Kundakçının son marifeti
Netanyahu kendi suçunu Mahmud Abbas’a yıkmaya çalışmasına rağmen Filistinlilerin öfkesini ne kendisi ne de taşeron Mahmud Abbas dindirebiliyor. Filistinlileri galeyana getirdi ve patlattı. Zavallı Mahmud Abbas hangisine yansın? İsrail ile işbirliğine mi yoksa bu yönde kendi halkı tarafından suçlanmasına mı yoksa bunu yetersiz gören İsrail tarafına mı? Filistinli uzmanlardan Neşet Aktaş Netanyahu’nun izlemiş olduğu politikaların Filistinlileri galeyana getirdiğini ve patlattığını ifade etmiştir. Mahmud Abbas sürekli olarak üçüncü intifadaya karşı olduğunu ilan etmesine rağmen halkı teskin edemiyor. Siyasi bir şemsiye olmadan da Filistin halkı mukaddesatının çiğnenmesi karşısında feveran ediyor. İnfial neticesinde kendiliğinden oluşan galeyan ve patlama halini önleyememektedir. Bu nedenle infialin Gazze yerine bu defa Kudüs’te olması tesadüf değildir! Mahmud Abbas suçlamaya karşılık Netahyahu’yu suçlamasa bile Şimon Peres, Tzipi Livni ve İşçi Partisi Başkanı İzak Herzog da izlenen politikaların meseleyi bu noktaya taşıdığını itiraf ediyorlar. Netanyahu kışkırtan politikalarına her gün bir yenisini eklemektedir. Bunlardan birisi de İsrail’i Yahudi devleti haline getirmektir. Onun ötesinde fanatik ve aşırı Yahudilerin sürekli olarak Mescid-i Aksa’nın hürmetini ihlaline seyirci kalmaktan öte siyasi şemsiye tutmaktadır. Nedeni, fanatizme tutunarak sağa dayalı İsrail siyasetinde ayakta kalmak ve istikbalini garanti etmektir. Yahudi Evimiz Partisi lideri Bennett’in yükselişini kendisine göre bu yolla frenlemek istemektedir. Dışişleri Bakanı Lieberman da şahinlerden birisi olmasına rağmen Mescid-i Aksa’ya yönelik baskınların sağ siyasetçilerin ikbal kapısı haline geldiğini ve bunun akılsızlık olduğuna temas etmiştir. Netanyahu kendisini de bölgeyi de yakmaya çalışan bir kundakçıdır.
*
Demek ki, Mescid-i Aksa’yı yıkma planı ve süreci İsrail siyasetinin kaldıraçlarından birisidir. Filistinliler neden durduk yerde Ağlama Duvarı veya burada ibadet eden Yahudilere sataşmıyorlar da Mescid-i Aksa’yı savunurken arbede yaşanıyor? İsrail Müslümanların mabedinden ne istiyor? Ne karışıyor? Kaşınıyor mu? Neşet Aktaş’ın ifadesiyle, Mescid-i Aksa sağdan soldan hatta Marksist olsun bütün Filistinlilerin ortak çatısı, hafızası ve kimliğidir. Mescid-i Aksa’nın imhası Filistinlilerin manevi imhasıdır. Kimse buna seyirci kalamaz. Onun ötesinde İslam âleminin ortak meselesi ve inancının bir parçasıdır. Bu saldırı bir rastlantı değildir! Aksine bu bölge geçmişte Deir Yasin katliamıyla anılan ve onun ötesinde fanatik Yahudilerin yuvalandığı bir mahalledir. Bu eylemle birlikte Deir Yasin’in uzak ve yakın intikamı alınmıştır. Şöyle ki, burada İsrail’in kuruluşu aşamasında onlarca yüzlerce Filistinli katledilirken Temmuz 2014 saldırısı öncesinde üç İsrailli yerleşimcinin kaçırılması, ölü bulunması üzerine bu bölgede yaşayan çocuk yaşta Muhammed Ebu Hudayr kaçırılmış ve hunharca ve yakılarak öldürülmüştür. Bu mesele hâlâ küllenmemiş ve onun ötesinde Kudüs’te şoförlük yapan Yusuf Ramuni de bir araçta infaz dilmiş bulunmuştur. Filistinlilerin kan beynine sıçramıştır.
*
Çocuk yaştaki Muhammed Ebu Hudayr’ın katilleri sabıkalı bölge Har Nof’ta ikamet etmektedir. Maariv gazetesinin yazdığı gibi sinagoga saldırı doğrudan sinagoga yönelik olmayıp bu mahallede tüneyen canilere ve katillere yöneliktir. Bu semt Şas Partisi sempatizanları ve Sefardimlerin eski Hahambaşı müteveffa Ovadia Yosef ile birlikte anılmaktadır. Demek ki saldırı sinagogu hedef alsa da bu hedef alma semboliktir. Filistinliler açısından Deir Yasin katliamı ve Hudeyr katliyle anılan ve sabıkalı mahalleye yöneliktir. Burada ölenler de ilginç bir biçimde çifte kimliklidir. Bunlardan üçü Amerikan uyruklu birisi de İngiliz uyruklu hahamdır. Har Nof aşırılığın odağında olan bir semt ve mahalledir. Aşırılığın odağıdır. Kendisi de bir aşırı olan ve aşırılara ön açan Netanyahu ise önlem olarak çareyi yerleşimcileri ve sivil Yahudileri silahlandırmakta buluyor. Meselenin zemininde din meselesi ve onun ötesinde Yahudilerin aşırılıkları yatıyor. Yahudiler Aksa konusunda saldırı, Filistinliler de savunma pozisyonundadır. Çatışmaların merkezinde dini alanlar bulunmaktadır. Sinagogu basan ve şehit olan amca çocukları Gassan Ebu Cebel ve Adiy Ebu Cebel baskını Allahu Ekber ve tekbir sesleri eşliğinde yapmışlardır. Bu yeni intifadanın ayak sesidir ve Hamas bu eylemi, ‘Fesae sabahu’l münzerin/ uyarılanların sabahı (azabla uyananlar) ne kötü olur!’ ayetiyle karşılamıştır. Arapların deyimiyle kışkırtma politikaları duvara dayanmış ve İsrail’in sonunu getirecek olan süreci açmıştır. Baltalı saldırganlar bir Arap deyimini hatırlatmıştır: Vekaa’lf e’su ale’l resi. Balta kundakçıların kafasına inmiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.