AKP, teröristbaşının oyununa gelmiştir
Yeni Şafak’ta Abdülkadir Selvi 11 Ekim 2014’te Davutoğlu ile gerçekleştirdiği konuşmayı “Çözümü Gerçekten İstiyorlar mı?” başlığı altında yazdı. Buna göre Davutoğlu; “Yol haritası belli, HDP’liler de her şeyden haberdardı. Buna rağmen ‘çözüm sürecini bozarım’ diye şantaj yaptılar. Bize şantaj sökmez. Çözüm sürecini sadece biz mi istiyoruz” diye sormakta!
Davutoğlu, ‘Çözüm Süreci’nin aynı gün 17’de imzalanıp ilan edildiğini, tezkerenin ise gece 24’te TBMM’ye gönderildiğini, süreci dakik bir şekilde işleteceklerini, tezkerenin Kürtlere karşı olmadığını ve sadece ihtiyaç halinde kullanılacağı mesajını verdiklerini söylüyor. Ertesi gün de, Selahattin Demirtaş’a tezkereden iki saat önce bir haftadır verilmeyen randevu veriliyor. Davutoğlu, Demirtaş’la buluşmasında da ‘tezkereye hayır derseniz benden yardım isteyemezsiniz. Benimle konuşuyorsun. Ben ayrıca Kobani’ye nasıl yardım edeceğimizi de söylüyorum ve aynı gün Salih Müslim’i Türkiye’ye getiriyoruz, bakın kaç jest arka arkaya’ yapıyoruz anlamına gelen sözler ediyor.
Davutoğlu “Ben Başbakan olarak bütün bunları izah etmişim. Yetkilendirdiğimiz isimler konuşmuşlar, yol haritası üzerinde mutabık kalınmış” diyor. HDP, hükümetin planından haberdar olmasına karşın taraftarlarını sokağa çağırıyor. Davutoğlu bu nedenle HDP’nin ‘samimiyetleri konusunda kuşkum var’ diyor.
Davutoğlu’nun HDP’lilere söylediklerinden İmralı’daki terörist başının da haberdar olduğundan kimsenin kuşkusu yoktur. İmralı’daki teröristbaşı, olan bitene karşın ‘Kuzey ve tüm parçalardaki Kürt halkını yüksek yoğunluklu savaşa karşı direnişe geçmeye’ çağırmıştır.
Teröristbaşı Öcalan, olaylardan bir gün önce kardeşiyle yaptığı görüşmede de şunları söylüyor: “Çözüm diye bir şey yok. Müzakere diyorlar. Müzakere diye de bir şey yok. Çözüm için 15 Ekim’e kadar bekleriz.” Teröristbaşı lütfedip ‘çözüm için 15 Ekim’e kadar bekleriz’ diyor, ardından da ‘Kürtlerin yaşadığı her bölgede IŞİD’e karşı mücadele’ adı altında ‘Türkiye’yi karıştırın’ talimatı veriyor.
Kobani bahanesiyle başlatılmış olayların asıl amacı Öcalan’ın özgün durumuyla yakından ilişkilidir. Nitekim Duran Kalkan’ın daha önce “Lice olayları iyi oldu, böylece Başbakan, Öcalan’a yalvarmak zorunda kaldı” demişti. Benzer bir ifadeyi de “B ve C planlarımız var” diyen Erdoğan’a karşı Selahattin Demirtaş’ın “Erdoğan’ın B Planı Abdullah Öcalan’a yalvarmak ve C Planı yine Öcalan’a yalvarmak” demişti.
Hatırlatalım hapishanelerdeki ölüm orucunu başlatan da bitiren de Öcalan olmuştu. Lice’de haftalarca yol kestiren de yol kesme eylemine son veren de yine O’ydu. Kobani’yi bahane ederek taraftarları sokağa döken de devlete ve millete yeterli hasarı verdikten sonra bu olayları sona erdiren de teröristbaşı Öcalan olmuştur.
Teröristbaşı Öcalan için, önce kriz yaratmak sonra da krizi yöneterek kendi durumunu tartışma konusu yaptırmak bir strateji haline geldi. Öcalan olayları çıkarttırıyor sonra olayları durduran, kan dökülmesini önleyen adam olarak AKP’ye ölümü gösteriyor, sıtmaya razı ediyor.
Olan biten ortadayken Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan “Öcalan süreci iyi okuyor” diyor. Ardından da makbul medyanın önde gelen kalemi Abdülkadar Selvi, birden bire “Öcalan’ın konumu tartışılmalı” diyor. Ardından da Yeni Akit yazarı Ersoy Dede, “Öcalan’ın serbest bırakılması da dahil olmak üzere her konu” tartışılsın diye yazıyor.
AKP iktidarı, ayaklanma çağrısı yapan, sokakları kan gölüne çeviren, samimiyetsiz teröristbaşı ile HDP hakkında yasaları işletecek yerde, iktidar olarak terörün tehdidine teslim olmayı tercih etmiştir. Bu tutum terörü durduran değil teşvik eden ve kışkırtan tavırdır. Bundan sonra yaşanacak terör olaylarının sorumlusu terör suçu işleyenleri, barış havarisi olarak muhatap alan AKP zihniyeti olacaktır. AKP, bir kez daha teröristbaşının oyununa gelmiştir!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.