Saraybosna Foça
İnsanoğluna sadece “canı ve bedeni” emanet olarak verilmemiş. İnsanın faydalandığı her zerre, ayrıca hesabı sorulmak üzere emanet olarak verilmiş.
Emanetin daimiliği yoktur, geri sahibine iade edilecek demektir. Bize emanet edilen ne varsa, istifademize sunulan misafir konumundadır.
Canımız, bedenimiz ve her bakımdan yararlandığımız canlı cansız tüm varlıklar, bizimle birlikte ahirete göçmeyeceğine göre emanetin ehemmiyetini bilmek durumundayız.
Öyleyse emanete sahip çıkmak hem insani hem de İslami vazifemizdir. Dinimizin emanet hususundaki hükümlerini de sanırım her Müslüman yani Müslümanlığını kimlikten öte amele dönüştürmüş olanlar bilir.
Saraybosna’dan yola çıkıp Foça’ya varınca, şehir hakkında bilgi edinirken, yukarıdaki düşünceler ziyaretim boyunca zihnimde gezinip durdu.
Çünkü sadece Saraybosna ile Foça arasındaki kâinatın dizaynı bile korunmak ve kollanmak için büyük bir emanettir.
Yol güzergâhı boyunca sanki Cennet’ten buralara parçalar serpiştirilmişti. İnsanın feleği şaşıyordu.
•
Balkanlar konusunda her bakımdan uzmanlaşmış ve Balkan ülkeleriyle Türkiye arasındaki en doğru haberciliği, basın elçiliği seviyesinde yürüten Anadolu Ajansı bölge koordinatörü Ömer Çetres ile TİKA koordinatörü Adem Urfa ve yardımcısı Ömer Aykon da Foça’daydılar.
Geçmişte bir Osmanlı şehri olan Foça’da TİKA, Sultan II. Beyazıt Camii’ni inşa ediyor, Vakıflar Genel Müdürlüğü de Alaca Camii’ni.
Bosna-Hersek’te Ceotina nehrinin Drina’ya kavuştuğu yerde önemli bir İslam şehri olarak kurulan Foça, 1585 tarihli Tahrir Defterinde şöyle kayıtlı.
“On yedisi Müslüman mahallesi bir diğeri de hem Müslüman hem de Hıristiyanların oturduğu mahalle.
Tamamı Müslümanlardan müteşekkil mahallelerin en kalabalık olanları ise Mustafa Paşa, Hacı Ali, Hacı Mustafa, Mümin Bey, İbrâhim Çelebi adlarını taşıyordu.”
•
Bugün TİKA’nın yaptırdığı Sultan II. Beyazıt adını taşıyan caminin olduğu mahalle ile diğer mahallelerin arasında 450 dükkândan oluşan bir çarşı varmış.
1991 yılına kadar Foça’da Müslüman sayısı çoğunluktaymış. Kırkbini aşkın nüfusun yüzde 51,3’ünü Boşnaklar, yüzde 45,2’sini Sırplar ve yüzde 3,5’ini diğer etnik gruplar oluşturmaktaymış.
Şehir merkezinin nüfusu ise ağırlıklı olarak Boşnak iken, 1992’deki savaşta savunmasız kalan Boşnakların bir kısmı şehid edilmiş bir kısmı sürülmüş bir kısmı da göç etmek zorunda kalmış. Bugün nüfusun çoğunluğunu Sırplar teşkil etmekteymiş.
Şehirde kalan Osmanlı eserlerinin tamamı yakılmış ve yıkılmış. Alaca Camii temellerine kadar sökülüp hemen yanındaki Drina ile buluşan Ceotina nehrine atılmış. Şimdi o taşlar yeni yeni nehirden çıkarılmaktaymış.
Bugün ise Fatih Sultan Mehmet emaneti olan Foça’daki 12 camiden ikisi, TİKA ve Vakıflar tarafından inşa edilmekte.
•
TİKA sadece Foça’da değil, Balkanlar’ın neresinde bir ata yadigârı varsa sahip çıkmakta ve değer yargılarımızın gereği, emanete olan yükümlülüğünü yeri getirmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.