerlerle” yoğrulmuş, her sevdasının sonu bu topraklara çıkan, Merkez Valisi Cengiz Aydoğdu’ya ait.
Türkiye Edebiyatı Vakfı’nın haftalık Çarşamba sohbetlerinin önceki günkü konuğu, Cengiz Aydoğdu idi ve “Osmanlı’dan Günümüze Aydın” başlıklı bir konuşma yaptı.
“Aydın” ile “Münevver” arasındaki farkı anlatarak konuşmasına başlayan Aydoğdu; milletimizin “Aydın” kavramına sahip çıkmadığını, kadim medeniyetimizin; “muhafızı, taşıyıcısı ve tatbik edicisi Münevver” kavramını tercih ettiğini söyledi.
…………
Evet, bugün Türkiye’nin çektiği sıkıntıların başında, “Münevver” kelimesini reddederek, milletimizin değer yargılarından uzak kalıp; bu değerleri ötelemeyi “Aydınlanma” kabul eden kesimler gelmektedir.
Osmanlı’dan Cumhuriyete geçerken sınırlarımızın budanmasıyla birlikte, dini ve milli değerlerimiz de budandı ve geçmiş bir öcü olarak görülerek yeni bir sistem kurulmak istendi.
Bu sistemin kurucuları ve takipçileri de istedikleri düzeni devam ettirebilme adına, üzerinde yaşadıkları toprak ile içinde yaşadıkları halkta sırt döndüler.
Oysa dünyanın hiçbir toplumunda; böyle reddiyelerle, budanmalarla, halkın inançlarına muhalefetle, baskılarla, asla bir sistem ayakta durmamış ve yaşamamıştır.
Yaşayanların ömrü de “düşe kalka, yana yakıla, kavgalarla, kargaşalarla, kayıplarla” seksen ile doksan yılı geçmemiş ve aslına rücu etmiştir.
………………
Cengiz Aydoğdu’nun ifadesiyle, “Elinde baston başında fötr şapka” olanlara aydın denildi.” Cengiz Bey çok haklı. Peki batı tarzı bu şekil bile bir baskı değil miydi?
Ancak böyle olanlar “bilir” ve “sözü geçerlidir” diye bilinçaltımıza kazınmadı mı?
Oysa bu memlekete ve millete dair söyleyecekleri pek bir şeyleri yoktu. Çünkü işe; “batıyı kabul, doğuyu terkle” başlamışlardı.
Söyleyecekleri sözleri de yine batı kaynaklıydı. Kadim kültürümüzün temel değerlerini yok sayıp, yerine de bir şey koyamayan baston ve şapkadan ibarettiler.
Aydınların aydınlanamadığı şey şuydu. Cengiz Aydoğdu’nun ifadeleriyle aktarayım;
………….
“Bu topraklarda yaşayan hiç kimse, yüzlerce yıldır olup biten şeyleri olmamış kabul ederek, tarihi bir mirası ve bu mirasın tabii mahsulü olan insanını yok sayamaz.
Kim hangi tarz siyaseti benimserse benimsesin, insan unsurunun dışlanarak değişilebileceğini kabul etmek, bir batıl itikattan ibarettir.
Çünkü değişme ve ilerlemenin asıl yeri insandır. İnsan zihnidir yani zihniyet ve kültür dünyası, bakış açısı, dünya görüşü, tarz-ı tefekkür, tarz-ı hayatı vardır.
Medeniyetlerin kuruluşlarına baktığımızda görürüz ki, ancak bütün insanlığa söyleyecek sözleri olanlar medeniyet kurucusu dolabilirler.
‘Bu vasıf, ezeli ve ilahi düşüncenin de ilk şartıdır.’
Hiçbir bedelle sahip olunmayacak tarihimiz ve kültürümüz ortada dururken, böyle bir hazineye sırt çevirmek, aydınlanma değildir.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.