1492 ve Kolomb efsanesi
Prof. Fuat Sezgin’in ifadesiyle ilimler tarihini yeniden yazmalıyız. Sadece ilimler değil coğrafi keşifler tarihini de yeniden yazmalıyız. Zira her iki alan da intihalcilerin yağmasına uğramıştır. İntihal uğruları ve kapkaççıları ilimleri ve keşifleri kendilerine mal etmişlerdir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Müslümanların Amerikan kıtasını Kristof Kolomb’tan yaklaşık 3 asır önce (1178) keşfettiklerini ifade etmesi bazı itiraz ve tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Merhum Necmettin Erbakan Hoca da başbakanlığı döneminde ‘Müslümanlar sıfırı keşfetmeseydi Batılılar hâlâ sıfır çekiyor olacaklardı’ mealinde sözleri de yerli ve yabancı batılıları rahatsız etmiş, ürkütmüştü. Oysa ki, gevşeme devirlerinden önce İslam’ın getirdiği dinamizm dünyayı aydınlatmıştır. İslam’ın nasıl bir dinamizme sahip olduğunu öğrenmek isteyenler İslam’ın ilk nesline göz atabilirler. İslam onları zulümattan nura çıkarmış onlar da İslam vasıtasıyla dünyayı zulümattan nura çıkarmışlar ve gark etmişlerdir. İslam onlardaki gizli enerjiyi açığa çıkarmış, ruhlarına cila vermiş ve onları başka bir kalıba dökmüştür. İslam boyasıyla boyamıştır. Bu sayede Müslümanlar dünyayı müspet anlamda çalkalamışlardır. Arılar gibi aşılamışlardır. Pusulasını şaşırmış dünya bir kez daha o ilk nesli ve ilk neslin izinden gidenleri arıyor, bekliyor. Erbakan Hocanın sözleri karşısında irkilen ve savunmaya geçen Batı kampı sözcüleri Erdoğan’ın haklı sözleri karşısına da aynı şekilde kendilerini Batı’nın üstünlüğünü ispata adamışlardır. Gerçek üzerinden değil algı ve vehim üzerinden Müslümanlara sıfır çektirerek güvenlerini sarsmaya devam ediyorlar. 1492 adeta menhus/uğursuz bir yıldır. Müslümanlardan hem Endülüs hem de keşifler çalınmıştır.
•
Davamızı ispat sadedinde dünya çapında bir bilim adamının tanıklığına başvuralım. Bu bilim adamı bilimler tarihçisi Fuat Sezgin’dir. Fuat Sezgin ilimler tarihinde Müslümanların 8 yüzyıl fark attıklarını, ileride gittiğini ifade etmiştir. 14 yüzyıllık İslam tarihi 8 yüzyıl bilimde öncülük etmiş ve 8 yüzyılı önde bitirmiştir. Yine Fuat Sezgin’e göre, Müslümanlar son iki yüzyıl geride bitirmemiş olsalardı atom iki yüzyıl önce parçalanmıştı. Ona göre, Avrupa medeniyeti İslam medeniyetinin bir çocuğudur. Prof. Dr. Fuat Sezgin, bugünkü Avrupa medeniyet ve biliminin bilinenin aksine Yunan medeniyeti olmayıp İslam medeniyeti olduğunu söylüyor: “16. yüzyılın sonlarında İslam bilim ve medeniyeti duraklama içine girmeseydi insanlık 20. asırda yakaladığı bilimsel seviyeye 2 yüzyıl önce ulaşırdı. İnsanlık nükleer enerjiyle de 200 yıl önce tanışırdı. Ama atomun daha erken icadı insanlık için iyi mi olurdu kötü mü olurdu bilemem.” Batı gelişme ve ilimler açısından İslam dünyasını taklit ederken inanç açısından Batı’nın cahiliyet dönemi olan Yunan-Roma medeniyetine ve anlayışına avdet etmiştir. Batı medeniyeti; ilimde İslam inançta ise Yunan döneminin izdivacından teşekkül etmiştir.
•
Sezgin’in anlattıklarına göre dünya bilimler tarihi yeniden yazılmalı. Çünkü yanlış yazılmış. Avrupalılar; Sicilya ve Endülüs’te tercüme edilen İslam bilginlerinin eserlerini kaynak göstermeden intihal etmişler. Bu yüzden bugün Batı uygarlık ve biliminin temeli aradaki İslam bilimi atlanarak ondan önceki yüksek medeniyet olan Yunanlılara izafe ediliyor. Halbuki, Yunanlılar ile Avrupa bilimi arasındaki dönemde bilimde diğer medeniyetlerle kıyaslandığında en hızlı şekilde bilimsel ilerleme dönemi mevcut ve bu İslam dünyasına ait. Müslümanlar dünya sahnesine çıktıkları ilk on yıldan itibaren diğer medeniyetlerde görülmedik bir hızla bilimsel gelişmelere katkıda bulundu. Bugün bilinenin aksine çoğu modern bilimin kuruluşu bundan yüz, iki yüzyıl öncesine değil, 9 ile 16. yüzyıllarda yaşamış İslam bilginlerine dayanıyor. Portekizlilere mal edilen modern denizcilik bilimi için Sezgin, “Yüzde yüz İslam bilginlerine ait. Bundan hiç şüpheniz olmasın. Modern denizcilik İslam dünyasının bir malı. İslam dünyasının bir başarısı” diyor (http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/newsDetail_openPrintPage.action?newsId=9628 ).
“I. Latin Amerika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi Kapanış Toplantısı”ndaki konuşmasında Erdoğan, Amerika kıtasının 1492’de Kolomb tarafından keşfedildiğinin iddia edildiğini belirterek, “Oysa Kolomb’tan 314 sene önce 1178’de Müslüman denizciler Amerika kıtasına ulaşmışlardır. Kristof Kolomb’un hatıralarında Küba kıyılarında dağın tepesinde bir caminin varlığından bahsedilmektedir. Kübalı kardeşimle bunu konuşuruz. O dağın tepesine bir cami bugün de yakışır” demiştir. Bu sözleri doğuda ve batıda yankılanmış ve özellikle İngiliz basını çokça rağbet etmiştir. BBC’nin bir haber analizinde bu meselenin tartışmalı olduğunu ve Erdoğan’ın siyasal İslami bir ekolden geldiği ileri sürülmüştür. Necmettin Erbakan’ı aynı yaftalama ile refüze ettikleri gibi Erdoğan’ın ifadesini de aynı tezle hafife almak istiyorlar. Zımni olarak, bu tür tezleri siyasal İslamcılar gündeme getirdiğinde kale alınmaması gerektiğini telkin ediyorlar. Bu tür kavramlar aracılığıyla Müslümanın şahsiyetini sıfırlamak, törpülemek veya en iyi ihtimalle Batı’ya eklemlemek, kuyruğu yapmak istiyorlar. Onlara göre Müslümanlar olsa olsa Robinson’ın yanındaki çömezi Cuma olabilir. Müstakil bir şahsiyet veya varlığı olamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.