Dağ başını duman almış
Dumanlı’nın işi zor.. Öfkesini anlıyorum.. Onun durumunda olmak istemezdim..
Köşeye sıkışınca, öfkelenir bütün canlılar.. Saldırganlaşırlar..
Dün Ergenekonu yazdım.. Ergenekon ve Balyoz davaları cumhuriyettarihinin belki de en büyük hukuk skandalıdır.. Hem derin devleti, darbecileri yargılıyor gibi yapacaksın, hem de aslında derin devlete sızarak, orda kendine yer bulup, darbe yapacaksın..
Bu Şeytana papucunu ters giydirmeye kalkmak demektir..
Hep yazdım, derin yapı, bu darbeci çeteler, Media, Mafia, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi, STK her yerde varlar. Bunların bir ayağı dışarıda.İsrail’de, Vatikan’da, Amerika’da, İngiltere’de, Almanya’da.. Bunların hiç birinin üzerine gidilmedi..
Darbe Ankara’da yapılır, İstanbul’da değil.. Ankara ayağı hep görmezden gelindi..
Aslında “Kızım sana söylüyorum gelinim sen dinle” kabilinden bir senaryo hazırlanmıştı. “Aba altından sopa göstererek”, birilerinin gözünün kirişi kırılmaya, birileri yıldırılmaya, caydırılmaya, bastırılmaya, teslim alınmaya çalışılıyordu. Birine “güç bende” mesajı veriliyordu. Ya benimlesin ya da bana karşı, benle değilsen işte halin böyle olur deniyordu adeta.
Paralel bir devlet ve paralel bir din örgütlenmesine gidiliyordu. Bu yeni yapılanmanın amiral gemisiZaman gazetesi idi.. Zaman gazetesinin tepesindeki zattan söz ediyoruz..
Derin devletin media ayağı soruşturulamamıştı, sermaye ayağı da. Zatenderin devlet soruşturulmuyor, derin devlete neo İslamcıların entegre ve enjekte edilmesine karşı çıkan laikçi, ulusalcı kanat kontrol altına alınmaya çalışılıyordu. Aslında derin devlet İslamcılarla revize edilmeye, güçlendirilmeye / tahkim edilmeye çalışılıyordu..
Paralel yapı soruşturması kemali ciddiyetle ele alınacak olursa bu yeni bir derin devlet davasına dönecektir. O zaman da bu işin Media, Sermaye ve diğer ayakları da soruşturulacaktır diye düşünüyorum. O zaman Dumanlıbugünkünden farklı olarak, bir gazeteci olarak değil, örgütün amiral gemisinin kaptanı olarak ifadeye çağrılacaktır. Asıl korku da buradan kaynaklanıyor sanırım.. Bu güç zehirlenmesi insanın başını döndürür. Aklını başından alır.. Onların Tanrısal bir manevi gücü varken, Özmen gibi ölümlü insanların, bu kainatın efendisinin kılıcını elinde bulunduran bir gücün, yeryüzündeki tecessüm etmiş bir kadrosunun başındaki birine sen nasıl öyle bir soru sorabilirsin ki!..
Tevazu, diyalog ve hoşgörü ile bala bulanıp, altın tas içre sunulan zehir gibi sunulan kibrin tezahüründen başka bir şey değil bu olay..
Sen hey kara derili!Beyaz efendine (Artık onlar da beyaz) nasıl böyle bir soru sorabilirsin!.. Beyazın da beyazı var, bunlar kirli beyaz. Ama kendilerini “en beyaz” zannediyorlar.. Kraldan fazla kralcı oluyorlar onun için..
Kendi söylediği bir söz ile ilgili soru soran bir gazeteci var. Tamam BBP’ye de verdiniz, MHP’ye de, CHP’ye de.. AK Parti’ye vermeyin de kime verirseniz verin, isterseniz BDP’ye verin! Verdiklerinin itirafı; daha doğrusu ifade.. Bu anlama gelmiyor mu idi söyledikleri..
Neyse, şimdi korkuyorlar.. Devletle başları belada.. Korkuyorlar, kendi önlerinde engel gördükleri ve sanık sandalyesine oturttukları birilerinden korkuyorlar.. Statülerini, sermayelerini, itibarlarını kaybetmekten korkuyorlar, kendi tabanlarından korkuyorlar. Deşifre oldukları için artık işe yaramayacakları için tasfiye edilmekten korkuyorlar. Sanık sandalyesine oturtulmaktan, hesap vermekten korkuyorlar.. Bu kadar korku aklı zail eder..
Eee, bu dünya etme bulma dünyasıdır. “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste” denmiştir.. Çeyrek asırlık bir hayal bir anda berhava oluyor, buna dayanmak çok zor.. O kadar zaman saklanan bir sır deşifre oluyor.. Hem de tam sona geldik derken.. Amiral gemisi batıyor. Hizmetin “Topyekun savaş”ı bir hezimetle sonuçlanıyor.. Hem de Kasımpaşalı bir delikanlı, hem de kara derili bir İmam Hatipli yapıyor bunu! Olacak şey mi bu.. Tanrılar katına Cebrail’e bile gerek görmeden gidip gelen bir zatın karizması bir anda yerle bir oluyor.. Keramet, dedikleri şey gerçekleşmeyen bir kehanete dönüşüyor.. Paralel devlet berhava oluyor..Özmen’e indirilen tokatın arkasında böyle bir dumanlı kafanın olduğunu görmek gerek..
Cebrail parti kursa oy vermeyecek olanlar, hiç bilmedikleri bir alanda at oynatmaya kalkıp, devleti ele geçirmeye çalışınca olacak olan buydu..
Şimdi kendileri ile birlikte, dış dünyadaki sponsorları da zor durumda kaldı. Yakında ABD’de İrangate gibi bir skandal patlak verirse şaşmamak gerek..
Özmen’e değildi o saldırı bana kalırsa, zaten gergin bir ruh hali içinde birine patlayacaklardı.. Sinir ucuna dokunan birine. Aslında Özmen’e patlamak için Yeni Akit adı bile yeter.. “Eyvah şimdi bana bir soru sorarsa” diye düşünüp, “Seni burada görmek istemiyorum” da diyebilirdi. MeselaİHH’lı birini de görmek istemezdi karşısında, AK Parti gençlik teşkilatından biri de gelse ona da saldırırdı.. Hatta kendileri dışındaki birRisale-i Nur talebesine de benzer bir tepki verebilirdi.. Özmen’e yapılan saldırı, biraz korku, biraz suçluluk psikoloji, biraz şuur altındaki birikimlerin bir dışa vurumu ile ilgili olsa gerek..
Bir kere yanlış bir yola girince arkası geliyor.. Yanlış yanlışı kovalıyor.. Dumanlı zaten bir süredir panik içindeydi.. Şimdi iyi bir psikoloğa ihtiyacı var..
Bir süreden beri Zaman her hafta tiraj kaybederken, şimdi toparlanıyor havası vermek için her hafta tiraj artışı gösteriyorlardı.. Kendi içlerinde ciddi görüş ayrılıkları var.. Yol haritaları da belli değil.. Bu yaşananlardan sonra işler daha da karışacak.. Bu iş; bir genel yayın yönetmeninin bir gazeteciye, hem de kitap fuarında saldırı olarak kalmayacak, bunun yargısal süreçten çok daha önemli, başka sonuçları da olacak..
Hepsinden önemlisi yalnızlıkları, çaresizlikleri.. Örgüt içinde kimse Dumanlı’nın konumuna düşmek istemeyecektir.. Dumanlı olayı paralel yapı için bir turnusol görevi görecektir.
Özmen’e geçmiş olsun diyorum. Gazeteciler, bazan olayları takip ederken, olayın bir parçası olurlar. Kendileri haber olur..
Bu da öyle oldu..
Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.